|
|
|
|
|
14 Mart 2022 Pazartesi 14:08
|
|
|
1379
|
|
|
0
|
|
|
|
|
Ebru ÖZTÜRK Epilepsi ve Yaşam Derneği Kurucusu ve Başkanı Epilepsi ve Yaşam Platformu Kurucusu ve Başkanı
|
BUGÜNKÜ TIP GÜNÜ
Bugün 14 Mart Tıp Günü. Bu yıla kadar, her sene doktorlarımız için bir yazı hazırlayıp, özel günlerini kutlardım. Ama bu yıl tıp günü mü kaldı?
Ülkemizde alınan maaşlar, verilen görevler neye göre ayarlanıyor; hiç bilemiyorum. Seneler önce Finlandiyalı bir bakan ülkemizden ayrılınca açıklama yapar ve şunları söyler: ‘Türkiye’de çok ilginç bir durum gözlemledim. Ülkede en çalışkan olanlar doktor oluyor, onları mühendisler yönetiyor. Mühendisleri ise daha düşük puanla üniversiteye giren işletmeciler. Onun üstündeki yönetici kişiler ise başarı seviyesi daha düşük olan siyasetçiler’. Bu yazıyı okuyunca, yurt dışında nasıl oluyor diye internette bir süre araştırmıştım...
Tıbbiyeli değilim ama dernek başkanı olduğum için, tıbın içinde olan, 4 yıllık lisans mezunu kişiyim. Ben okudum 4 yıl; onlar okudu 6 yıl. 6 yıl ile hekim oldu. Önce İngilizce sınavına girdi, sonra TUS. Bunu da geçince uzmanlaşmak için hazır bir hekim... Bölümüne göre değişse de 4 yıl-5 yıl daha okuyacak. Örneğin nörolog olacak 5 yıl daha... Oldu mu, 11 yıl. Ben yüksek lisans yapsaydım; 4+2=6 yıl olacaktı. Diğer taraf ise 11 yıl...
Bir de bazı mesleklerin görevleri için nöbetler deolur. Subay, polis, doktor, öğretmen (yatılı okullarda) gibi. Meslekler bu avantaj ve dezavantajlar bilinerek seçilir ama bazen olağanüstü durumlar da olabiliyor. İşte 2 yıl önce böyle bir durumla karşılaştık ve karşımıza KORONA çıktı. Subay, polis gibi bazı meslekler de ölümü göze alarak; işe başlar ama önemi olan karşı taraftan gelen yanıttır! Önce yanıtı beklersiniz, sonra yanıtı değerlendirirsiniz... İşte yanıtlar değerlendirildi ve GREV denildi!
HEKİMLERİN GREVİ
Hekimlerin 3 tane derneği var. Hekim-Sen, Tabip-Sen ve Hekimler Birliği. Bunların haricinde Aile Hekimleri Derneği de fikirlerini söylemiş ama asıl bu konuda konuşan 3 dernek mevcut. Lokomotif olan ise Hekimler Birliği...
İstanbul Tabipler Odası'nın (İTO) Fatih'te bulunan binasında düzenlenen basın toplantısı Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip ve İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu'nun katılımıyla düzendi. Diğer illerdeki Tabip Odaları temsilcileri ise toplantıya çevrimiçi olarak katılarak sorunlarını dile getirdi. Bugüne kadar hep geçici çözüm uygulandığı, bu nedenle sorunların biriktiği ifade edildi.
17-18 Şubatta iş bırakma olmuştu ama istenilen sonuca ulaşılamadığı için 14-15 Mart tarihinde, acil servisler hariç, ülke genelinde hizmet verilmeyecek. Bunun nedenlerini Hekimler Birliği 10 madde olarak sıraladı:
1)Sağlıkta şiddet
2)Pratisyen ve asistanların maaşlarının temel ücret olarak maaş+sabit ek ödeme (pratisyenler için yoksulluk rakamının 2 katı, asistanlar için 2.5 katı) düzenlenmesi istenildi
3)Özel sağlık çalışanlarının SGK primlerinin 'prim ödeme tavanı' olması
4)SSK-Bağkur ödenmesi tüm emekli hekim maaşlarında 25 yılda emeklilik talebi
5)ASM Devlet yapmalı ve gideri karşılamalı (aile hekimleri için bazı giderleri hekimlere verilen tutardan karşılanıyor)
6)OSGB (Ortak Sağlık Güvenlik Birimi) alışanlarının TTB tarafından ücretlerinin belirlenmesi
7)Nöbetçi doktorların ertesi gün izinli olmaları
8)Uzman hekimin maaşında 18.000 TL talep edildi.
9)Muayenelerin 5 dakika ile kısıtlanıp çok kişiye bakılması değil, 20 dakika muayene süresi olmalı
10) Aile Hekimliği Ceza Yönetmeliği kaldırılsın (doktorun hata yapması durumunda tazminatın doktora ödettirilmemesi)
Yukarıdaki 10 madde için hekimler ‘fark edin ki gitmişiz’ yazısını yayınladılar.
YENİ HEKİMLER-UZMAN HEKİMLER
Bunun üzerine en üst makam olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yanıt geldi: ‘Varsın gidiyorlarsa, gitsinler! Biz de yeni yetişen hekimlerle, asistanlarla götürürüz’ dedi. Burada tek bir soru aklıma geliyor: Yeni hekimler ile uzman hekimlerin kararları aynı derecede mi? İnsan sağlığında hata olunca, üründe hata olmuş gibi, ‘bunu atalım yenisini alalım’ veya mobil ortam gibi ‘sil, yaz, yapıştır’ gibi olabiliyor mu? Sağlığın bozulması hızlı, düzelmesi yavaştır! Hatta hastalık için kullanılan bir atasözümüz vardır : ‘Okka ile girdi, dirhemle çıktı’
Dün gece Sağlık Bakanı tüm hekimlere mesaj göndermiş ve şöyle demiş:
"Mevcut koşullarda ülkemizde hekimlik yapmanın zor tarafları olduğunu biliyorum. Sorunların, aşılması zor değil, aşılması kolay sorunlar olduğuna, gerekli emeğin sarf edildiğine inanmanızı istiyorum. Temel amaçlarımız, ekonomik açıdan adil bir düzenleme, malpraktis davalarının hekimlere tehdit olmaktan çıkarılması, artan şiddet olaylarına karşı caydırıcılığı daha yüksek bir yasal çerçeve ve emeklilikte hekimlerin yargı mensuplarına benzer haklara sahip olabilmeleridir. Devletimizin sizler için en iyisini yapma kararlılığından emin olun." diye. En azından ortamı yumuşatmak istemiş; ilgileneceğine dair yeşil ışık yakmış.
- Kızgınlıkla, tepki ile değil, karşılıklı görüşme ile sorunlar çözülür! En kısa sürede güzel sonuçlar alıp, sadece genç hekimler değil, uzman hekimler de yanımızda olsun!
- Beyin göçü en tehlikeli unsurdur; unutmayalım! Almanya’daki Türkler aşıyı buldu, onlara muhtaç olduk. Keşke aşıyı bulan Uğur Şahin, Özlem Türeci Türkiye’de olsaydı... Keşke Nobel alan Aziz Sancar Türkiye’de olsaydı, Keşke Mehmet Öz Türkiye’de olsaydı...
- En zeki, en çalışkan hekimleri gönderip, yurt dışından en iyi; en başarılısı da gelse, benim derdimi anlamayan yabancı bir doktorla uzlaşmam ne derece doğru sonuç aldırır?
- Birşeyi kaybetmek çok kolaydır; elde etmek ise çok zor!
- Senelerdir işsizlikten dolayı beyin göçü veriyoruz. Ülkenin verdiği eğitimle ortaya çıkan en başarılı kişiler birer birer uzman kişiler olarak yurt dışına ikram ediliyor!
Keşke bu sene de ‘tıp gününüz kutlu olsun diye’ bir mesaj gönderebilseydim... Bu yılki dileğim: ‘huzursuzlukların değil, uzlaşmanın olduğu bir sonuç alınması dileğiyle...’
|
|
|
|
|
|
|
|
|
POPÜLER HABERLER |
|
|
|
|
SON HABERLER |
|
|
|
|
|
|