İçine sıkıştırıldığımız koşuşturma arasında, hayatımızdan çıkmamakta ısrar eden deprem gerçeğini maalesef unuttuk.
2009 yılında birkaç gün yağan yağmura sel felaketi sonucuyla teslim olan Bahçeşehir'de, belki de deprem öncesi zorlu bir sınava tabi tutulduk.
İlçenin en gelişmiş, altyapı sorunlarını halletmiş bölgesini orta ölçekli bir doğal afete karşı savunamayan yerel yönetim mekanizmalarının acizliğiyle, pasifliğiyle ve yetersizliğiyle öfke dolduk.
Allah beterinden saklasın diye avutulduk.
24 mayıs cumartesi günü Ege Denizi açıklarında meydana gelen 6.5 şiddetindeki depremde hafiften sarsılınca, mahzene sakladığımız korkularımızı yeniden açığa vurduk.
15.yılını tamamlayan ve gelişi hayli yaklaşan büyük Marmara Depremi'ni kağıt üzerindeki mikro bölgeleme etüd çalışmalarına endeksleyen, planlama, uygulama aşamalarını diplomasiye kilitleyen derin bürokrasinin, pişkin belediye yönetimlerinin ve emin siyasilerin inisiyatif yumağında ne yazık ki kaybolduk.
KUZEY ANADOLU FAY HATTI BAŞAKŞEHİR'İ KAPSIYOR
24 mayıs cumartesi Ege Denizi açıklarında yaşanan 6.5 şiddetli deprem, her ne kadar Marmara bölgesinde beklenen Kuzey Anadolu fay zonunun Marmara içindeki kuzey koluna ait olmasa da, güneyinden geçmiş durumda.
Tarihsel sürecin akışına bakıldığında, o bölgenin kendisine göre bir deprem oluş düzenini yaşadığı görülüyor.
Uzmanlar bu durumu, o fayın üzerinde olmayan, ancak aynı fayın ürettiği bir deprem hareketi olarak nitelendiriyor.
Ege Denizi açıklarındaki bu deprem İstanbul Ataköy sahili civarındaki kuyu loglarında kuvvetli yer hareketleri ve güçlü ivmeler yarattı.
Bu da demek oluyor ki, Kuzey Anadolu fay hattı, kendi içindeki dinamiğini çok önceden başlattı.
Başakşehir ilçesi yer haritasına bakıldığında, ilçenin genç tektonik kuşak üzerinde yer aldığı söylenebilir. Bu kuşak üzerinde oluşan önemli kırık hatları sürekli deprem üretiyor. Başakşehir'in güneyinden Marmara Denizi içinde Kuzey Anadolu fay hattının kuzey kolu geçiyor. Bölge için en büyük deprem potansiyelini bu fay hattı oluşturuyor. Başakşehir, beş kademeli olarak belirlenen deprem riski sıralamasında ikinci derece deprem bölgesi içinde yer alıyor.
Ayamama Deresi ve Küçükçekmece'nin kıyılarından başlayan risk haritası, Altınşehir Azaplı ve alçak kesimleri, Ambarlı, Avcılar, Esenyurt ve Esenkent'i içine alan geniş bir alanı kapsıyor.
Trakya Formasyon yayılımı denen bir hareket ise Boğazköy, Şamlar, İkitelli, Mahmutbey hattını tehdit ediyor.
Bu formasyon, Şamlar Köyü'nün kuzeyi, Şamlar ve Kayabaşı köyleri çevresinde geniş yayılım etkisi gösteriyor. Altınşehir ve Sazlıdere yamaçlarında tespit edilen tipik yüzlekler bu tezi destekliyor.
Küçükçekmece'nin kuzeybatısında bulunan Hoşdere, Bahçeşehir, Tahtakale gibi yaşam alanları da benzer yüzlek dokusuna sahip.
Küçükçekmece Gölü'nün kuzeyinde, Azatlı ve Baruthane etrafında ise tipik mostralar bulunuyor.
İBB Zemin ve Deprem İnceleme Müdürlüğü tarafından yayınlanan İstanbul Zemin Haritaları raporlarında benzer gerçekler ifade ediliyor.
Bazı üniversitelerin akademik bilim adamlarınca hazırlanan İstanbul Depremsellik Haritası da Başakşehir ve çevresinin deprem risk kriterlerini gözler önüne seriyor.
1999 DEPREMİNDEN DERS ALAMADIK
Türkiye, 1999 yılında Marmara Bölgesi'nde yaşanan iki büyük depremle sarsıldı.
17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde meydana gelen depremlerde resmi rakamlara göre 17.480 kişi (depremi yaşayanlar bu sayının 50 binin üzerinde olduğunu iddia ediyor) yaşamını kaybetti.
Yine resmi verilere göre, iki ayrı depremde 48.901 vatandaşımız yaralandı.
505 insanımız kalıcı sakatlık yaşadı.
Yaklaşık 600 bin yurttaş evsiz