|
Başakşehir’in en kalabalık mahallesi Kayabaşı’nın mütevazı muhtarı Doğan Azat, hizmet sürecinin yirminci yılında.
|
Bölgedeki yurttaşların, esnafların, sivil inisiyatif ve platformların
sevgi desteğiyle yeniden muhtar adayı olmanın tatlı heyecanında.
Gözlerinden gülücük, sohbetinden nezaket eksik olmuyor.
Olaylara pozitif bakışı, şikayetten çok çözüme odaklanması, talep ve beklentilere hassas davranması, onu farklı, samimi, özel kılıyor.
Nereden nereye sorusu en çok ona yakışıyor.
Her şey nasıl başladı?
Selanik göçmeniyim. Kayabaşı Köyü sakiniyim. Köyümüz Rum’lardan kalma. Aile büyüklerimiz 1924 yılından beri burada. Tarihi özellikleri, gelenekleri, toplumsal değerleri ile özgün bir yaşam alanına sahibiz.
1980’li yılların sonunda, bölgede çeşitli arazi işgalcileri ile karşılaştık. Alan geniş, korumasız ve savunmasızdı.
Akrabalarımızla, insanlarımızla el ele verip köyümüzü yabancı ablukasından kurtardık. Çok mücadeleler verildi, çok emekler sarf edildi. Kasaplık yapıyordum. Küçük baş hayvancılıkla ve tarımla uğraşıyordum. Kayabaşı köyünün muhtarı seçildim.
İki dönem bu şekilde akış aldı.
Ardından 2008 yılında oluşan yeni yerleşim haritasında Başakşehir ilçesinin mahallesi statüsü tanımlandı.
Köy sınırlarına TOKİ projelerinden oluşan siteler bölgesi de katıldı.
Mahalle adı Kayabaşı kalsa da, Kayaşehir algısı daha ağır bastı.
Gelişim ve büyüme temposu sizi zorladı mı?
Köy ortamında, tanıdığımız insanların arasında görev yaparken, birden olayın boyutu değişti. Bölgede inşaat projeleri başladı ve süreç hızlı şekilde ilerledi. 2011’de ilk yerleşimciler teşrif etmeden önce, blokların bir tanesinin giriş katında muhtarlık ofisi kiraladım.
Gelen insanları burada karşılamaya başladım. Henüz yabancı oldukları bir lokasyonda, köy yolunu sorup muhtarı bulmak için bir zahmete daha katlanmalarını istemedim. İyi ki de öyle yapmışım.
Taşınan ailelerle tanışma, işlemlerini hızlandırma ve onlara yardımcı olma şansı buldum.
Devamında kentleşme adımları kendi ölçeğinde genişledi.
Mahallenin ana sorunları sizce nedir?
Köy kısmını ve bloklar tarafını ilgilendiren problemler birbirinden ayrı. Kayaşehir, TOKİ’nin İstanbul’da en fazla konut projesi ürettiği nokta. Sürekli bir hareketlilik hali göze çarpıyor. Evler imal edildikçe, bölgeye yeni insan nüfusu eklendikçe, altyapı, üst yapı sorunları, planlama ihtiyaçları daha net şekilde ortaya çıkıyor. Kayabaşı köyü sakinleri arsa ve arazilerin üzerindeki TOKİ şerhleri sebebiyle, geleceklerine dair endişe yaşarken, Kayaşehir merkezde ikamet eden yurttaşlar toplu ulaşım, sosyal yaşam, kültürel etkinlik dinamikleri ve düzenli kent hayatı gibi beklentileri önemsiyor. Banka şubelerimiz var, ama yetersiz. Aile sağlık merkezleri ilk adım tedavi ve uygulamada etkin olsa da, akşam saatlerinde doktor ihtiyacı belirdiğinde, en yakın sağlık tesisi 8 kilometre ileride.
Metro ihalesinin gelişememesi, Kayaşehir halkını çok zorluyor.
Burada bir çok özel proje konutlarını satarken, metro ulaşım alternatifini avantaj olarak ambalajlayıp pazarlama paketlerine koydu. İnsanlar inandı ve konut satın aldı.
Mağduriyetler yaşanmaya başladı.
Seçmen profili nasıl?
Kayaşehir, Türkiye mozaiği gibi. Değişik kent ve yörelerden göç alıyor. İstanbul’da kentsel dönüşümün yaşandığı ilçelerden hacimli nüfus transferi oluyor. Üçüncü havalimanının devreye alınmasıyla beraber pilot, hostes, uçuş ekibi, teknik personel, havalimanı çalışanları da bölgede konut satın alır hale geldi.
Şu ilin nüfusu daha fazla diyemem, ama, Türkiye’nin tüm renklerinin bir arada bulunduğunu söyleyebilirim.
Gençler sosyal yaşam ihtiyaçlarını nasıl karşılıyor?
Kayaşehir avm buluşma yeri gibi. Bazı internet kafeler yoğun uğrak noktası. Başakşehir ve Halkalı’da gidilen mekanlar, adresler var. Genel olarak böyle zaman geçiriyorlar. Özel aracı olan şehir merkezinde dilediği programa katılabiliyor. Köyün gençleri bu konuda daha şanssız. Çünkü, seçenekleri sınırlı.
Gönül, hak ettikleri imkanların ve projelerin sunulmasından yana.
Halkla iletişiminiz ne durumda?
Kayabaşı Köyü’nde elektrik kesilse 100 insan beni, 5 kişi elektrik idaresini arar. Siteler bölgesinde bu sayı düşer.
Yine, köyde belediyeyi, asayişi ya da kaymakamlığı ilgilendiren konular önce bana gelir. Muhtarlık kanalıyla resmi kurumlara iletilir. Örneğin bir köylümüzün küçük baş hayvanları çalınmıştı. Gecenin ortasında telefonla aradı. Polise ulaştın mı dedim, hayır yanıtını aldım. Oysa, benim de yapabileceğim ilk şey, emniyeti bilgilendirmekti. Öyle de oldu. Bu tip durumlarla sık karşılaşıyorum. Talep, şikayet, soru, sorun ne olursa olsun ilgilenmeye, çözümlemeye çabalıyorum. İkametgah belgesi isteyen vatandaş muhtarlık noktasına gelemiyorsa, aracımla gidip, evrakı posta kutusuna koyuyorum. Köyümüzde kız istenecekse, baş köşede muhtar yer alır. 300 kişiyle gidiyoruz, kızı alıp çıkıyoruz.
Yeni doğan bebeklerin ailelerini ziyaret ediyorum.
Cenazelerimizi sahipleniyoruz. Gereken her şeyi yapmaya özen gösteriyoruz. İnsanların yanında olmak hoşuma gidiyor. Muhtarlık görevini hizmet aşkı ve çözüm ustalığı olarak nitelendiriyorum.
31 Mart 2019 seçimlerinde şansınız nasıl?
2014 seçimlerinde 18 rakiple yarıştım. Toplam 38 bin seçmene sahip mahallemizde en yakın rakibime 3500 oy fark yaptım.
Tabi, rekabet bu işin güzelliği. Kim muhtar adayı olmak istiyorsa, mutlulukla karşılarım. Başkası seçilirse, aslında ilk iyiliği bana yapmış olur. Çünkü, bunca emek, bunca koşturma, bunca çaba kolay sürdürülebilir bir şey değil. Dışarıdan nasıl görünüyor bilemem ama, işimiz ağır sorumluluk gerektiriyor. Vatandaş, devlete soramadığı şeyleri bize iletiyor. Muhtarlık makamını mutlak çözüm kaynağı olarak kabul ediyor. Biz insanların hem sesi, hem düşünceleriyiz. Onların duygu ve kanaatlerini temsil eder haldeyiz. 31 Mart 2019 seçimlerinde yeniden adayım. Beşinci dönemimi tamamladıktan sonra, geleceğime dair kararlar alacağım.
Son bölümde mesajlarınızı alalım.
Kanal İstanbul projesi mahallemizin perspektifini doğrudan etkileyecek. Ekolojik yapı, yerleşim planları, bölgesel tasarım haritaları hem halkı, hem yatırımcıları, hem de kamu kurumlarını ilgilendirecek. En önemli gündem maddemiz bu. İlçedeki yoğun yapılaşma ve sanayileşme hareketinin yanında özgün karakterini koruyan Kayabaşı ve Şamlar, Başakşehir’in doğal oksijen depoları.
Tarih, kültür, medeniyet mirasları.
Öz varlığımız tahribata uğrarsa, geri dönüşü zor süreçlerle karşılaşabiliriz. Bunu arzu etmiyoruz. Plan yapılacaksa, bizlerin fikri alınmalı. Bölgenin dengesi korunmalı, yapısı bozulmamalı.
Diğer eksiklerin ve yetersizliklerin zaman içinde halledileceğini düşünüyorum. İnsanların sadece köy olarak değil, yurt, vatan olarak benimsedikleri yerlerin, mimarlık-mühendislik hesaplarının konusu edilmesini istemiyorum. Röportaj çalışmanız için teşekkür ediyor, yeni senenin herkese güzellikler getirmesini diliyorum.
|