DOSTELİ İLE SEVGİ YUMAĞI
|
SAKİNE TÜKEK Dosteli Derneği ve Dosteli Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı.
Tercan’lı bir hanımefendi. İyilik projeleri, çözüm hünerleri ve sevgi eylemleri ile pozitif bir yaşam enerjisi. Tepeden tırnağa bir gönül elçisi.
|
Türkiye’nin dört yanına dağılmış pırlanta çocuklara uzanan sıcacık anne eli.
Kumaşında dostluk saklı.
Özü doğru, sözü haklı.
Emeğine erdem, yüreğine çiğdem sarılı.
Dosteli Derneği ve Dosteli Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı.
Sakine Tükek.
Büyük masalın özel anılarını sizler için sorduk.
İşte cevapları;
Nasıl ve nereden başladı?
2002-2003 gibiydi. Üniversite öğrencisi bir genç, Yaşar beye ulaşmış. İzmir’e gidecek, durumu yok. Yol parası desteği rica etmiş. Eşim duygusal insandır. İlgilenmiş. Bir bakmış çocuğun ayakkabısının altında kartonla kapatılmaya çalışılan kocaman delik. Durum onu hayli üzmüş. Bana telefon etti. Evde, elime geçen giyecekleri toparlayıp yanına getirmemi istedi. Komşularımızın da katkısıyla epey bir malzeme sağladık. Güzelce paketleyip, hazır hale getirdik. Gencin cebine yol parasını da koyup malzemelerle beraber yolcu ettik. Harika bir duygu ifadesiydi. Benzeri durumlar sıkça yaşanır hale gelmişti. İhtiyaç sahibi insanlar için bir şeyler yapmalıydık. Onlara ulaşmalı ve sorunlarına duyarlı davranmalıydık. Dosteli Derneği’ni kurduk. Logomuz iki elin sıkışmasını ve dayanışma paydaşlığını anlatır. El ele tutuşmak bir olmaktır. İlk aşamada İstanbul’daki ilçe belediye yönetimlerinin kapılarını çaldık. Projemizi anlattık. Sadece Esenyurt Belediye’sinden olumlu yanıt aldık. Eskiden mahalleler vardı. İnsanlar birbirlerini tanır, sahip çıkardı. Kentleşme hızlanınca metropoller oluştu. Şimdi aynı sitede oturanlar bile diğerinden habersiz. Kopukluk ve yabancılık hakim. Biz de kolları sıvadık ve insanımızın derdine ufacık da olsa bir derman eylemek adına sürecimize başladık.
İşleyiş nasıl şekillendi?
Önce komisyon düzeninde bir yapı oluşturduk. İkinci el eşyaları yıkayıp, ütüleyip, paketleyerek belirlediğimiz noktalara sevk etmeye koyulduk. Dağıtımlarımız hız kazandı. Faaliyetlerimiz yaygınlaştıkça farklı talep ve beklentilerle yanımıza gelenler fazlalaştı. Biz, kesinlikle yardım kuruluşu değiliz. Yoksulluğu yok etmek, ya da kapımızı her çalanın tüm gereksinimleri karşılamak gibi bir misyon edinmedik. Sadece çocuklara, düşkün kalmış ailelere, dramatik şekilde hayatın şanssızlığı ile yüzleşmiş kimselere ses olduk, nefes olduk. İhtiyacı olan herkese çare sunmak mümkün değil. Engelliler, ağır sağlık sorunu yaşayanlar, yaşlılar öncelikli ilgi alanımız. İşsiz kalmış insanlar, çalışacak durumda ise, onlara yol gösteriyoruz. Gerekirse istihdam konusunda referanslar veriyoruz. Onun dışında bir yaklaşımımız söz konusu olamaz.
Anılarınızda epey duygu birikmiştir.
Elbette. O kadar çok anı var ki. Sekiz yaşında bir kız çocuğu yaşadığı köyden mektup attı. Süslü mağaza poşeti istiyorum, lütfen yardım eder misiniz diye sıra dışı bir ricada bulundu. Nedir, ne değildir merak ettik haliyle. Sonunda öğrendik. Kız öğrencinin okul çantası yoktu. Sırt çantası yerine kara naylon poşet taşıyor ve bu onu çok üzüyordu. Renkli poşeti alacak ve çanta niyetine kullanacaktı. İçimize çok dokundu. Bir defter bir kalem kampanyası başlatmamıza vesile oldu. Anadolu’da, tespit ettiğimiz okullara kırtasiye setleri hazırladık. Çantası, ayakkabısı, botu, ders malzemeleri, tokası, kemerine kadar okulda ihtiyaç olan ne varsa minik ellerle buluşmasını sağladık. Sivas ilinde bir köyde taşıma usulü okula giden 200 öğrenci ile hediyeleştik. Aşırı duygulu tablolar yaşandı. Öğretmenler ağladı, veliler boynumuza sarıldı. Öğrencilere hediyelerini takdim ederken gururlarını incitmemeye, hislerini zedelememeye özen gösterdik. Düğün, bayram havasında sevinsinler istedik. İlk adımda yılda 1000 öğrenciyle başladık. Bugün senede yaklaşık 10 bin çocuğumuzla etkileşim halindeyiz.
Ekibiniz kimlerden oluşuyor?
Gönüllülük esasına göre çalışıyoruz. Bizimle beraber saha gezilerine katılmak için yıllık izin zamanlarını o tarihlere göre ayarlayan arkadaşlarımız var. Gerçekten çok mutlu oluyoruz. Dosteli yeleklerini giyip, koli hazırlayan, tırlara dolduran, malzemeleri ilgili yerlere taşıyan güzel yürekli insanlar gücümüze güç katıyor. Gönüllü öğrencilerimiz, gençlerimiz hep yanımızda. Anadolu turlarına çıkarken 20 kişiye yakın bir ekiple beraber seyahat ediyoruz. Ürün dolu tırımız, arkasında dernek minibüsümüz dağları, tepeleri arşınlıyoruz. Uçurumun eşiğinde dar geçitleri aşıyor, yağmur, soğuk demeden hedefimize odaklanıyoruz. Ziyaret ettiğimiz yerlerde genelde öğretmen evlerinde konaklıyoruz. Keyifle ve yüksek moraller bazen 25-30 güne varan zaman dilimlerinde programımızı tamamlıyoruz.
---Bileşenleriniz var mı?
Belirli paydaşlarımız, destekçilerimiz var. Kimi zaman bireysel bazda iştirak teklifleri alıyoruz. Fakat, sistemin aksamaması ve özgünlüğünden kopmaması için ana kontrolü elden bırakmıyoruz. Örneğin, geçmiş dönemlerde bir bayan kendi tercihi ile hazırladığı hediye setini ilgili çocuğa yollamak istedi. Biz de paketleri açıp içinde ne var diye bakmadık. Paket sahibine ulaştı. İçinden kırmızı rugan ayakkabı çıkmış. Diğer çocuklar kıskanıp, aynı ayakkabıdan istediler. O günden sonra organizasyona dair her aşamanın kendi bünyemizde somutlaşmasına dikkat ettik. İç çamaşırlarını sağlayan, çorapları tedarik eden, pantolonları, ayakkabıları aldığımız belirli firmalar var. Bazıları doğrudan bağış katkısı şeklinde. Ürünleri toptan satın aldığımız için uygun fiyat yakalama şansımız doğuyor. Kaliteden asla kaçınmıyoruz. Torunlarıma neyi layık görüyorsam, tüm çocuklara aynı ayardaki malzemeleri veriyorum. Hedef kitlemiz ilkokul birinci sınıftan, ortaokul son sınıfa kadar olan yavrularımız. Bir çocuk seti ortalama 200-250 liraya mal oluyor.
Projelerimize dahil olmak isteyen dostlarımıza kapılarımızı ve gönüllerimizi sonuna kadar açıyoruz.
Cem Vakfı ile iletişiminiz devam ediyor mu?
Cem Vakfı’nı ve Cem Tv’yi Tükek ailesi kurmuştur. Her evresinde emeğimiz, gayretimiz vardır. Türkiye’deki her Cemevi bizi tanır. İmalatında harcımız, inşaatında dayanışmamız yazılıdır. Cem Tv’de önemli hisseye sahipken, bazı özel nedenlerle payımızı %20’lere düşürme kararı aldık. Cem Vakfı’nda da eskisi kadar aktif değiliz. Fakat başkanlar, yönetim ekibi, iş başındakiler hepsi arkadaşımız. Alevi, Bektaşi camiasında son derece itibarlıyız. Dosteli Yardım Eğitim Kültür Derneği olarak, Muharrem ayında kurbanlarımızı, lokmalarımızı dağıtırız. Bağışlarımızı yaparız. Gereken desteği sağlarız. Koli yardımlarımızı aktarırız. Sorumluluklarımızın farkındayız.
Dosteli Yardım Eğitim Kültür Derneği hangi kalplere dokundu?
Düzenli olarak Anadolu gezilerimiz var. Kaymakamlar, öğretmenler, veliler, öğrenciler ile sevgi bağları kuruyoruz. Erzurum Aşkale seferimizde gözlerinden yaş süzülen bürokratlara şahit olduk. Tunceli’den bizi arayan ve çalışmalarımızı hayranlıkla izlediğini aktaran insanlarla tanışma fırsatını yakaladık. Sakine Tükek’i görmeden ölmem diyen hastalara şifa dağıtmaya çalıştık. Evinde çatısı olmayan, son derece zor koşullarda yaşama tutunmaya çalışan insanlara yeni yuvalar yapılmasına alan açtık. Eşini, işini, servetini yitirmiş kimselere iş, ekmek, soluk vermeye çabaladık. Tüp bebekle doğum yapan kardeşlerimizle ilgilendik. Göz ameliyatı olması gereken gençlerimiz için çözümler ürettik. Eğitim bursları verdik, veriyoruz. Okullarımızın fiziki ihtiyaçlarına, boyasına, badanasına, bilgisayar, kütüphane açığına duyarsız kalmıyoruz. Belini kemer yerine iple bağlayan köylü çocuklarımızın, saçlarına toka niyetine lastik takan güzelim kız evlatlarımızın, gecelik nedir bilmeyen çilekeş Anadolu kadınlarımızın yaşam haklarına sonuna kadar saygı duyuyoruz.
Dosteli Yardım Eğitim Kültür Vakfı sürecini değerlendirelim.
Vakfımız beş sene önce kuruldu. Faaliyet alanımız eğitim. Mütevelli Heyeti Başkanı sayın Mustafa Süzer. İstanbul Halkalı Atakent bölgesinde özel statülü Alevi Bektaşi Anadolu Lisesi projemizi hayata geçiriyoruz. 2015 yılının Mart ayında temellerini attık. 2018’in Eylül döneminde, yeni eğitim öğretim yılında hizmete alacağız. Türkiye’deki tüm dedeleri tanıyan, Cemevi yapılarını çok iyi bilen birisi olarak, Alevi Bektaşi kültürünün akademik boyutta, bilimsel verilere ve çağdaş eğitim formasyonuna dayalı müfredat içeriğine uyarlanması gerekliliğini düşünenlerdenim. Cemevlerinin koşulları arzu edilen niteliğe sahip değil. Koskoca Bursa’da birbirine yakın on Cemevi bulunuyor. Dede sayısı sadece bir. Aynı anda iki cenaze olduğunda diğeri sıra beklemek zorunda. Anadolu’da kapıları kilitli duran Cemevleri var. Dedeler, aileden, büyüklerinden öğrenebildikleri kadarını topluma aktarıyorlar. Yetersizlik durumu göze çarpıyor. Kur’an’ı tam olarak bilmeyen dedeler, nesillere tam ve doğru bilgiyi nasıl ulaştıracak? Bu konuyu duygu sömürüsü haline getiren ve meslek haline sokan insanların altı boş eleştirilerine aldırmıyorum. Destek için bir tuğla koyan, bir avuç harç taşıyan insanlara sonsuz saygı duyuyorum. Ama, iş üretmeden sadece konuşanlara da üzülüyorum.
Okul projesini çok önemsiyorsunuz galiba?
Uzun zamandır hayalini kurduğum bir projeydi. Vakfımıza nasip oldu. Alanında Türkiye’de ilk. Örneği yok, öncesi yok, benzeri yok. Milat diyebiliriz. Özel statülü Alevi Bektaşi Anadolu Lisesi, inanç dünyamızın eğitimle buluşması adına çok önemli bir eksikliği kapatacak. Türkiye’de ciddi Alevi nüfus var. 30 milyon Alevi canımız barış, kardeşlik içinde yaşam sürdürmeye gayret ederken, Alevi gençlerimiz dini öğretilerini Cemevleri’nden ediniyorlar. Ya da mevcut ortamdan enerji alamayarak din kavramından uzaklaşıyor, başka alanlara yönleniyorlar. Yarın öbür gün, toplumun karşısına sorun olarak dikilecek gençlerin vebali bizim omuzlarımızdadır. Yaşanacak olumsuzluklardan hepimiz sorumluyuz. Gençlerimizi kazanmak ve doğru çizgide eğitim almalarına fırsat yaratmak zorundayız. Okulumuzun kuruluş amacı, çocuklarımızın doğru bilgiyle donanacağı Alevi Bektaşi eğitim modelini oluşturmak. 16 dönüm arazi üzerinde, 30 bin metrekare kapalı alana sahip, değerli bir eğitim üssü meydana getiriyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı gereken destekleri sağlıyor. Külliye özelliğinde bir proje. Altı yüz öğrencimizin eğitim alacağı modern, çağdaş, güzide bir Anadolu Lisesi örneği. Öğrencilerimizin %30 kadarı dede soyundan gelen evlatlarımızdan oluşacak. Okulumuzda kız öğrenci sayısı da önemli yer tutacak. Bektaşilik kültüründe baba kavramı var. Bir soydan gelme kriterine değil, babalığı hak etme durumuna bağlı bir saygınlık mertebesi. Babalar yetiştireceğiz. Balkanlar’dan öğrencilerimiz bizimle olacak. Çok nezih bir ortamda, güçlü eğitim kadromuzla, Alevi Bektaşi dünyası için yepyeni bir sayfa açacağız.
Projeye destek sunanlar ya da eleştiri yapanların savunuları ne?
Alevi Bektaşi Anadolu Lisesi projesi saçlarımı ağarttı. İşler sanıldığı kadar kolay yürümüyor. Sadece prosedür işlemler ve yasal izinler için onlarca kere Ankara’ya gidip geldik. Ortaya konan üretimlerin içinde çok emek var. Bana göre gecikmiş bir proje. Daha önce çeşitli kişi ve kurumlar tarafından düşünülse de, gerçekleştirilmesi mümkün olmamış bir hayali sırtlandık. Okulun adına Alevi Bektaşi ismini koyarken dahi, bir çok kurumdan onay almamız gerekti. Çünkü böyle bir okulun eşi yok, emsali yok. Projenin somutlaşması için müthiş özveri sergilendi, kavgalar edildi. Ben Ali’nin felsefesine, yoluna, inancına bağlıyım. Bu yol için yaptıklarımdan mesulüm. Kılını kıpırdatmadan sadece söylev verenlerle işim olmaz. Bir kelime eleştiri yapan vebal alır. Böylesine güzel, özenli, kaliteli bir projenin neyinden rahatsız olur ki insan? Görüştüğümüz dedelerimizin hepsi yanımızda. İlgi, heyecan ve sabırsızlıkla imalatın nihayetlenmesini bekliyorlar. Arkamızda şahane destekler var . Konuyu Ali’siz Alevilik tartışmasına sürüklemek isteyenleri ve Aleviler sünnileştirilecek mi sorusuyla şüphe büyütenleri ciddiye almıyoruz.
Öğrenciler nasıl belirlenecek? Kayıtlar nasıl netleşecek?
150-200 öğrenci ile başlamayı planlıyoruz. Çocuklarımızı mülakatla kabul edeceğiz.
Anadolu Lisesi özelliğindeyiz. Okutulan dersler burada da verilecek. Onun dışında Kur’an, Osmanlıca, Farsça, Arapça gibi derslerimiz olacak. Alevi Bektaşi bilim adamlarımızın önderliğinde tasavvuf bilincinin geliştirilmesine dair müfredatlar işlenecek. İleri medeniyet ilkelerinin temsilcisi, temiz ve vicdanlı insanlar yetiştirmeye yoğunlaşacağız. Tükek ailesi 25 yıldır Alevi toplumuna hizmet veriyor. Bu yola adadığım emeği çocuklarıma adamadım. Ailemden, özel yaşamımdan zaman alıp, Alevi Bektaşi inancının doğru yaşanması ve hakkıyla anlaşılması hedefine çaba harcadım. İstanbul’daki okulumuzu hayırlısıyla eğitim dünyasına emanet ettikten sonra Ankara ve İzmir’de benzer projelerin olgunlaştırılması için çalışmalara başlayacağız. Vakıf olarak biz yaparız, başka birisi yapar, çok önemli değil. Mühim olan bu bilincin oturması ve uygulama şansı bulması.
Son ifadelerinizi rica edelim.
Alevi Bektaşi Anadolu Lisesi’nde, Alevi dedeler Kuran’ı Kerim öğrenecek. Dedeler de eğitimden geçirilecek. Bilgili, seviyeli, saygılı, örnek, millete ve ailesine faydalı, toplum için yararlı bireyler yetişecek. Projemizin formata oturması için sekiz ay çok üst düzeyli toplantılar yaptık. Hiçbir şey zannedildiği gibi kolay ilerlemiyor. Bir şeye niyet oluşturuyorsanız ve bu niyet temiz duygular barındırıyorsa, Allah yolunuzu açıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, Dosteli Yardım Eğitim Kültür Vakfı olarak yaptırdığımız mimari, statik ve zemin etütleri, makine tesisat projelerini onayladı ve ihale etti.
Her şeyin A kalitede olmasına çalıştık. İmalatın her aşamasında en iyi malzemeleri kullandık, bundan sonra da kullanacağız. Müştemilat, teknolojik ekipman, altyapı donanımları, derslikler, öğrenci yurdumuz, dış cephe, iç cephe, mimari detaylar, Cemevimiz, yönetim binalarımız, laboratuvarlar, spor salonlarımız, öğrenci yemekhaneleri, peyzaj, aydınlatma, güvenlik, otopark gibi unsurlar üst fonksiyonellikle hizmet sunacak. Hazreti Ali’nin ‘’Akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edep gibi miras ve bilgi gibi şeref yoktur’’ sözü yüreğimizi daha da ısıtacak.
|