Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul 3.Bölge milletvekili aday adayı, geçmiş dönem CHP Başakşehir İlçe Başkanı, 2009-2014 CHP Başakşehir Belediye Meclis Üyesi, İOSB Yönetim Kurulu Üyesi,
İkitelli Çorapçılar Sanayi Sitesi Yönetim Kurulu Başkanı sayın Kazım Özeren’le samimi bir sohbeti yeşerttik.
Geniş pencereden gündemi değerlendirdik.
14 Mayıs seçim sürecinden ülke ekonomisine, yatırım ve istihdamdan ülke projelerine, sosyal devlet olgusundan üretim stratejisine kadar farklı ve değerli konular hakkında enine boyuna söyleştik.
Sorularla sınırlamadan, cevaplara engel koymadan, özgün, nitelikli, kaliteli bilgilere özgürlük verdik.
Özel röportajımızı sizler için derledik;
--Milletvekili aday adaylığı yolu nerede ve nasıl olgunlaştı?
Siyasi hayatıma Bağcılar ilçesinde başladım.
Uzun zaman dilimi içinde Cumhuriyet Halk Partisi bünyesinde önemli sorumluluklar aldım.
Başakşehir ilçe başkanlığı, belediye meclis üyeliği, CHP İstanbul İl Başkanlığı İş İnsanları Komisyonu Üyeliği gururla üstlendiğim görevlerden bazıları.
Sanayiciyim.
İş dünyası ile yakın iletişim ve ilişki içindeyim.
Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik tablodan öncelikle etkilenen insanlarız. Müteşebbisler, yatırımcılar, organize sanayi bölgeleri, kooperatifler, küçük ve orta ölçekli şirketler sürekli olarak diyalog halinde olduğumuz, temas ettiğimiz kesimler.
Siyasete yönelik programlar konusunda, şahsıma karşı çok olumlu yönde bir teveccüh gelişti.
Güzel ve içten desteklerle karşılandım.
Partiler üstü bir kişiliğe sahip olmam ve objektif duruşum sebebiyle, farklı görüşlere sahip kişi, kurum ve yapılardan pozitif katkılar aldım.
Motivasyonum arttı, konsantrasyonum tavan yaptı.
TBMM çatısında iş dünyasının sesi, yüreği, sözü olmam isteniyordu.
Tuzla sanayiden, İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’ne, hatta bağımsız bölümlere kadar bir çok değerli kurumsal yapıdan kaşeli, imzalı, resmi onaylı destek hamleleri geldi.
Mesajların tamamına yakını iş-aş-istihdam konularında TBMM’de başarılı işler yapacağıma dair belirginleşen kanaatler üzerineydi.
Benim için çok özel anlamlar içeren bu yaklaşımı geri çeviremedim.
Ailemden, ilçe başkanlığından, il başkanlığından ve Ankara Genel Merkez yöneticilerinden görüş aldıktan sonra, CHP İstanbul 3.Bölge’den milletvekili aday adaylığı müracaatında bulunmaya karar verdim.
--Bunca boyutlu ve yoğun destek sizi avantajlı kıldı mı?
Cumhuriyet Halk Partisi’nde aday adaylığı statüsüne dahil olmak, zor ve güçlü ifadeler içeren bir kavramdır.
Bu kulvara çıkmaya niyetlenen herkesin bir hikayesi olmalıdır.
Geçmişte ne yapmış ona bakılır.
Sahip olduğu vizyon tartışılır.
Neden adaysın sorusuna verilen yanıtlar, toplum ve ülkenin yarınları için büyük önem taşır.
Yaşadığım durum ve iş dünyasının gösterdiği tutum, bir çok açıdan ilk olma özelliğine sahip.
Tarihin hiçbir döneminde bir siyasi aday adayı ya da aday için böyle yazılı, onaylı, bütünsel bir destek ağı söz konusu olmamıştır.
Sergilenen tablo tamamıyla güven ve samimiyet odaklıdır.
Partimizin üst düzey yöneticileriyle yaptığım görüşmelerde bu hassasiyeti dile getirdim.
İş insanlarının bana layık gördüğü temsiliyet mesuliyetinin mutlaka sonuca ulaşması gerektiğine dikkat çektim.
Böylesine şeffaf ve kararlı bir iradeyi cevapsız bırakmamak adına TBMM’de mutlaka yer almak durumunda olduğumun altını çizdim.
Dosyalarımızı hazırladık, kendimizi anlattık.
Kriterlerin çok üzerinde bir potansiyel yansıttığımı dile getiren yöneticilerimize teşekkür ederim.
Bundan sonraki inisiyatif, yetkili birimler ve Genel Başkanı’mızda.
--Vekillik için geç kalmadınız mı?
Bu görüşe katılmamak mümkün değil.
Aslında 2018 Genel Seçimleri’nde milletvekili adaylığım konuşulmaya, talep görmeye başladı.
Çevremdeki sanayiciler, Başakşehir örgütümüz, dostlarımız meclis zamanının geldiğini söylüyordu.
O dönemde, Başakşehir’den adaylığı bulunan başka arkadaşlarımız vardı.
Bize fedakarlık yakışırdı.
Onların başarılı olması için çalışmak zorundaydık.
Öyle de yaptık.
Ne mutlu ki, ilçemizden bir vekil arkadaşımız mecliste.
2019 yerel seçimlerinde CHP’den Başakşehir Belediye Başkan adayı olmam yönünde ciddi enerjiler oluştu.
Teklifler geldi, duygular buluştu.
Tercihimi 2023 seçimlerinden yana kullandım.
Partim nerede ve ne zaman davet yaparsa, her koşulda her göreve hazırım.
--Kazım Özeren’le ne değişecek?
1988 yılında Bağcılar Göztepe’de ufak bir konfeksiyonda başlayan, ardından Bayrampaşa’da daha geniş çaplı üretim alanına yayılan, sonrasında sanayi düzeyine sıçrayış yaşayan iş hayatımda, sayısız proje içerikleri tasarladım.
Üretime dayalı araştırma geliştirme fikrine hep sıcak baktım.
Halk eğitim merkezlerini çok önemsiyorum.
Mesleki bilgi ve nitelikli eleman yetiştirilmesi adına kritik ve değerli buluyorum.
Kooperatifçilik perspektifi ile küçük üreticileri destekleme ve herkesin işgücüne katılması yaklaşımına tüm kalbimle katılıyorum.
Çıraklık uygulamaları, dersler, mesleki liseler bu işin anahtarı.
Türkiye, ara eleman, usta personel, yetkin ve kaliteli işgücü konusunda ciddi sıkıntılarla karşı karşıya.
Bana göre, her organize sanayi bölgesine mesleki liseler kurulmalı.
Yanında da öğrenci yurdu bulunmalı.
Anadolu’dan gelecek gençlerimiz burada hem barınmalı, hem de becerilerini gösterme, kapasitelerini geliştirme şansı yakalamalı.
Örneğin; Topkapı Okulları İOSB’de kiracımız konumunda.
Çalışmalarını yakından takip ediyorum.
Teknolojiyi çok doğru kullanıyorlar.
Ders programları öğrencileri teşvik edici nitelikte.
İnteraktif, uygulamalı eğitimi önceliyorlar.
Otomotiv, endüstri alanlarında küçük ölçekli projeler yapıyorlar.
Destekliyorum.
İstanbul’da organize sanayi bölgelerinde, 3.5-4 milyona yakın emekçi istihdam ediliyor.
Bu çok önemli bir potansiyel.
Üretim metodumuzu geliştirmek, daha verimli hale getirmek, uluslararası alanda rekabet edebilecek pozisyona erişmek bizlere düşer.
--Sanayici zorda mı?
Türkiye’de belirli gruplar ve belirli yapılar haricinde, üretici de, imalatçı da, sanayici de zorda.
Biz eski dönemlerde maliyet hesabı yaparken, kira bedelimizi, işçi giderlerimizi, hammadde kalemlerini hesaplar, enerjiyle ilgili olan kısmı genel giderler içinde toplardık.
Şimdi elektrik, doğalgaz maliyetleri her şeyin önüne geçti.
Enerjinin özelleştirilmesi, enerji ihalelerini alan firmaların toplam fayda yerine dar hacimli faydalara yönelmesi önemli engeller yaratıyor.
Sanayici hesap yapmakta, fiyat belirlemekte zorlanır hale geliyor.
Hiçbir ülkede, hiçbir sanayici bu denli ağır bir yükün altından kalkamaz.
Devlet politikasının ve siyasi kararların süreci doğrudan etkilemesi herkesin ortak derdi.
Sistem krizi yaratıyor.
Enflasyon ateşini de krize ekleyip önümüze koyuyor.
Neden ben yanı başımdaki Hadımköy’de yer satın almak, kapasitemi genişletmek için metrekare başı 800-900 Dolar bedelin altına gireyim?
Nasıl ödenecek bu para?
10 yıl arsayı çıkarmak için uğraşmak zorundasın.
10 yıl yatırım maliyetini, inşaat, proje giderlerini karşılamak durumundasın.
Sonraki 10 yıl kendini toparlamak ve ayakta kalmak için yenilikler yapmak, ekstra yatırımları başlatmak, üretimi teknolojiye taşımak sorumluluğundasın.
Bunlar nasıl olacak?
İleri yönlü adım atmak isteyen sanayiciler, Müsiad, Türgev, Tügva gibi yapılara belirli komisyonlar ödemek zorunda mı?
Askeri alanları sanayiye çeviren zihniyet, söz konusu yerleri neden iktidara yakın oluşumların insafına terk eder?
Devleti teşvik bölgeleri belirlemiş.
49 yıllığına tahsis edilen yerler, neden hep aynı adreslere gider?
Bu şekilde nasıl ilerleyeceğiz?
Bu adaletsiz düzende nasıl gelişeceğiz?
--Seçim atmosferini nasıl görüyorsunuz?
Deprem felaketinin acıları henüz soğumadı.
Yaralar kapanmadı, hüzünler geride kalmadı.
İnsanlarımız zorlu şartlarda yaşama tutunmanın telaşında.
Eski seçimlerin coşkusu, heyecanı bugün için söz konusu olamaz.
İktidar kanadı olsun, muhalefet cephesi olsun, hiçbir tarafta yeterli sinerji göremiyorum.
Bu da, son derece anlaşılır ve doğal bir durum.
Biz, Cumhuriyet Halk Partisi’nin örgüt emekçileri olarak, 21 yıldır ülkeyi yöneten kadroların ülkemiz üzerinde yükselttiği kara bulutları dağıtmak, baharı yaşatmak için çalışıyoruz.
Türkiye’nin 13.Cumhurbaşkanı, sayın Kemal Kılıçdaroğlu olacaktır.
Ülkemizin kurtuluş reçetesi Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında anlamını bulacaktır.
Bunun için, ilmek ilmek, nefes nefes mücadele örüyoruz.
Halkımıza güveniyoruz, insanımızı seviyoruz.
--Son cümleleri alalım, söyleşiyi sonlandıralım.
Biri erkek, ikisi kız, üç evlat sahibiyim.
Çocuklarımın hepsi üniversite mezunudur.
Dünya tatlısı dört torunum var.
Kitap okuyorum.
Bağlama çalıyorum.
Kürtçe, İngilizce, Fransızca eserleri dinlemeyi seviyorum.
İşim gereği yurt dışı seyahatler yapıyorum.
Araştırmacı bir kişiliğim var.
Esnaflığın ve siyasetin mutfağından geliyorum.
13 çocuklu bir ailenin en küçüğüyüm.
53 yeğenim var.
Başakşehir’de ve iş dünyasında Kazım Başkan, Bağcılar’da Kazım Dayı olarak anılıyorum.
Geniş, sevgi dolu ve birbirine bağlı bir aileyiz.
Eşim Sultan hanım en büyük destekçim.
Birçok iş ve meslek örgütünün, yöre derneğinin, sivil toplum kuruluşunun yapılanmasında, kurulmasında görev aldım.
Sivil gücün toplumsal gelişim için vazgeçilmez olduğunu düşünüyorum.
Röportaj nezaketiniz ve emeğiniz için çok teşekkür ediyorum.
Herkese saygılarımı sunuyorum.