KADINA ŞİDDET VİRÜSDEN BETER
|
Covid19 salgınının yarattığı kaygı eşiği insanları evde kalmaya zorlarken, kadın şiddetinin artış göstermesi sivil toplum yapılarını harekete geçirdi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, gelinen kritik noktayı değerlendirdi;
|
KADINLAR DEZAVANTAJLI
Corona salgını sürecinde yetkililer tarafından alınan değişik önlemlere, uyarılara, uygulamalara şahit oluyoruz. Yeni tablodan en fazla kadınlar ve çocuklar olumsuz etkileniyor. Ekonomik kriz, savaş, afet ortamlarında olduğu gibi, bu dönem de en fazla kadınlar aleyhine işliyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği temelinde, kadın diğer kesimlere oranlara 2-3 misli daha fazla eziyet çekiyor.
DÜNYADA BENZER EĞİLİM VAR
Corona virüsünün seri şekilde hastalığa dönüşmesi ve ölümlerin başlamasıyla beraber değişik ülkelerde alınan sokağa çıkma yasağı kararları insanları evde yaşamaya mahkum etti.
Yapılan araştırmalara göre, Çin’de kadına şiddet 3 misli, bazı bölgelerde 9 misline kadar artış gösterdi. İtalya’da Roma Belediyesi, kadın şiddetine karşı 7/24 hizmet veren destek birimi oluşturdu. Avusturya’da kadına şiddete karşı yeni yasalar yapılandırılmaya çalışılıyor. Şili’de kadınlar için acil önlem planları gündemde. Ülkeler bu konudaki deneyimlerini karşılaştırarak daha güçlü tedbirler alma hususunda titiz davranıyor.
İnsanları Corona’dan koruma tedbirlerinin, kadınları şiddetten koruma kriterlerini engellememesi gerekiyor.
CİNAYETLER DURMUYOR
Türkiye’de sosyal mesafelendirme, evden çıkmama, temasta bulunmama gibi davranışlar benimsenmeye çalışıyor.
Ancak Corona günlerinde, kısa zaman aralığı içinde 10 kadının evde eşleri tarafından öldürülmüş olması, şiddetin hız kesmediğini, aksine yükseldiğini gösteriyor.
Genel OHAL ilan edilirse, bu durumun daha da tehlikeli boyutlara varmasından endişe ediliyor. Evet, kadınlar için en tehlikeli yer, evleri. Normalde 10 kadından 8’i evinde, 2’si işyerinde öldürülürken, Covid19’la beraber bu oran ev aleyhine daha da keskinleşiyor. Corona nasıl bütünsel bir mücadeleyi gerektiriyorsa, kadına şiddete yönelik sürecin, önleme, koruma, kovuşturma ve politika geliştirme ayaklarının sağlıklı biçimde işletilmesi gerekiyor.
HAKLARIMIZDAN VAZGEÇMEYİZ
6284 sayılı yasa ve İstanbul sözleşmesi kararları aslına uygun ve eksiksiz olarak hayata geçirilmek zorundadır. Bu yasal çerçeve, kadın haklarının temelini oluşturmaktadır.
İkinci plana atılması, yok sayılması kabul edilemez.
Kadın haklarına erişim kolaylaştırılmalıdır. Ev ortamında toplumsal cinsiyet eşitsizliği en üst noktadan radikalleşiyor.
Kadınların ev emeğine el konuluyor.
Yemek, temizlik, çocuk bakımı, hasta bakımı gibi ev işleri kolektif iş bölümüyle yapılmalıdır. Devlet, bu konuda teşvik edici olmalıdır.
Kompleks ve karışık bir konu gibi görülse de, kadınların yaşam haklarına pozitif ayrımcılık ilkesi uygulanmalıdır.
DEĞİŞİM ŞART
Artık, devlete ait tüm işlemler, resmi başvurular on line ağ üzerinden işlem görüyor. Şiddete maruz kalan kadınların da bu avantajlardan yararlanması gerekiyor.
İnternet kanalıyla iletilen şikayet dilekçesi, evrak gönderimi gibi kolaylık sağlayan işlemler, şiddet mağduru kadınların kullanımına açılmalıdır.
Mevcut yasal duruma göre, eşinden şiddet gören kadın şikayette bulunacaksa ya karakola gidip ifade vermek, ya da polis çağırmak mecburiyetinde. Sığınma evlerine gitse, Corona virüsü tehdidiyle karşı karşıya. Şiddete eğilimi olan erkek ile aynı ortamda yaşamak zorunda kalan kadın, sırf bu sebeplerle şikayetten vazgeçebiliyor.
YAPABİLİRİZ
Şiddet gören kadın, tehlikeli durumlarda yakın arkadaşına ya da akrabasına gidip sığınabilmeli. Yaşadığı sıkıntıları paylaşabilmeli.
Şifreli iletişimlerle acil durum diyaloğu sağlayabilmeli.
Derdini anlatıp, yardım talep edebilmeli. Resmi evraklarının birer nüshasını güvendiği arkadaşına ya da akrabasına vererek, onun adına başvuru yapılmasına fırsat tanımalı. Polis, kritik zamanlarda üçüncü kişinin şikayetini de dikkate almalı. Elbette, pratik yaşamda bu sayılanların hepsi gerçekleşemeyebilir. Corona döneminde evde anneyle birlikte kalan çocuklar, uygulanan şiddete şahit oluyor. Erkek hakkında uzaklaştırma kararı çıksa bile, babanın nerede kalacağına dair endişeler aileleri zorluyor. Devlet, bu aşamada devreye girmeli ve şiddete eğilimli erkeklerin durumlarına dair etkin tedbirler geliştirilmeli.
KADIN HAYATI EVE SIĞMAZ
Kadına şiddetin önlenmesi konusunda belediye yönetimlerine de önemli görev ve sorumluluklar düşüyor. Çünkü, kadınların hayatı gerçekten evlere sığmıyor. Belediyeler billboard ve diğer duyuru panoları aracılığıyla kadına şiddetin önlenmesine yönelik içerik paylaşabilirler. Eğitim programları oluşturabilirler.
7/24 kesintisiz hizmet verecek danışma hatlarını aktif kılabilirler.
Şiddet gören kadınlar belediyelerin sosyal tesislerinde geçici süreyle konuk edilebilir.
BİZ VARIZ
Her ne kadar adliyelerde şimdilik duruşma yapılmıyor olsa da, her yere yetişemesek te, her zaman sahalardayız.
Şiddet gören kadın darp raporu almak istiyor, fakat Corona virüsü yüzünden hastaneye gitmekten çekiniyor. Yargı kararlarının kadınları örselememesi gerekiyor. Ayşe Tuğba Arslan örneği toplumun hafızasında.
Bu tür cinayetlerin bir daha yaşanmaması için yargının çok daha etkin tavırlar almasını bekliyoruz.
Corona tehlikesi savuşturulana kadar kadın çalışanlar ücretli izine çıkarılmalıdır. Sosyal güvencesiz çalıştırma ve işten ilişik kesme uygulamaları yasaklanmalıdır. Ekonomik sistemdeki eşitsizlikler acilen giderilmelidir.
Kayıt dışı çalışan göçmen kadınların yasal statüleri ayrı bir problem.
Kadın sağlık çalışanları için ekstra koruyucu önlemler alınmalı ve fazla mesaiden kaynaklanan emek sömürüsü sonlandırılmalıdır.
Kadın Cinayetlerini Önleyeceğiz Platformu kadınların yanındadır.
|