HAZİNE ARAZİSİNDE KAÇAK MERA
|
Bahçeşehir'de bir hazine arazisi. 50 dönüm civarında, belki daha da geniş. Göz kırpardı bahar, gülümserdi erguvan dizelerine çok uygun. Hüzün sızmış çehresine. Talan hızlı, doğa durgun.
|
Aklınızda daha sevimli, daha umutlu kalabilmeyi isterdim dercesine yıpranmış, yorgun.
Boğazköy Yeşil Park villalarının hemen arkasında kalıyor.
Adres kayıtlarında Filtepe mevki olarak geçiyor.
Mustafa Kemal Atatürk Bulvarı ile Turgut Özal Bulvarı'nın kesişme aksının yamaçlarında.
Mera, yaylak ya da kışlak denen ve özel mülkiyete geçirilemeyeceği kanunla ifade edilen tabiat cömerti bir sonsuzluk halinin ağır temsiliyeti omuzlarında.
Çimlerinde dünyayı taşıyan, bozkırlarında yıldızları yaşatan güzelliğine çelme takılmış.
Yan yana iki işletme faaliyet halinde.
Bir tarafta, kaynaktan çıkarılan sular tankerlere doluyor, ranta konu oluyor.
Küçük ölçekli hayvancılık, ot ve balya düzeneği ile büyükbaş hayvan tımarlama ünitesi göze batıyor.
Diğer tarafta, ahırda dizili koyunlar, inekler, iş üreten traktörler, yoğun besicilik faaliyeti.
Köy usulü hayvansal ürün imalatı, sürülü tarım arazileri, saman toptancılığı, kısmi organik tarım.
Ali Baba'nın çiftliğini simgeliyor
Etraf çöp yığını, yollar çamur, çevre atık dağı Yalnızlığın son kıyısı.
Kuşlar tersten uçuyor.
Yürek fena acıyor.
GÖZ MÜ YUMULUYOR?
Bahçeşehir sakinlerinden tarafımıza ulaşan çeşitli şikayet içerikleri ve usulsüzlük ihbarları üzerine, söz konusu bölgeye giderek yerinde incelemeler yaptık.
Haber metnimizin kamu adına, kamu yararına ve objektiflik ayarında boyutlanması için titiz davrandık.
Önce su tankerlerinin dolum gerçekleştirdiği alanı, arkasında bulunan hayvan besi noktalarını, ot, saman balya departmanlarını ve büyük baş hayvanların tımarlanıp temizlenmesinin sağlandığı bakım sahasını dolaştık.
Görevli bayan, işletme sahiplerinin Cumhur, Tayfun ve Mehmet Ali adlı kişiler olduğunu ve an itibarıyla Hoşdere köy kahvesinde bulunduğunu söyledi.
Soyadlarının Paker olması Bahçeşehir 2.Kısım Mahalle Muhtarı Selahattin Paker'e aile yakınlıkları ve akrabalıkları konusunda bizlere fikir verdi.
Yandaki işletmeye gittiğimizde daha farklı bir tablo ile yüzleştik.
Bizleri karşılayan Seyfi Paker'di. Muhtar Selahattin Paker'in abisi olduğu bilgisini iletti.
Aile algısı biraz daha genişledi.
Kemal Aydın zamanından beri burada iş yaptıklarını, ufak çaplı besicilik, hayvancılık ve benzeri işlerle uğraştıklarını dile getirdi.
Yan tarafta bulunan su kuyularıyla ve diğer işletmeyle ilgilerinin olmadığını, genel arazinin üç kişi tarafından kullanıldığını, üst taraftaki arsa hakkı sahibinin ise vefat ettiğini belirtti.
İl Tarım Müdürlüğü'nden izinli olduklarını ve vergi mükellefi statüsüyle ticaret yaptıklarını da sözlerine ekledi.
Bir kaç kurum evrağı göstererek dilersek fotoğraf çekebileceğimizi ifade etti.
Kimseyle kontratlarının olmadığını, devlet çık dediği anda çıkmayı göze aldıklarını beyan etti.
Ardından Onur Paker adlı genç arkadaş yanımıza geldi ve gazetecilere bilgi vermeyeceklerinin, resmi kurumlar haricinde kimseyle konuşmayacaklarının altını çizdi.
Fotoğraflarını çektiğimiz evrak örneği kayıtlarının silinmesini istedi.
Kendisini kırmadık ve izin belgesine benzer dökümanları kayıtlardan attık.
Son dakikada gelen sinirlilik hali ve tedirginlik şekliyle, acaba kanunlar bu duruma ne diyor diye daha bir iştahlı araştırdık.
Her detayı en ince ayrıntısına kadar sorguladık.
Yerel belediye, İBB, İl Tarım Müdürlüğü, Bedaş, İSKİ, İgdaş kim varsa görüş sormayı kararlaştırdık.
Sahipsiz Yerler ile Yararı Kamuya Ait Mallar Devletin Hüküm ve Tasarrufu Altındadır.
İŞGAL Mİ VAR?
Meraların amacına uygun olarak kullanılması Anayasal olarak güvence altına alınıyor. Köy meralarının özel çıkara yönelik işletilmesi, mevcut usul ve yasalar açısından mümkün görünmüyor. Bu alanda yetişen otların toplanarak satılması, gelir temininin sağlanması, mera alanlarına ahır ve sair binalar inşa edilmesi suç unsuru barındırıyor. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ''Sahipsiz Yerler ve Kamuya Ait Mallar'' başlıklı 715.maddesine göre; ''Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz.'' diyor.
4342 sayılı Mera Kanunu'nun ''Mera, yaylak ve kışlakların hukuki durumu'' başlıklı 4.maddesinin 3.fıkrası ise; ''Mera, yaylak ve kışlaklar, özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zaman aşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz.'' ifadesine yer veriyor.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 14.01.2014 tarihli 2013/8-222 E.2014/6K.sayılı kararına göre;''3402 Kadastro Kanunu'nun 16-B maddesinde, meraların kamunun yararlanmasına tahsis edilmiş veya kanunun kadimden beri yararlandığı orta malı taşınmazlardan olup, tescile tabi olmadıkları ve özel mülkiyete konu teşkil edemeyecekleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 715.maddesinde de, yararı kamuya ait malların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu'' belirtiliyor.
CEZASI AĞIR
MERALAR ÜZERİNE RUHSATSIZ BİNA İNŞASI SUÇ TEŞKİL EDİYOR.
Türk Ceza Kanunu ''Hakkı Olmayan Yere Tecavüz'' başlıklı 154.maddesine göre;
1-) Bir hakka dayanmaksızın başkasına ait taşınmaz mal veya eklentilerini malikmiş gibi tamamen veya kısmen işgal eden veya sınırlarını değiştiren veya bozan veya hak sahibinin bunlardan kısmen de olsa yararlanmasına engel olan kimseye, suçtan zarar görenin şikayeti üzerine, altı aydan, üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar para cezası verilir.
2-) Köy tüzel kişiliğine ait olduğunu veya öteden beri köylünün ortak yararlanmasına terk edilmiş bulunduğunu bilerek mera, harman yeri, yol ve sulak gibi taşınmaz malları kısmen ya da tamamen zapt eden, bunlar üzerinde tasarrufta bulunan veya sürüp eken kimse hakkında birinci fıkrada yazılı cezalar uygulanır.
3-) kamuya ve özel kişilere ait suların mecrasını değiştiren kimse hakkında birinci fıkrada yazan cezalar uygulanır.
MUHTAR VE BELEDİYE SORUMLU
(KANUN HAPİS CEZASI ÖNGÖRÜYOR)
4342 sayılı Mera Kanunu'nun ''Mera, Yaylak ve Kışlakların Korunması'' başlıklı 19.maddesinin 1. ve 4.fıkraları şöyle diyor.
---Muhtarlar ve belediye başkanları, mera, yaylak ve kışlakların ve sınır işaretlerinin korunmasından ve ayrıca tahsis amacına göre en iyi şekilde kullanılmasının sağlanmasından sorumludur.
---Muhtarlar ve belediye başkanları, mera, yaylak ve kışlaklara tecavüz olduğu takdirde derhal Bakanlık, il ve ilçe müdürlüğüne, il ve ilçe müdürlükleri de valilik ve kaymakamlığa bildirmekle yükümlüdürler.
Türk Ceza Kanunu'nun ''Görevi Kötüye Kullanma'' başlıklı 257.maddesine göre; ''Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamu zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.'' hükmü yer alıyor.
Kamu sorumluluğumuz gereği, çok önemli gündem dosyasını kamuoyuyla paylaşıyor ve Başakşehir Belediyesi başta olmak üzere ilgili resmi makamları göreve davet ediyoruz.
|