CAHİT BERKAY. Bestekar, müzisyen, söz yazarı. Onlarca film müziği, sayısız bestenin mimarı.
|
Hepimizin hayranlığında iz bırakan ''Selvi Boylum, Al Yazmalım'' filminin melodi üretmeni, üstadı. Müzikte omuz omuza yol almanın, dayanışmanın, öz kültürüne bağlı kalmanın ve kapitalizmin sponsorluğuna teslim olmamanın adı Moğollar'ın efsane kahramanı.
Barış Manço, Zülfü Livaneli, Selda Bağcan, Cem Karaca, Ali Rıza Binboğa gibi önemli sanatçılarla beraber müzik performansları vermiş özel bir sanatçı.
Cahit abimizle, dost meclislerinin birisinde buluştuk.
Müzik, yaşam, toplum, özgürlükler ve geleceğe dair konuştuk.
***Cahit abi, müziğin damgalama yediği, siyaseten filtrelendiği bir dönem içindeyiz.
Bu olumsuz tablo müzisyenlerin emek motivasyonuna nasıl etki bırakıyor?
---Kültür boşluğu sakatlık yapar. Kendi kültürümüzden uzaklaşırsak, zararlarını görmemiz gecikmez. Devlet politikaları kültür çıkışının, folklörün önünü açacak projelere katkı sunmalı. Sanat, toplumun ilerici hamlesidir. Aydınlanmanın kandili, gelişimin ana hücresidir. Kitlesel düşünceler, tepkiler, eleştiriler, teyamüller sanatın gücüyle entegre olunca üretkenliğe çevrilir. Ana tema, insan sevgisi peşinden gitmek ve barışa güç sağlayacak inancın büyüklüğüne güvenmektir. Müziğin ses veren etkisinden korkan egemen güçler, kendi hatalarından kaynaklanan kötü yönetimin sancılarını, sakıncalarını, sanata sınırlar koyarak gizleme eğilimindedir.
Konser yasakları, sanatçı tutuklamaları, sistem dayatmaları ve şarkı prangaları bu psikolojinin göstergesidir.
Sanat özgür olmalı, şarkılar hür bırakılmalı felsefesi temel ilkemizdir.
***Moğollar diyelim.
---1968-2015. Dünyada bu zaman doluluğunda sürekli müzik yapan başka bir grup örneği bulamazsınız. Bağlama, gitar, klavye, yaylı tamburu bir araya getiren müzikal zenginliğe rastlayamazsınız. Moğollar adı, bir grup etiketinden ziyade bir ekolü, bir devrimci yansımayı ve bir dik duruşu sembolize eder. Murat Ses, Aziz Ahmet, Engin Yörükoğlu, Tahir Nejat Özyılmazel (Neco), Aydın Daruga, Barış Manço, Cem Karaca, Utku Ünal, Haluk Kunt, Selda Bağcan, Ersen Dinleten. Müthiş kuşak. Moğollar hiç bir zaman lay lay lom müziğe sıcak bakmadı. O tarz imalatlara kalkışmadı. Topluma kötü mesajlar verecek müzik üretimlerinden özenle kaçındı. Hoyrat değildik, değiliz. Şimdiki kliplere bakıyorsunuz, insanı mutsuz ediyor. Mesajlar sahte, ifade boş, derinlik yavan. Çünkü, aşk kavramı değişti. Her şey hızla geliyor, çok çabuk tüketiliyor. Eski zamanlar aşkında duygu yoğunluğu vardı, mahçubiyet vardı, nezaket vardı. Sabretmek, beklemek ve şükretmek esastı. Kız arkadaşınızla el ele tutuşmak altı ayınızı alırdı. İlk buluşmalar, ilk heyecanlar. Aşk şarkıları sevda yığınlarının arasından çıkardı. Şimdi hayat dijital. Cep telefonları klavyesinde yazılan aşk nakaratları. Bilgisayar paylaşımlarına indirgenen sevgi fukaralıkları. Biz bu dönemlere ait olamayız. 1972 yılında Cem Karaca ile, İzzet Öz'le beraber girdiğimiz rock kayıtlarının keyfini alamayız.
***Genç nesil umduğunuz gibi mi?
---Gençlerden umut kesilmez. Umut gerilemesi yaşansa da, ışık tükenmez. Gezi direnişi, çocuklarımıza gıpta ile baktığımız uyanışın tarihi. Bu jenerasyondan bir halt olmayacak herhalde diye yakındığımız bir anda, saygı duyulacak silkiniş sergilediler. Müthiş zekalarını, birikimli tavırlarını ve körpe çığlıklarını başarıyla kombine ettiler. Buradayız, bir aradayız mesajını adam akıllı verdiler. Yönetimin diktaya çalan çatık kaşlarına, mizahlarıyla, şarkılarıyla, enstrümanlarıyla yanıt verdiler. Razı gelmediler. Evrensel kardeşliğin, doğaya hassasiyetin ve ilerici hareketin sahiplenildiği öncü ortamda, zorbalığa yeltenenlerin karşısına efsane dikildiler.
Hepsini kutluyorum, alınlarından öpüyorum.
***Çalışmalarınız ne tempoda?
---Malum ülkenin yaşadığı gergin ortam nedeniyle sürekli konser iptalleri ile karşı karşıya kalıyoruz. Film müziklerine imza koymak ayrı bir stres. Sekiz on saatlik çalışmadan bir şey çıkmaz. Zoraki duygularla da müzik yapılmaz. Turnelere devam ediyoruz. Müzik panellerine ve içeriğini doğru bulduğum sanat söyleşilerine katılmaya gayret gösteriyorum. Berkin Elvan evladımıza bir beste yapacağız. Ufak ufak onun hazırlığındayız. Ankara'da resital, piyano potbori. Yalova, Çanakkale, Gönen. Fazıl Say ile ortak bir çalışma düşünüyoruz. Yalanla dolanla işimiz olmadığı için, sürekli kendi ideallerimize kenetleniyoruz.
***Sosyal yaşam akışı nasıl seyrediyor?
Yemek, gece hayatı ve eğlence konusunda biraz prensipliyim. İyi bir meyhane adamı sayılmam. Cem Karaca, hayatımın meyhane kısmındaki en yoğun dönemidir. Fasıl severim. Zeki Müren-Cem Karaca-Moğollar, Fasıl Şefi Hüseyin Mandal.
Cem rakı içerdi. Ben biracıyım. Bira nispeten ucuz içki olduğu için bana ''Ekonomik Japon arabası'' derdi. Boncuk Meyhane'ye sıkça giderdik. Masamıza gelen Ermeni çalgıcı yanlış nota basınca küplere biner, cebine bahşişini koyup başka masaya gönderirdi. 1970 yılında Fransa'ya gittim. Oniki yıl orada kaldım. Barmenlik tecrübesi yaşadım. Şarabın güzelliğini keşfetme fırsatı yakaladım. Şimdilerde dost buluşmalarında, genç arkadaşlarıma az olmak kaydıyla şarapla eşlik etmek çalışıyorum. Barış Manço'nun aranjörü Cem, Cem Karaca'nın oğlu Emrah Karaca, besteci, aranjör arkadaşımız, klavyecimiz Serhat Ersöz gibi pırlanta genç kardeşlerimizle oturunca kendimi genç hissediyorum.
Kızımı bir süre önce nişanladık.
Hayatın bu anlarını yaşamak ruha tarifsiz olgunluklar katıyor.
Kalbimin bir köşesi onun için atıyor.
|