HAYIRseverler DAYANIŞMAYI HAYKIRDI
|
Ülkeyi kritik bir başkanlık dayatmasına sıkıştıran referandum süreci demokratik kitle reflekslerini aynı temelde bir araya getirmeye devam ediyor. Haziran Hareketi Esenyurt Temsilciliği tarafından örgütlenen " yeni bir başlangıç için diktatörlüğe hayır" paneli 28 ocak Cumartesi akşamı Anadolu Şark Sofrası ana salonunda gerçekleşti.
|
Alper Taş, İlhan Cihaner ve Canan Kaftancıoğlu'nun konuşmacı olarak önemli noktalara değindiği panel beşyüz davetliyi aşkım sayısıyla rekor ilgi çekti. Alicem Çöçü'nün moderatörlüğündeki panel akışında, anayasa değişikliği ile oluşturulmak istenen rejim değişikliği ve diktatörlük sınırını aşan yetki derinliği irdelendi.
CANAN KAFTANCIOĞLU;"SOKAKLARDA OLACAĞIZ"
Chp PM üyesi Canan Kaftancıoğlu panelin ilk konuşmacısıydı. Düşüncelerini şu ifadelerle aktardı;
"Gün ayağa kalkmak günüdür. Sesimizin, soluğumuzun ulaşabildiği yere kadar ilerleyeceğiz. Şuan salonun bu kadar dolu olması umudun ne denli güçlü olduğunun işareti. Isınma turlarındayız. Yarından sonra sahadayız. Aynı düşünceye sahip insanlarla bir arada olmak yerine bizim gibi düşünmeyenlere gerçekleri anlatacağız. Haziran düşüncesi Gezi direnişi sürecinde ortaya çıkmış birleşik bir harekettir. Farklı yapıların farklılıklarını devam ettirirken özgür örgütlü yapılar olarak bir araya gelmelerini amaçlar. Sürükleyici gücü meclislerdir. Haziran meclislerine sahip çıkmamız gerekir. İktidara yakın şirketlerin yaptığı anketlerde Hayır oyları yüzde 53 çıkıyor. Ancak hayır vereceklerin yüzde 80 oranı sandıktan evet çıkacağına inanıyor. Önce bu psikolojik eşiği aşmalıyız. Sandığa gitmemeyi tercih eden, fakat giderse hayır diyecek insanları yanımıza almalıyız. Her yapı kendi argümanlarıyla kendi üslubuyla Hayır'ı anlatmalı. Farklı gruplar Hayır algısını zayıflatmamalı. Mızrağın hedefi bulması lazım.
İLHAN CİHANER:"DÖNÜŞÜ OLMAYAN BİR KARAR"
Zor bir süreçteyiz. Evet çıkarsa ülke olarak çok ağır, pahalı bedeller ödeyeceğiz. Akp öyle ifadelerle öyle bir anayasa değişikliği yaptı ki, anayasanın ilk üç maddesinin derinliği kalmadı. Yargı bağımsızlığına tarafsızlık eklediler. Bu aslında bir şeyin itirafı. Demek ki yargı tarafsız değil. Cumhurbaşkanına parlementoyu fesih yetkisi veriliyor. Siz 15 temmuz sonrası meclise gazi meclis diyordunuz. Şimdi o meclis fiilen ortadan kalkıyor, şehit oluyor.
Hükümet yapısı diye bir kavram kalmıyor. Parlementer sistemde koalisyon olsa bile halktan güvenoyu almak durumundasınız. Toplumun önüne hükümet programı ile çıkmak zorundasınız. Seçmen davranışı buna göre belirlenir. Siz tek adamlığa gidiyorsunuz. Güvenoyu, gensoru gibi denetim mekanizmaları tarihe karışıyor.
Rejimin temel taşı ilk üç maddeye dolaylı dokunuyorlar. Hukuk tarafı başkanın tasarrufuna bırakılıyor. Hsyk yapısı yani yasaların anayasaya uygunluğunu denetleyen sistem başkanın seçtiği hukuk adamlarından geçiyor. 200 yıllık hesaplaşma, 100 yıllık prangadan kurtulma şansı gibi keskin bakış açıları var. Şiddet ve saldırıya çok uygun bir atmosfer.
Meclisi denetleme olasılığını yok ediyorsunuz. Bütçe işi cumhurbaşkanına veriliyor. Cumhurbaşkanı bütçeyi yapıyor parlementoya onaya sunuyor. Meclis onaylamazsa enflasyon oranını ekleyerek devam ediyor. Güç tek merkezin elinde. Sistemi ellerindeki tek adama göre şekillendiriyorlar. Başkan valiyi atıyor, yüksek yargıçları, rektörleri, bakanları, daire başkanlarını atıyor. Anayasa değişikliği diyorlar, Kürt çözümüne ilişkin çalışma yok, ekonomi yok, özgürlükler yok, görüş temsiliyetleri yok.
Başkan istediğini vekil tayin ediyor. Vekil seçilmiş olmasa bile tüm yetkileri doğrudan devralıyor. Referandum sürecinde bize düşen ana görev kutuplaşmaya gitmeden, provakasyona gelmeden ulaşabildiğimiz her yere gitmek. Umut var. Umut sürmeli.
ALPER TAŞ:"TÜRK TİPİ FAŞİZM"
Biz bu referandumu kazanacağız. Salonda abiler, ablalar, anneler, babalar görüyorum. Ohal'i yıkmaya hazır bakışlar görüyorum. Akp'nin halka anlatacağı hiçbir şey kalmamıştır. Tayyip Erdoğan'ın sahaya inmesi bizim için avantajdır. Çünkü
kendisi istikrarsızlığın ilk kaynağıdır. Akp halk direncini kırmak için terör sopasını gösterecek. Gezi direnişinde de bunı denedi, 7 haziran seçimleri sonrasında da. Şimdi de kullanacaklar. İslam coğrafyasında iki akım vardır. Gazali'ler tanrı sevgisini korkuyla, zorbalıkla işlemeye çalışırlar. Ki Akp Gazali soyundandır. İbn-i Rüştü ler ise sevgi temasını öne çıkarırlar. Anayasa değişikliğine göz atalım. 600 vekil. Aksesuar niyetine 600 adam. Sözü yok, etkisi yok. Milletin parasına yazık. Akp 12 eylül rejimini muradına erdirmek için çabalıyor. Türk tipi başkanlık değil, Türk tipi faşizm adına çaba veriyor. Hitler gibi, Mussolini gibi. Din inancıyla halkı sömürüyorlar. 1215 Magna Carta'dan beri halkların ortak mücadelesi iktidarın yetkisini daraltmak. Halk iktidarını kurmak. Akp nin denediği proje tam tersi. Herkesin anlaması için şöyle bir örnek vereyim; Ben Fenerbahçe'liyim. Örnek öyle olsun. Aziz Yıldırım Fenerbahçe'nin başkanı. Aziz beyi federasyon başkanlığına atıyorsunuz. Hakemleri o belirliyor. Gözlemcileri o seçiyor. Fenerbahçe şampiyon olmazsa o sezonu iptal ediyor. Yeniden oynanacak diyor. Başkanlıkta böyle bir şey. Biz Paris Komünü'nün, 1979 Fatsa direnişinin, Sovyetler'in işçi köylü devriminin, 2013 Haziran Gezi direnişinin sesiyiz. Doğrudan demokrasiyi isteyen kitleleriz. Ne yapacağız? Seferberlik ilan ettik. Akp nin hegemonyasındaki her mahalleye, her eve gidip tek tek gerçekleri haykıracağız. Solu sola anlatmak yerine, farklı noktalara dağılacağız. Gittiğimiz yerde başka bir sol dinamik varsa, biz diğer alanlara koşacağız. Haziran meclislerini savunacağız. Biz sosyalistlerin kimseye verecek hesabı yok. Ama sorulacak hesabımız çok."
İkibuçuk saat süren panel soru cevap bölümü ile sona erdi.
|