Yazdır  
BAHÇEŞEHİR GÖLET HUKUK ÇIKMAZINDA
Gölet Park'la ilgili imar, inşaat, menfaat sevdası Başakşehir Belediyesi'nin başına büyük işler açtı.
Seri halde gelen hukuk mağlubiyetleri ''Hasılat Paylaşım Modelli'' projelerin tümünün yasal temelinin çökmesine sebep yarattı.
''Belediyeye ait kamu arsalarının hasılat paylaşımı yoluyla değerlendirilmesi ve bu konuda belediye başkanına protokol yapma yetkisi verilmesi'' ifadesinin teknik bazda eksiklik içerip içermediği ve gayrimenkulde böyle bir yetkinin verilip verilemeyeceği tartışması, gündemin rotasını farklı yönlere kırdı.
Çünkü, yetkinin, niteliği, özelliği, limiti ve kriterleri belirtilmeksizin aktarımı sağlanmış ve netlikten kaçınılarak, yollar arkadan dolanılmıştı.
Hakikatler güneşe sarılıp, mücadele Bahçeşehir boyutunu aşınca, ana muhalefet partisi meclis grubunun alın teriyle somutlaşan hukuk emekleri, başarı karneleri, bazı fırsatçı kitleler tarafından bonservissiz satın alınmaya başlandı.
Gölet Park sürecinin hukuk ayağı, projenin kalbini teşkil ediyor.
CHP Başakşehir İlçe Başkanlığı ve CHP'li meclis grubunun hukuk danışmanlığını üstlenen avukat Hüseyin Cengiz, Gölet Park davalarının kilit ismi.
Otuz yıllık mesleki tecrübesiyle konusunda profesyonelliğin gerçek resmi.
Bahçeşehir'in, Bahçeşehir'linin taleplerine, beklentilerine, mücadelesine sahip çıkıyor.
Hazırladığı dosyalar çok önemli hukuki başarılara imza koyuyor.
Sayın Hüseyin Cengiz, ZerParola Gazetesi'ne konuk oldu.
Gölet Park'a yönelik hukuk tablosunu en ince detayına kadar açık ve net ifadelerle konuştu;
 
PATAGONYA MİSALİ
Gölet Park olayına, biraz ironi, biraz masal tadı katarak başlamak istiyorum.
Patagonya denilen buz ve ateşin topraklarında bizim gibi bir belediye varmış. Yasaları, organları aynen bize benziyormuş. Yerel ve yüksek mahkemeleri kendince çalışıyormuş.
Meclis toplantısında gündem maddeleri teker teker görüşülürken, bir maddenin görüşülmesine geçildiğinde, muhalefet partisinin sözcüsü kürsüye çıkmış. ''Bu maddenin içeriği hatalıdır, yanlıştır. Zararları büyüktür. Yapmayın, etmeyin.'' diyerek büyük ortağına yalvarmış. Ortalık karışmış. Muhalefet partisi temsilcisi kendisine ilişen saldırıyı ufak sıyrıklarla atlatmış. Mikrofon sapları sökülmüş, tekme, yumruklar çalışmaya başlamış. Yerel gazetecilerden bazıları saldırı nedeniyle yaralanmış. Hastane raporları, karakol tutanakları derken mahkeme kapısına dayanılmış. Muhalefet partisinin meclis üyeleri arbedeyi, karar alınma şeklini ve acayiplikleri yargıya taşımış. Kararın usulünce alınmadığı, mecliste saldırıya uğradıkları anlatılmış. Görüntülerin izlenmesi halinde durumun anlaşılacağı da ayrıca vurgulanmış. Kavga, karambol ortamında alınan kararın iptali için dava açılmış. Kararın uygulanması hemen dursun denmiş. Yerel mahkeme davayı reddetmiş. Açıklama şöyle gelmiş; ''İddiaların somut bilgi ve belgelere dayanmadığı, karar sürecinde yaşanan olayların ağırlığı, niteliğinin dava konusu işlemi sakatlayacak düzeyde bulunmadığı, buna benzer olayların ülkede çok sık yaşandığı sonucuna varılmakta, belediye meclis kararında usul ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.''
Yani, kafa kol kırmaya dair açılan davalar somut belge olarak kabul edilmemiş. Görüntüler normal iklimdeymiş.
Meclis kararının sonrasında, ihale yapılıyor. Yüklenici firma işi alıyor. Başakşehir Belediyesi inşaat ruhsatlarını veriyor. Süreç bu şekilde başlıyor.
 
AYRINTILAR SAKLI
CHP'li meclis üyeleri adına, 915 sayılı dosyada belediye meclis kararının iptali için, 916 sayılı dosyada ise ihalenin iptali için idare mahkemelerine davalar açtık. Yüklenici firma müdahil olmak istedi, oldu. Dava üç taraf halinde görülmeye başlandı.Her iki dava da yerel mahkemeler tarafından reddedildi. Yani, CHP'li meclis üyeleri temyiz hakkı kazandı. Danıştay, 915 sayılı dosyada yerel mahkemenin kararını okkalı biçimde bozdu. İhalenin iptali dosyasında ise, ''Bozma Gerekçesi'' ile Danıştay yürütmenin durdurulması kararı verdi. Tarafımızdan açılan, takip edilen ve yürütülen davaları kendi gayretleriymiş gibi değerlendiren, teşekkür etmek bir yana, telefonla arama inceliğini dahi gösteremeyen bazı odaklar, yukarıda anlatılan gerekçelerle alınan ''Yürütmenin durdurulması kararı''nı ellerine tutuşturarak meydanları inlettiler.
Bu arada Başakşehir Belediyesi yüklenici firmaya son hızla inşaat ruhsatını verdi. Ruhsatların iptali için bir dava daha açtık. Belediyenin avukatı bu davanın ''Derdest'' olduğunu ileri sürerek reddedilmesini talep etti. Halbuki, önceki davaların konusu başka, bu davanın bambaşkaydı. Davacı bu konuda daha önce iki dava açtı, ikisi de reddedildi dendi. Ben, davanın kabulü için güçlü, etkili ve doyurucu bir sunum gerçekleştirdim. Mahkeme, davanın ''Derdest'' olduğunu belirterek, esasına girmeye gerek bile görmeden reddine karar verdi. Neler olduğu daha sonra anlaşıldı. 2016 yılının kasım ayında verilen karar 2017 senesinin mayıs ayında, 2017 yılının şubat ayında verilen karar ise yine 2017'nin mayıs ayında davacıya yani bize tebliğ edilmişti. Önceki senenin kasım ayında alınan ''Bozma kararı'' 2017 yılının mayıs'ında nasıl tebliğ edilir? Bu gecikme neden? Bozma kararı ve yürütmenin durdurulması kararı dolapta kilitli mi kaldı? Mantık aslında açıktı. Çünkü, henüz ruhsat iptaline yönelik karar verilmemişti. Ruhsat iptaline ilişkin davayı uyduruk bir gerekçeyle reddedeceksin ki, önceki kararlar bu davaya etkili olmasın.
Zira, kasım 2016 ve şubat 2017'de verilen kararlar zamanında davacıya tebliğ edilirse, davacı bu kararları ruhsat iptali dosyasına koyacak. Davada yürütmenin durdurulmasına karar verilecek. O zaman inşaatlar duracak.
Durmak zorunda kalacak. Ruhsat iptali davasında belediye ve yüklenici firmanın aleyhine karar verilmediği için ruhsatlar halen geçerli. Bir kaşık suda yüzmeye çalışanlar, bu gelişmelerin hiçbirini bilmiyorlar.
Zafer kazanmış komutanlar gibi, ellerinde bizim aldırdığımız yürütmenin durdurulması kararı sosyal medyada, dergilerde boy boy poz veriyorlar. 
 
HASILAT PAYLAŞIMI MODELİNİN İÇİ BOŞALMIŞTIR Meclis kararının iptalinde, Danıştay'ın verdiği ''Bozma Kararı'' gerekçesi ile, bu güne kadar benzer meclis kararları ile yapılan hasılat paylaşımı sözleşmelerinin tamamının altı boşalmıştır. Ciddi bir sorun oluşmuştur.
Danıştay ''Sen belediye başkanına böyle bir yetki kullandıramazsın'' demiştir. Geriye doğru neler yapılacağını çok merak ediyorum. Bu işin altından, kim, nasıl kalkacak heyecanla sonuçlarını bekliyorum.
Konuyu şu ana kadar kimse yargıya taşımamıştı. İlk kez karşılaşılan bir durum. Bu karar yeniden yapılanan Danıştay'ın ilgili dairesi tarafından verildi.
''Tam Kanunsuzluk'' tanımının tarifi ile verildi. Hakuk Fakülteleri'nin İdare Hukuku kürsüsünde ders olarak okutulacak örnek bir karardır.
Bu kararla birlikte hasılat paylaşımı yapan belediyelerin bir çoğunun başkanı hizaya çekilecektir.
Karar, sadece Bahçeşehir Gölet Park'ın rantı için verilmemiştir. Geneldir. Bahçeşehir afra tafracılarını çok çok aşan müthiş bir karar özelliğindedir.
 
KURAL DIŞI
Hasılat paylaşımında satıştan gelen paralar ortak hesaba aktarılır. Ortak hesaptan öncelikli olarak inşaat maliyetleri karşılanır. Maliyet genel seviye tespitleri belirlenir ve aylık olarak hesaplar güncellenir. Hasılattan elde edilen kısım oranlar üzerinden paylaşılır. Yüklenici firma garanti verir. Ben bu projede şu kadar garanti para ödeyeceğim. Taahhüt ediyorum. İhale bedeli şu, taban ödeme şudur. Eksik kalırsa tamamlayacağım.
Akp'li belediyeler hasılat paylaşımı modelini bilimsel gerçeklikten ayrı tutup farklı bir yolla yorumluyorlar. 5393 sayılı Belediye Kanunu'na göre satış yetkisini meclis verir.
Verirken de der ki; ''Belediyemize ait bu arsanın metrekaresi ....liradan az olmamak üzere bu yetkiyi veriyorum. Ya da ......fiyat seviyesinden aşağıya satma.''
Başakşehir Belediyesi bakın nasıl yapmış? Gül İnşaat'ın Sofa'sının hasılat paylaşımı yoluyla değerlendirilmesi ve bu konuda belediye başkanına protokol yapma yetkisi verilmesi diyerek süreci başlatmış.
Gayrimenkulde böyle bir yetki verilemez. Belediye meclisi yetkinin niteliğini, özelliğini kesin hatlarıyla belirtecek. Ya da kat karşılığı diyecek. Hasılat paylaşımı iki gerçek kişi arasında yapılabilir.
Çünkü, aralarında ''Özel Hukuk'' ilişkisi vardır. İhale Kanunu der ki; ''Yapacağın işin sınırlarını belirledikten sonra, alacağın yetkinin sınırını belirle.
Yaptıkları kural dışıdır. Aykırıdır. Bir yetkinin kullanılması konusunda aksi kabul, hukuki güvenlik ilkesini zedeler.
Net sınır belirlenmeden tanınan yetki, kanunilik ilkesine aykırıdır. YSK'nın mühürsüz oyları geçerli sayması gibi bir şeydir.
 
İSKİ VE TCDD KONUNUN İÇİNDE
Gölet Park rekreasyon alanı. Ancak %5'lik kısmında düşük yoğunluklu, demonte yapıya uygun inşaat yapabilirsiniz.
Gölet Park ıslah alanında İSKİ ve TCDD'nin hakları mevcut. Derenin ıslahı ancak İSKİ'nin belirlediği kriterlere göre yapılabilir.
Önemli bir detayı daha konuşmak gerekiyor. TCDD'nin hatları dere ıslah alanı ve imar yolunun altından geçiyor. Gölet Park alanındaki imar tek başına ne belediyenin, ne İSKİ'nin ne de TCDD'nin tasarrufunda. Ancak, ortak proje olarak ele alınabilir. Yerin coğrafi özelliği ve niteliği bunu gerektirir. Belediye meclisi ne yapıyor? Alanın satılmasına karar veriyor. Satışı encümen yapar. Aynı yerle ilgili belediye başkanına yetki veriyor.
Hadi başkan sen git bir de protokol yap diyor. Belediye başkanı, Gölet Park alanı için sadece kültürel etkinlik, üniversiteler, vakıflarla ortaklaşa organizasyon, tiyatro, sergi, konser gibi aktiviteler gibi konularla ilgili protokol yapabilir. Taşınmazın temel haklarına ilişkin, yani, satışı, üzerine ipotek konulması, irtifaya konu olması gibi ayni durumlarına ilişkin şeyler için protokol yapamaz. 
 
ÜÇ HAKLI DAVA
Üç dava açtık. Birincisi belediye başkanına verilen yetkinin iptaline yönelik. Belediye meclisinde ilgili gündem maddesi usulüne uygun görüşülmemiştir. O nedenle alınan karar yok hükmündedir. Kavgalı oturum sonunda, savcılıkta soruşturma başlatılmıştır. Asliye ceza mahkemesinde dava açılmıştır. Darp raporları vardır. Gündem maddesi görüşülmeden salon boşaltılmıştır. Meclis üyelerinin salonda bulunmadığı anda karar oylanmıştır.
Davamız devam ederken ihaleye çıktılar. İhaleye çıkılana kadar işlemin iptali için dava açtık. İhale kararınız yok hükmündedir dedik. Yargılama devam ederken yürütmeyi durdurma davası açtık.
Teknik açıdan ihale açılana kadar olan idari işlemler ayrıdır. Bittikten sonra genel hukuku ilgilendirir. Adli yargıda dava açabilirsin. Belediye tuttu, taşınmaz mülkiyeti kendisine ait olan yerlerde diğer hissedarlara emsal artışları verdi. Yürütmeyi durdurma talebimiz ''2ye 1 reddedildi. Başkan, yürütmeyi durdurma kararı verilmeli dedi. Uzun ve anlaşılır bir şerh yazarak karara ekledi. İki üye reddetti. Keşif talebimiz oldu.
Davada keşfe karar verilmeden duruşma günü verildi. Karşımıza başka üç üye çıkardılar. Yeni bir mahkeme heyeti oluşturuldu.
Yeni heyete yeni sunum yaptık. Patagonya hukuku yakamızı bırakmıyordu. Bu karara bağlı olarak ihale yapıldı. Ruhsat verildi. Ruhsat bölge idarede kaldı. Danıştay'a gitmedi.
916'daki ruhsatın iptali ile ilgili reddedilen dava beklemeye alındı. Meclis kararının iptali ile ilgili davayı da, ihalenin iptaline yönelik davayı da kolay reddetti. Aynı heyet ihale işleminin mevzuata uygun olduğuna hükmetti.
Biz bozma kararını diğer dosyaya gönderdik. Daire tuttu, bu sefer yürütmenin durdurmasını verdi.
Bader ve diğer sosyal dernekler 915-916'ya verilen bozma kararını gerekçe göstererek dava açtılar.
 
BÜYÜK HATA
Bana Bahçeşehir'den ev satarken, aşağıdaki yeşilliği gösterdiler. Proje bütün dediler. Yani, daireyi değil, projeyi sattılar. Benim Gölet Park ve diğer yeşil potansiyelinde yerim var, hakkım var.
Başakşehir Belediyesi büyük hisse sahiplerine dedi ki; Yamaçlardaki yerlerinize 3 emsal veriyorum. Sizler de aşağıdaki yerleri bana bağışlayın. Anlaşalım. Büyük pay sahipleri haklarını belediyeye verdiler. Karşılığında emsal aldılar.
Konu burada ilginç hale geliyor. Şartlı bağış halinde kriter 38.maddedir. Belediye meclis kararıyla alınır. Mevlüt Uysal'ın yönettiği şartlı bağış sürecinde büyük şirketler belediyenin yazı işlerine açıklamalı dilekçeyle başvuruda bulunmak zorundalardı. Bulunmadılar. ''Falan yeri belediyeye bağışlıyorum. Falan parselimin imar artışının sağlanması'' diyerek konuya açıklık getirmek ve yasaya uymak durumundalardı. Yapmadılar. Burada açık yolsuzluk söz konusu.
Tartışma götürmez kanunsuz işlem. Kimin malını kime, hangi şartlarda takas ediyorsun. Emsal artışından doğan milyonlarca liralık rant nereye gidiyor? Emsal arttırdığın yerlerde donatı yok.
Sen önce kişi başına 25 metrekare yeşil alan bulacaksın. Araç başına 20 metrekare yer bulacaksın. Ortada yeşil yok. Reflüjleri, otoban yanındaki pasif yeşil bölgeleri bile yeşil hesabına kattılar.
Fonksiyon dışı alanları kağıt üzerinde değerli yeşil yaptılar. Aynen Loca'da yaptıkları gibi. Başka imar paftasındaki, alakasız yeşil yerleri yasal sınırlar içinde gösterdikleri gibi. Kanuna karşı hile yaptılar.
 
NELER YAŞANDI NELER?
Danıştay'dan gelen bozma kararlarına karşı hem Başakşehir Belediyesi, hem de yüklenici firma avukatları ''Karar Düzeltme'' istedi. Yerel mahkeme, önceki ret kararı doğrudur diyerek kararında direndi.
21 nisan günü Başakşehir Belediyesi, 24 nisan'da yüklenici firma yerel mahkemeye itiraz yaptı. Bu tebligatlar bize gelmedi. Belediyenin yeni avukatı 22 mayıs günü, yüklenici firmanın avukatı ise 23 mayıs'ta dosyanın tekrar Danıştay'a gitmesi durumundan feragat ettiler. Başakşehir Belediyesi 23 mayıs'ta yerel mahkemeye yeni bir dilekçe sunarak ''Karar doğrudur, değişmemelidir'' dedi.
İlgili mahkeme24 mayıs'ta feragata dair karar vermiştir.. Kararın tebligatı yine bize gelmedi.
İşlemler 915 sayılı dosya üzerinden yürüyor. Oysa, yeni dosyaya, yeni bir esas numarası alınmalıydı. Yapılmadı. Ara kararı yeni dosya numarasında kullanması lazımdı. Taraflara tebliğ etmek durumundaydı.
22-23-24-25-26 mayıs tarihlerinde mahkeme heyeti dosyayı ara vermeksizin her gün inceliyor. Teorik olarak mümkün, ama örneğine sık rastlanmıyor.
Yapılan yoğun incelemelerin ardından 26 mayıs günü ''Ret'' kararı çıkıyor.
Bize bu kararın tebliğ tarihi 29 mayıs. Sadece ret kararı tebliğ ediliyor. Diğer gelişmelerden haberimiz sonradan oluyor.
Belediye meclis üyelerine ara karar tebliğ ediliyor. Hüseyin Cengiz'e tebliğ edilmiyor.
Halbuki, bizim için önemli olan 24 mayıs'ta alınan ''Feragatin Kabulü'' kararı.
26 mayıs'taki ara karar 29 mayıs tarihinde UYAP'a düşüyor. İş bitmiş, karar verilmiş.
Temyiz edeceğiz ve sadece üç cümle açıklama yazacağız.
 
SON DURUM ÜZERİNE
26 mayıs tarihinde benim davam ret yiyor. 7.İdare'nin haberi var. 6.İdare Mahkemesi kararından tarafların nasıl haberi oldu? 7.İdare'ye dava açan kişiye karşı belediye işlem mi yaptı?
Tuhaf şeyler dönüyor. Karar 26 mayıs günü yazılıyor., 7.İdare'ye gidiyor. 7.İdare yürütmeyi durdurma kararı veriyor. Bu karar yok hükmündedir.
Başakşehir Belediyesi'nin ve yüklenici firma avukatlarının dava açma hakları varken, davayı şahıs açıyor.
Şahsın belki o projede yeri dahi yok. Belediye, yüklenici firmaya; ''Bize bozma kararı geldi. Yürütmeyi durdurma kararı var. Haberin olsun'' diyor.
Normal koşullarda Başakşehir Belediyesi'nin yapı tatil tutanağı düzenlemesi gerekir.
Dava bu tutanağa istinaden açılır. Gerekçeli yazı dosyada yer almak durumundadır.
Gelinen nokta hassasiyet içermektedir. Bu aşamadan sonra, karşımızda sadece Başakşehir Belediyesi değil, iktidar partisi, merkezi hükümet ve çok daha büyük siyasi güçler vardır.
Sürecin hacmi Bahçeşehir'i, İstanbul'u, bakanlıkları ve sıradanlıkları çoktan aşmıştır.
Belediyede çalışan onlarca kadrolu ve sözleşmeli bir çok avukat varken, dışarıdan başka bir avukata görev verilmesi, psikolojik unsurları lehlerine çevirme amaçlıdır.
Aynı şekilde yüklenici firmanın da yeni bir avukatla yola devam etmeyi seçmesi güçler savaşının son halkasıdır.
Bizlere düşen sorumluluk, haklı olduğumuz konularda sonuna kadar ayakta kalmayı başarmaktır.