Yazdır  
MOBİLYA TASARIMINDA SICAK EL DOKUNUŞLARI
BURAK GÜRMERİÇ
İstanbul Mobilya Fuarı İSMOB 2016'nın en başarılı tasarımcısı Doğtaş Kelebek Tasarım Müdürü

abortion pill spain

abortion pill spain pizza-and-go.es
İSMOB 2016 Tasarım Yarışması Yemek Odası kategorisinde DOĞTAŞ markasının Nora adlı ürünüyle ve Genç Odası kategorisinde KELEBEK markasının Poly adlı ürünüyle birincilik, Oturma Grubu kategorisinde DOĞTAŞ markasının Marsala adlı ürünüyle ve Yatak Odası kategorisinde KELEBEK markasının Cresida adlı ürünüyle ikincilik, yine Yatak Odası kategorisinde DOĞTAŞ markasının Nora adlı ürünüyle üçüncülük ve En İyi Stant kategorisinde DOĞTAŞ markasıyla birincilik ödüllerini kazanan Doğtaş Kelebek Tasarım Ekibi'nin şefi, ağabeyi, gözbebeği bir sanatçı.
Burak Gürmeriç'i DOĞTAŞ'ın İSMOB 2016'daki 1.000 metrekarelik dev standında ziyaret ettik.
Önce başarılarını tebrik ettik, sonra hakkında söyleştik.
Tasarım, inovasyon ve teknoloji zengini ürünlerin yanı sıra zanaatkar uygulamalarla ortaya çıkan özgün çizgilerin yol hikayelerini dinledik. Modern, klasik, zamansız ve casual yaşam tarzı mobilyaların proje atölyelerinden hayata geçiş aşamalarına kadar süzülen gerçekliklerini öğrendik.
 
Başarılı tasarımcıyı anlamak, anlatmak isteriz. Kendinizi özetler misiniz?
 
Teşekkür ederim. 39 yaşındayım. Yeditepe Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü mezunuyum. Tasarımcı kimliğimle yirmi yılı aşkın bir süredir sanatsal, kreatif, koleksiyon üretimler yapıyorum. Bir dönem heykel sanatıyla ilgilendim. Değişen, gelişen yaşam trendlerinden etkilenerek, yenilikleri asla göz ardı etmiyorum. Aslında burada önemle belirtmem gereken bir konu var. Doğtaş ve Kelebek markalarına ödüller kazandıran fikirler, düşünceler ve sanatsal eylemler sadece benim gayretimden çıkmıyor. Çok genç ve dinamik bir ekibe sahibim. Çağatay Haşhaş, Yasemin Armağan, Sevcan Ekmekçioğlu, Gürkan Gülturan ve Seda Aydın Yalçın. Başarının perde arkası mucizesi bu genç arkadaşlarımın emeğinden geçiyor.
Yurtdışı ile proje bazlı çalışmalar yapıyoruz.
 
Bir araya nasıl geldiniz?
 
Firma kurumsal bir karar aldı ve tasarım departmanında yeni bir yapılanmaya gitti. Şirketin tasarım ve Ar-ge birimleri Çanakkale Biga'da ve İstanbul'da farklı yerlerde faaliyet veriyordu. İki üniteyi tek çatı altında topladık. İstanbul Acıbadem'de Tasarım Ar-ge Merkezi'ni yapılandırdık. Altı aylık bir çalışma döneminin sonunda şu anda gördüğünüz başarılı işlerin temelini attık. Mobilya sektörü hızlı değişiyor. Sektör aktörlerinin çoğu ne yazık ki birbirini kopyalıyor. Bu sıradanlıktan arınmak için sürekli farklı, özgün, kendine has üretimler ortaya çıkarmak zorundasınız. Biz, ekip olarak detayları da tasarladık. Masanın ayağı nasıl bağlanacak, görülmeyen ayrıntılar nasıl anlamlı kılınacak bunlara odaklandık. Gün geldi saatlerce çalıştık. Ana fikir üzerinde yoğun tartışmalar yaptık. Genç arkadaşlarımdan gelen yüzlerce deneme çizimi, onlarca fikir çeşidi, sayısız iş girişimi ile doğru şeyleri yakalamaya başladık. Malzeme ve renk tasarlamak beceri ister. Kolektif çalışmadan iyi sonuçlar çıkabileceği gibi, beklenen performansların gelmediği zamanlar da olur. Bir puf için altı ay çalıştığımızı bilirim.
Çabaların karşılığını almadan haftalarca çalışabilirsiniz.
Zoru seçtik. Samimi ifade tarzı ile özgür düşüncelerin gücüne güvendik. Ekip arkadaşlarım, bu işi seven, zamanını, emeğini ve enerjisini esirgemeyen, iyi niyetli çalışkan insanlar. Bu tür fuar atmosferlerinde bir iki tane bireysel tasarım örgütleyebiliyorsanız ne mutlu.
Doğtaş ve Kelebek; tarzı olan, kimlik sahibi markalar.
Biz fuar için 9 ayrı tasarımla yarışmaya girdik. Altısıyla ödüllendirildik.
Doğru ekip konusunda şanslı olduğumu söylemeliyim.
 
Fuarda sergilediğiniz ürün tasarımlarında öne çıkan kriterler neler?
 
Toplumda tasarım demek; pahalı demek gibi bir algı var. Bunu kırmak durumundayız. Koleksiyonlarımızda değişik malzemelerden oluşan ve üst fiyat seviyesine ulaşmayan çok sayıda ürün mevcut. Örneğin Nora, İskandinav stili. Projede deri işçiliğini kullandık. Kuzey ılık rüzgarı konseptinden ilham aldık. Casablanca ürünümüzde sarayın ihtişamından ufuk yarattık. Selçuklu mimari izleri, kubbeli cam, dolap kapağı, yatak başı geleneksel desenlerle örülü. Koltuklar el işçiliği. Sıcak el dokunuşları ile zanaatkarlık felsefesine saygımızı anlattık. Doğal el işçiliği çok önemli. Kabaralar çakılmış. Kaplama yine elle birleştiriliyor. Başarılı çalışmalar anında kopyalandığı için ürün patent, tescil ve yasal koruma düzeneklerini çok iyi takip etmek zorundasınız. Kendi kariyer listenizi, rozetinizi oluşturmanız ve kurumsallığa oturtmanız gerekiyor. 
 
İyi tasarımcı olmak için akademik eğitim yeterli mi, yetişme biçimi, kültür, aile yapısı gibi kavramlar etkili mi?
 
Tasarımcı sabırlı olacak, yaratıcı olacak. İyi fikir ıskalanmaz kuralına sıkı sıkıya bağlı kalacak. Okullar mobilya tasarımı üzerine yoğunlaşan eğitim formatlarını tercih ediyor durumda. Hoca, teoriyi anlatıyor, çekiliyor. Bireysel olarak öğrenciye çok iş düşüyor, teoriyle pratiği birleştirebileceği ortamlar yaratmalı kendine. Ofiste oturmakla tasarımcı olunmuyor. Kendini sahne için hazır hissetmek, evet şimdi tam zamanıdır diyebilmek çok zor. Ben yirmi yılı aşkın süredir aksiyonun içindeyim, hala öğreneceklerim olduğunu, geliştirilmesi gereken yanlarımın bulunduğunu fark ediyorum.
Bu ülkede zoru seçmenin bedeli çok ağır. Kreatif işlere yatkın olan, Güzel Sanatlar okuyan, ancak ticaret kafasına adapte olamadığı için sektör değiştirip hayat mücadelesinde buharlaşan yığınla insan var. Tasarımdan yeterli para kazanan sanatçı sayısı çok az. İyi tasarımlar üretseniz bile, değerinizin anlaşılması zaman alabiliyor. Tabi işin bir de etik haritası söz konusu.
Piyasada sana çizdiği ürünü, rakip firmaya da pazarlayan, fazla para kazanmak uğruna insanların imajına darbe yapan tipler de mevcut. Aynı fuarda, farklı marka çatıları altında tıpatıp benzer ürünle reyon yapmak, pişti olmak trajedi bir durum.
Bu tür olumsuzluklardan etkilenmemek adına sabretmek ve çok çalışmaktan başka çare yok.
Yetiştiğiniz sosyal çevrenin en az okul kadar önemli olduğu kanaatindeyim. Ben Kadiköy’de doğdum, büyüdüm. O semtin kendine özgü yaşam renkleri, kalitesi, sosyal zenginlikleri var. Tüm bu ögelerden aşırı beslendim. Yıllar geçip bazı değerler özelliğini kaybedince kafamdaki doğal yaşam ritmine en uyumlu gördüğüm yerlerde bulunmayı arzu ettim. Riva gibi şehirden fazlasıyla kopuk bir noktada bir sene kampa çekildim. Düşüncelerimi dinlendirdim, enerjimi tazeledim, körpe fikirler ürettim.
Şimdi Moda’da oturuyorum.
Ruhuma, iç dünyama ve duygularıma uyumlu buluyorum. 
 
Evinizin tasarımını merak ettik doğrusu
 
Ürünler herkesin evinde başka heveslerle anlam buluyor.
Cevizi önemsiyorum. Farklı yüzeyleri var. Meşe, açık renk, krem rengiyle kombin olabiliyor. Ferahlık hissi veriyor. Başka aksesuarlarla ahengi sorunlu değil. Kaprisli malzemeye karşıyım. Kendi çizgilerime hitap eden, özgürlük duygusunu hissettiren, evin potansiyel enerjisine aykırı gitmeyen ürünleri kullanmaktan hoşlanıyorum. 
 
Bu sene Kelebek’te, Stüdyo 40 diye bir proje olgunlaştırdık. “40 metrekare ev olsa; içini nasıl dekore ederiz?” sorusuna cevaplar aradık. Kelebek stüdyo ev konseptini yarattık. Koltuk, sehpa, yatak, her şey depo mantığında, ince hesaplı.
Bir santim alan bile değerli.
 
2016 İlkbahar-yaz koleksiyonu hakkındaki düşüncelerinizi alalım ve noktalayalım.
 
Doğtaş ve Kelebek iyi bir ekol oluşturdu. Sektöre ciddi katkımız var. Mobilyanın tasarımını beğeniyorsunuz, istediğiniz renk ve kumaşla ürününüzü teslim edebiliyoruz. Bunlar işin cezbedici tarafları. 2016 İlkbahar Yaz Koleksiyonu’nda dünya trendlerinin yerli ürünler üzerindeki yansımalarına şahitlik edeceğiz. İnsanların evlerinde geçirdikleri zaman arttı. Mobilyada rahatlık ve konfor kriterlerini inceleyeceğiz. Ahşap, deri, taş malzemeler kombini sık kullanılacak. Koltukların yatağa dönüşen fonksiyonları öne çıkacak. Oturma grupları takım olarak kullanılmak yerine, farklı koltuk ve berjer modelleriyle harmanlanacak. Büyük masalar, rahat sandalyeler yaşama keyif katacak. 
Bu yıl ödülleri topladığımız için, önümüzdeki yıl ekibimize yansıyan beklenti çıtası daha da yüksek olacak. Durumun farkındayız. Çalışmalarımızı, planlarımızı, tasarımlarımızı ve iş akışımızı bu algıya yönelik diri ve güncel tutmak durumundayız.
Röportaj ortamı için ZerParola Dergi-Gazetesi ekibine teşekkür ediyorum.
Sevgiyle kalın.