Geleceğin sinirli ve sitresli kişiliğinin temelleri, bebeğin doğumundan itibaren atılır. Sıfır yaşından itibaren üç yaşına kadar temel duygu ve davranış özelliklerinin yoğun kazanıldığı yaşlarda anne rolü çok önemlidir. Anne çocuk arasındaki ilişki, bu dönemde yoğunlaşmaya başlar
çocuğu anlayan anne-baba olmak, sonradan karşılaşılacak bir çok sorunu ortadan kaldırmak demektir. çünkü bebeklikte yaşanan zorlanmalar ilerki yaşlarda ve yaşantılarda davranış bozukluğu olarak karşımıza çıkıyor. Bir çok devlet adamı ya da ünlünün davranışlarının kökeninin, çocukluk yaşantıları ile ilişkileri araştırılmakta ve ortaya konulmaktadır. Adolf Hitler’in çocukluğunun çok eziyet içinde ve aşağılanarak geçtiği saptanmış olup halen derinlemesine incelenmektedir.
Anne-baba olmak, artık son derece önemli ve sorumluluğu çok yoğun olan bir meslektir. Meslektir diyorum çünkü kendimizi bu konuda eğitmeden anne ve babalık yapmanın sonuçları güvene dayalı aile ortamı oluşturmamızı engelliyor. Sakın! Annelerimiz- babalarımız bizleri yetiştirirken eğitim mi aldı? Demeyelim. Bilim ilerledikçe öğrendiklerimizi yaşantımıza geçirmek, farklılıkların, bilincine varmak gerekiyor. Davranış bozukluğu neden korkutucu hal alıyor? Neden stres ve kavga diz boyu? Neden birbirimize hiç güvenmiyoruz. Gün geçmiyor ki basında “komşusunu uyaran adam bıçaklandı.” Ya da “trafik ihlali yapan şöförü uyardı. Canından oldu.” Bugün tüm psikologlar da uyarıyorlar. En büyük ruhsal ve duygusal zararlar, yaşamın ilk altı yılında oluşturulan deneyimlerden kaynaklanmaktadır. Diyorlar!
İnsanoğlu dünyaya geldiğinde üç temel içgüdü ile donatılmıştır. Bu içgüdüler ölene kadar devam eder. Hiç bir eğitim ile ortadan kaldırılamaz. İnsanoğlunun her durumda ve her yerde her yola başvurarak sürdürmek istediği temel içgüdülerdir bunlar.
Açlık, barınma- kabul görme, üreme İnsanoğlu tüm arayışlarını bu içgüdüleri doygunluğa ulaştırmak için sürdürür. Dünyaya gelen bebek annesi ile ilişkilerini bu içgüdüler aracılığı ile oluşturur. Dolayısıyla sağlıklı bir gelişimde önce annenin rolü büyüktür, önemlidir. Bebeğin karnının zamanında doyurulması, altının zamanında temizlenmesi barınabileceği sıcaklığı hissetmesi, zamanında gazının çıkartılması da hem kabul gördüğünün hem de barınabileceğinin olumlu işaretleridir. Bu olumlu işaretler zamanında giderildiği sürece bebeğin sinirli olması ya da stresli olması da önlenmiş olur.
Bebeğin emzirildiği zamanlar, anne ile bebek arasında oluşan kuvvetli ilişkinin merkezini oluşturmaktadır. Sadece açlığın giderildiği bir an değildir bu an, anne-bebek ilişkisinin güçlendiği, duyguların yoğunlaştığı bir andır. çünkü bebek açlık, barınma ve kabul görme içgüdülerinin doyurulmasını sağlamaktadır. Daha sonra bu ilişki kuvvetli bir sevgi bağına dönüşecektir. ( Bağımlılığa dönüşmemesi için alınması gereken tedbirler üzerine de yazacağız daha snra)
Olumlu bir çocuğun kazanılmasında bebeğin kucakta taşınıyor olması çok önemli bir etkendir. Bebek taşıma araçları geliştirildikçe stresli, kendini yalnız hisseden çocuklar yaratılmıştır. Bebekler anlamaz ancak hisseder, anlatamaz, ağlar. Ona kızarak ve sizi anlamasını sağlayarak ve minicik bir bebeğe yaramaz, huysuz, gibi sıfatlar takmaya başlayarak başaramayız. Her zaman ihtiyaçlarını zamanında gidererek onu, varsaymak, ona karşı olumlu, sevecen, kabul gördüğünü hissettiren yaklaşımlarda bulunmak durumundayız.
İnsanoğlunun olumlu gelişimini sağlamak için dikkatle inşa edilmesi gereken beş dönemler vardır. Doğum öncesi, Sıfır- üç Yaş, Dört- Yedi Yaş, Yedi- Onbir Yaş,
Onbir- Onbeş Yaş. Bundan sonraki yazılarımızda asabi, stressiz, şiddet ve saldırganlık davranışları yerine olumlu davranışlar geliştirmiş çocuklar yetiştirmek için her bir dönemi irdeleyeceğiz.