Yazdır  
LOMBOK adası
Beynimin içinde hallaç pamuğu gibi böyle düşünceler dolaşıyor. Ama beni artık “uzaklar çağırıyor”, İstanbul’da huzursuzum. Bana uzatılan rengarenk bir çiçek dalı adeta haydi “Lombok’a yolculuk” diye sesleniyor.

where can you buy the abortion pill

buy abortion pill
Önce THY ile 12 saat uçup  Endonezya’nın  başkenti Jakarta’ya varıyorsunuz. Bali’den uçakla sadece 35 dakika “Lombok”. Uçak ellerinde tahtaları ile dalga sörfü yapmaya giden, bu arada durmadan konuşan ve şakalaşan Avustralyalı gençlerle dolu.

Russel Wallace,  (1823 – 1913) Charles Darwin ile  aynı dönemde evrim kuramı üzerine çalışan  İngiliz doğa bilimcisi, coğrafyacı, antropolog ve biyologdur.  Adı verilen Wallece Boğazı,  Bali ile Lombok’u sadece fiziki olarak ayırmıyor,  İki adanın Fauna, flora, kültür ve  hatta iklimleri bile farklı. Lombok,  Bali gibi tam bir  tropikal ada değil, savan coğrafyasına da sahip.

Aslında Lombok,  Bali’nin yıllar yılı  gölgesinde kalmış ama kitle  turizm politikası maalesef aynı yolu izliyor. Lombok Adası yüzölçüm olarak Bali kadar, Ben Lombok adasını nedense hep daha küçük tahayyül etmişimdir. Özellikle tarım zengini başkenti Mataran,  Densapar’ı araba ve motosiklet sayısı ve gürültü açısından pek de aratmıyor. Yeni bir Bali yaratıldığı iddia edilen  Senggigi Sahili  ise Allahtan daha öyle korkunç   boyutlarda betonlaşmış değil. Senggigi gözlediğim kadar şu anda daha çok sırt çantalı ve  az bütçe ile seyahat eden gençlere hitap ediyor. Göğsü güneşten yanmış kıpkırmızı göbekli,  terlikli, çirkin sarışın tatilciler henüz yok. Bazı barlarda Uz ile Katy Perry’in şarkılarının çalındığını  duyuyorum.

Lombok’un en büyük şansı Endonezya’nın 3720 metrelik ikinci yüksek aktif yanardağı Rinjani ve kutsal volkan göl Segara Anaka’ya sahip olması ! Zaten zirvesine kimin ulaşacağına Rinjani dağı kendisi karar  verirmiş. Sembilan  veya Senalli köylerinden başlayan 2 ile 4 günlük trekking turları kutsal sizi dağın zirvesine kadar götürüyor. Ancak tırmanışın son 2,5 saati çok zormuş. İki adım tırmanınca bir adım geri kayılıyormuş. Yani “Rinjani” pek öyle kolay teslim olmuyor.

Lombok’un kuzeybatı sahilinden motorla bir saat kadar uzakta gün geçtikçe daha  popüler olan üç ada var. Gili Trawangan aralarında en kalabalık ve bilineni,  Gili Air adasına ise  her gün plajında yüzmek için burayı tercih eden ziyaretçileri taşıyan yüzlerce motor yaklaşıyor. Adaların  en sessizi Frangipani ağaçlarının gölgesindeki  “Gili Meno”. Bu adalarda tüm oteller butik, geleneksel ve  ayrıca çok  ucuz. Ancak polis olmadığı için marijuana  ve mushroom gibi uyuşturucuların tüketimi bu üç adada   çok yaygın imiş.
Başkentte 10 kilometre uzaklıktaki halkın piknik amaçla ziyaret ettiği “Narmada Su Parkını” pek tavsiye edemeyeceğim. Burada Hindu tapınağı ile bir de klasik yüzme havuzu var. Güya çeşmesinden su içenin ömrü uzarmış.

Arap kökenli topluluklar da bulunuyor. İkinci büyük grup ise  Bali Hinduları.  Bir Sasak köyünü,  örneğin Sade’yi ziyaret etmenizi öneririm. Müzikleri, dansları, yaşantıları,  evleri ve geleneksel mutfakları ile sahiden çok farklılar. Ahşap kazıklara oturttukları dörtgen planlı evleri,  Doğu Karadeniz’in serendelerini anımsatıyor. Alt kat  hayvanlara , orta kat yaşam alanı,  en üst kat ise ambar  olarak düşünülmüş. Ama bizdeki kültür yozlaşması ve tüketim kopyacılığı burada da maalesef başlamış. Köyler hızla betonlaşıyor ama gezdiğim Sade Sasak köyü en azından ziyaretçilerden elde edilen gelir sayesinde geleneklerini korumak zorunda. Her hanım kendi hazırladığı tekstili evinin önünde satışa çıkarmış. Bu köyde sadece akraba evliliği sürüyormuş. Beşinci veya  altıncı dereceden yeğenler birbiri ile  evleniyor. Ama öyle aileden kız isteme yok. Damat adayı sevdiği  kızı muhakkak önce bir   kaçırıyor sonra aileler gençleri çağırıp evlendiriliyorlar. Evlerin taş döşemesini ayda bir manda dışkısı ile cilalılıyorlar. Koku  da yok. Tüm köy halkı tarlalarına pirinç  ekiyor,  mescitleri  tertemiz ve ahşap işlemeciliği ile çok zevkli.
Kuta-Lombok sahilinde dalga sörfü tahtaları ile gezinen gençlere  rastlıyoruz. Doğrusu Kuta’nın denizini pek beğenmedim. Yosun içinde ve sığ idi. Ben öyle doğru içine atlayacağınız derin denizden hoşlanırım.  Evet kumsalı ve kumu geniş ama bana doğrusu hitap etmedi.

Adada bine yakın cami olduğu söylendi. Bunun yanında Hindu tapınakları da aralarda boy gösteriyor. Pura Lingsar (1714) bir mabedler grubu. Ayrıca Wektu Tele Tapınağı ile Mataram Cakra ve Su Kosada Kraliyet Sarayı görülmeye değer.
 
Lombak’tan Kısa Kısa Notlar
  • Amperada’daki çok ilginç Çin mezarlığını kaçırmayın.
  • Bansal Pusuk ormanı gri renkli maymunların yaşam alanı. Aman çantalarınıza dikkat, ben benzerlerini çok gördüğüm için oraya gitmedim.
  • Çok sayıda şelale var ama ulaşılması zor, ücretli, haydi ulaşsanız bile bence pek de  ilginç değil. Örneğin Sendang Gile ile Tiu Kelep Şelaleri
  • Taksimetreli mavi taksilerle (bluebird) seyahat en iyisi. Yarım saati  12 dolar kadar, bayağı  ucuz. Trafik kötü,  Hele motosikletliler aralardan deliler gibi gidiyor. Bu yüzden araç kiralamanızı hiç tavsiye etmem, yol işaretleri yetersiz, İngilizceleri pek yok, yol tarifi de  alamazsınız.
  • Bemos denilen minivanlarla kentler arası ulaşım sağlanıyor,  bunlar çok seyrek. Bol zamanınız olmalı,  . Bemos’ta yanınıza bir keçi veya buzağı da rastlayabilir.
  • Ayrıca korkmazsanız bir gencin arkasında kask takıp motosikletle de gezinmek mümkün. Etrafı daha iyi izliyorsunuz. Yolunuzun iki yanında uzanan  açık yeşil çeltek tarlaları, muz ile hindistan cevizi ağaçları ile çevrili olacak.
  • Size   tavsiyem “Warungs” denen basit yerel lokantaları deneyin. Su ürünlerinin yanında Nası Campur pilav yemeğini ısmarlayın. Warungslar çok ucuz, dört dolara rahatça  doyarsınız.
  • Adanın plajlarının en ünlüleri Güneydekiler  ama turkuaz suyu ile “pembe plaja” da gitmeniz şart. Sahiden kumu  tam anlamı ile  pembe renkli. Yine güneyde Mawum ile Selong Belaner ve Tanjung Aan plajları da tavsiye ediliyor.
  • Gençlerin sörflerle uçtuğu plajın adı ise “desert point”, seyretmesi bile  çok hoş.
  • Müslüman halkı açık saçık kıyafetli,  otobüs dolusu turistlerden ve alkolden hiç haz almıyor. Yerel bir toplantıda bir otel sahibi ziyaretçileri çok rahatsız ettiği için ezanı kıssak demiş ve  başına gelmeyen kalmamış. Hapise girmiş,  evi yakılmış. Adada kimse de bu yapılanlardan dolayı suçlanmamış.
  • Şöyle bir de keyif yapayım derseniz başkent Mataran’daki modern Epicentrum AVM’ye (Mall) taksi ile uzanıp Starbucks’da bol tarçınlı  “chocolate black tea” için derim. Doğrusu benim çok hoşuma gitti. Türkiye’de de hazırlamalarını Starbucks yetkililerine tavsiye ettim.
  • Neredeyse her evin önünde bir köpek var ama kedi hiç yok. Nedense meğer  Endonezyalılar kediyi sevmezmiş.
 Adanın güney batısındaki Lombar limanına kadar  mavi taksi ile gidiyorum  (8 USD).  Yol boyunca kocaman kırmızı beyaz Endonezya bayrakları dizilmiş. Burada her şey büyük boyutlarda. Yolun ortası kırmızı çiçekli dev sarı saksılarla süslenmiş. Bazı ara sokaklar siyah kocaman devlet protokol araçları ile dolu. Orada niye toplanmışlar anlayamadım, sordum, anlatamadılar. Kavşaklara sarı kubbeli tipik  camiler inşa edilmiş. Kucaklarında  bebek ile tüm aile ufak bir motosiklet ile yol alıyor. Şoför dışında hiçbirinin kaskı da yok. Çok tehlikeli değil mi ?  
 
Yoldaki mısır tarlaları mahsul sonrası maalesef yakılıyor. Oradaki fauna ve flora da dolayısıyla  can veriyor. Lombar limanından Bali’ye sık sık  feribot kalkıyor. Ortalama 5 saat sürüyormuş.

Lombok, pirinç tarlalarında çalışan konik hasır şapkalı kadınların, sevimli süslü at arabalarının, geleneksel sasak Müslüman köylerinin, tuzlanmış köpek balığı etinin,  kurutulmuş karideslerin, her köşedeki kısa sarı minareli mescitlerin, yollar boyunca sıralanan çoğu politik dev reklam panolarının, dalgalanan rengarenk bayrakların, pembe kumun ve güleryüzlü nazik insanlarının “adasıdır.” Otobüs dolusu güneş, deniz kum için yola düşen, tüketici  turist grupları buraya  dolmadan bu adaya gidin derim.  

Yol kavşaklarında hep “Selamet Jalan” diyor,  “Güle güle”,   ama ben tekrar bu adaya döneceğim.