GASTECİLER
|
Gazetecilik meslek mi, yetenek mi? Ebedi mi? Edebi mi? Gerçekçilik mi? Sahtecilik mi? Emre mi tabi? Özerk mi? Cesaret mi? Esaret mi? Banknot mu? Blok not mu?
|
Bu soruların onlarca cevabı olabilir. Üzerine yüzlerce yorum da katılabilir.
Erişilecek nihai noktada, kanaatler birbirine denk te düşebilir, ters de kaçabilir.
Yerel gazetecilik, mesleğin hücre iliğidir. Olmayan finansal koşullar, somuta taşınmakta zorlanan kurumsal ataklar, bitip dinmeyen siyasal baskılar ve hiç susmayan hoşnutsuz tavırlar enerjiyi yer bitirir. Mevcut otoriteye muhalif duruş sergilemek, bir sonraki yerel seçim arenasına kadar sürecek ince ambargolara göğüs germe cesaretiyle özdeştir.
Prensipleri, hakikatleri çuvala doldurup, kayıtsız şartsız erkin yanında durmak ise, öz şahsiyetini, aile şerefini, onur apoletini, gurur bakiyeni, insanlık mertebeni duvara asmanın, kapıkulu ruhunda davranmanın ifadesidir.
Kapıkulu gastecileri, yaptıkları işe öylesine suni tespih taşları yüklerler ki, yağlama servisinde cilaladıkları sermaye fotoğrafları durduğu yerde değersizleşir. Fikir namusları kirlidir.
Adam parlatacağım derken, adamlıkları zedelenir. Böyle tipler bataklık sever. Üç yılda bir, beş yılda bir ortaya çıkar, sinek sessizliğinde pinekler. Menfaat yeteri kadar sömürülünce, yeni yaşam alanlarına doğru ilerler. Barındırdıkları mikrop cinsi tehlikelidir. Koltukları ıslatır, camekanı pisletir.
İşin tuhaf olan başka yönleri de vardır. Satışa çıkarılmış kalemler, kalbi ile dili farklı gazel okuyan meydan meddahlarını simgeler. Nerede fayda görürse, orayı dergah eyler. Üç kuruşluk çıkar için beş kuruşluk eyyam sergiler. Karnını doyurduğu buğday ambarının etrafında dünyayı gezer. Söyleneni yazar, susulanı ezer.
Her işin bir ehli vardır. Camekan gastecileri ehliyetli insanlardır. Her an, her yerde, her şekilde karşımıza çıkmaya adaylardır. İş ahlakı, insani ilişki mekanizmaları, manevi bilinç programları, sosyal statüler, etik değerler itinayla ıskalanır. Beslendikleri sofralar dağılıncaya kadar o yörenin türküsü çalınır. Adap, edep, usul, terbiye, nezaket, bereket, insaniyet, zarafet, hamiyet gibi kavramlar hesap makinesi tuşlarında tartılır. Kopyacıdırlar. Emekler bir gecede, alın teri iki hecede çalınır. Bedavacılığa bayılırlar. Fikir araklamaları mesleğin tadıdır.
Akp iktidarının basına uyguladığı geniş hacimli sansürlerden, cezaevinde ömür tüketen aydın gazetecilerden, düşünceye vurulan gerici zincirlerden şikayet ediyoruz ya. Belki de Akp en doğrusunu yapıyor. Bu kadar camekan gastecinin bulunduğu bir ülkede basın dünyasının karakterini rafine edip, arz talep dengesini tarifeye bağlıyor.
Bana şunu yazacaksın, bu kadar alacaksın. Şu gündemi manşet yapacaksın, o kadar reklam geliri kazanacaksın şeklinde kurallar belirliyor. İşine gelen, hoşuna giden kaleminin rotasını sipariş üzerine kurguluyor, işine gelmeyen de sıfır muhalefet gücünün olduğu, demokrasinin kurutulduğu bir ülkede onur mücadelesini yeğliyor. Yönetimi eline geçiren kimi Chp’li belediyeler, ne yazık ki Akp sultasını örnek alıyor. Sendikalı oldukları için ekmekleri ellerinden çalınan işçiler, örgütlendikleri için kapı önüne konan emekçiler, belediyeye gelir sağlamak adına imar oltasında yem olan yeşillikler, doğal güzellikler kafa karıştırıyor. Bu ayıplara sessiz kalıp, yanlışlara göz yuman gazeteciler de kendi sonlarını elleriyle hazırlıyor.
Doğruluk her zaman kazanıyor.
Mutlaka kazanıyor.
Tarih, gazetecilerle, gasteciler arasındaki erdem farkını iri harflerle kazıyor.
|