TÜRKÇEMİZ
|
İlk dil kurultayı 1932’de yapıldı. 26 Eylül-6 Ekim 1932 tarihlerinde gerçekleşen kurultay, özümüze dönmemizi, halk dili ile resmi dilin aynı olmasını, tarihimize ve değerlerimize sahip çıkılmasını sağladı.
|
İlk dil kurultayı 1932’de yapıldı.
26 Eylül-6 Ekim 1932 tarihlerinde gerçekleşen kurultay, özümüze dönmemizi, halk dili ile resmi dilin aynı olmasını, tarihimize ve değerlerimize sahip çıkılmasını sağladı.
TOPLUMSAL İLETİŞİM
Dil, bir ülkenin var olabilmesi için gerekli kavramlardan birisidir.
Dili bağımsız olmayan bir ülkenin geleceği tehlike altındadır.
Mustafa Kemal Atatürk; ‘Ülkesini yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır.’ diyerek konunun önemine işaret etmiştir.
İster gelişmiş, ister gelişmekte olan, isterse geri kalmış ülke olsun; her ülkenin mutlaka bir anadili vardır.
Hatta devlet kurmayıp; topluluk halinde yaşayan Kızıl Derililer, Eskimolar, Aborjinlerin bile toplumsal iletişimi ortak dille sağlar.
Kendi aralarında konuştukları lehçe farklı olsa da, ana dil esastır.
Ülkemizde Lazca, Arapça, Kürtçe, Boşnakça, Arnavutça, Kırgızca gibi 42 farklı dil konuşuluyor.
Amerika’ya gidersek bu sayı 256 farklı dile ulaşıyor.
Toplumu oluşturan kitleler, öz kültürlerinden gelen tarihsel miraslardan vazgeçmiyor.
DİL KÜLTÜRÜN ÇİMENTOSUDUR
Dilin en dikkat çekici özelliği, renk, din, ırk gibi farklılıkları birbirine çimento gibi birleştiren güç olmasından kaynaklanır.
Dil; kişinin düşünce, duygu ve bilgilerini dile getirebilen, geçmiş-bugün-gelecek arasında bağ kurulmasını sağlayabilen en önemli unsurlardandır.
ETKİLEŞİM KAÇINILMAZ
Almanya’dan örnek verelim.
Almanya’da Alman halkından sonra en kalabalık topluluk Türklerdir!
Evde Türkçe konuşulur ama, iş yerinde, okulda, üniversitede, hastanede, havaalanında, her yerde Almanca tercih edilir. Düşünsenize; birisi Türkçe’den başka bir dil bilmiyor, diğeri Almanca’dan başka bir dil bilmiyor.
Devlet kurumlarında işini nasıl yaptıracak? Ülkemizde ise bu konuda genellikle baskılarla çözülmeye çalışılıyor.
Farklı dil, gerçekliğiyle değil, simgesel yansımalarıyla nitelendiriliyor.
Bu da tartışmalara yol açıyor.
TARİHSEL VERİLER
Atatürk’ün sözüne kulak verelim:
‘250 yıl geriye giderseniz Amerikalı bulamazsınız.
900 yıl geriye giderseniz Rus.
1200 yıl geriye gidin İngiliz yok.
1700 yıl geriye gidin Fransız.
2000 yıl geriye gidin Alman bulamazsınız. İnsanlık tarihinde ne kadar geriye giderseniz gidin Türk'e rastlarsınız.’
Türk tarihi çok eskidir.
Eski yazıtlardan başlar.
1300 yıl önce Bilge Tonyukuk için yaptırdığı Tonyukuk Anıtı, derinliği vurgular.
MU ADASI
Atatürk, 1936 yılında James Churchward ile bir araya gelir.
Türkler ile Mu döneminde yaşayanların biyolojik yapılarının benzediğini öğrenir.
Ama ne yazık ki; önce 14 belgenin tamamına, daha sonra ilk 7 belgeye ulaşılamaz.
Evrakların nereye gittiği bilinmez.
En önemli belgelerdir o belgeler!
Mu Adası ve tarihsel bağlantılar orada karanlığa gömülür.
Milattan önce 12.000 yılındaki afetle, Mu’nun battığı döneme kadar devam eden 60.000 yıllık dönemde yazılan yazıtların ne Türk yazıtlarına benzediği anlaşılır.
Mu’nun batması ile eski tarihe dayanan batan 12 bölgede, 3 grup olduğu bilinir.
Bunlar; Sümerler, Uygurlar ve Mayalardır.
DÜNYADA TÜRKÇE
Dünya geneline bakalım.
Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türk toplulukları olarak (çoğu Rusya’nın içinde) olarak Özerk Altay Cumhuriyeti, Başkurtistan, Balkayra (Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi'nde), Çuvaşistan Cumhuriyeti (Rusya’nın ortasında), Dağıstan Cumhuriyeti, Gagavuzya, Doğu Türkistan, Hakasya, Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti, Tataristan, Tuva, Yakutistan ve Kırım bölgesi, Çin’de Sincan-Uygur bölgesi, Şunhua Salar bölgesi genellikle Türkçe konuşur.
Kosova, Bosna Hersek, Karadağ gibi yerlerde de Türkçe yaygındır.
BİLİMSEL ÇALIŞMA GEREK
Ülkemizde yayımlanan en geniş iktisadi ve idari bilimler sözlüğünü, 15 yıl emekle ve yüksek meşakkatli bir çalışma sonunda hazırladım.
Türk Dil Kurumu, YÖK gibi kurumlar süreç boyunca desteğini esirgedi.
Böylesine güçlü ve etkin bir projeye ilgi göstermedi.
Türk Dil Kurumu 2 ayrı bölümden oluşuyor;
Biri Türk dili üzerinde çalışmalar yapıyor.
Diğeri Türk dilinin güncel sorunlarını bularak çözüm üretmeye çabalıyor.
Hem Türk Dil Kurumu yayın yönetmeni, hem de Türk dili bölümünün yetkilisi olarak Mehmet Ölmez ile görüşmek için randevu almıştım. İTÜ’de kendisi ile buluştum ve şunu söyledim: ‘’Ülkemizde en geniş kapsamlı İİBF öğrencilerine sözlük hazırlamaktayım. Kelimelerin %80’i üniversitelerdeki akademisyenlerden alınmasına karşın; bulamadığım kelimeleri Türk Dil Kurumu sözlüğüne bakarak bulmak istedim.
Birçok yeni çıkan kelimenin anlamı yoktu.
Dil bozulup, ‘ileti’ mail, ‘yazıcı’ ‘printer’, ‘binek araç’ taksi’, ‘tarayıcı’ printer, ‘güdü’ motivasyon, ‘yön buldurucu’ navigaston, ‘özçekim’ selfie gibi kelimelerle tanımlanıyor.
Yaptığım çalışmalarda, birçok sözcüğün anlamını hemen akademisyenlerden alıp Türk Dil Kurumu’na vermiş olacağım.
Sözcükler akademik tanımlar olarak Türkçe’ye kazandırılacak.’’ dediğim zaman, ‘’Ebru hanım, biz Türk Dil Kurumu olarak, bir kelimenin 2 yıl kullandığını görmeden, Türkçe karşılığı olan kelimeyi vermeyiz.’’ yanıtı verildi. Bana çok ilginç geldi.
Birkaç ay kullanılsın, fark edildikten sonra da 2 yıl geçsin.
Zaten o aşamadan sonra Türkçe karşılığını kullanmayız ki.
DERS ÇIKARMALI
Tarih, geçmişi anlamayı, dil, bilgiyi kullanmayı sağlar.
Bu iki değerin olmadığı veya eksik kaldığı ülkelerin bugüne kadar geliştiğine tanık olunmamıştır.
Yabancı sözcükler için 2 yıl kelimelerin mbekletilmediği, Türki Cumhuriyetleri ile ortak dl çalışmasının tamamlandığı, dükkan vitrinlerindeki, tabelalarındaki yabancı kelimelerin yerini Türkçe kelimelerin aldığı bir toplumsal hafıza rahata erecektir.
Turizmin yoğun olduğu yerlerde, İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, İtalyanca konuşmalara çevrilen anlatımların,
Türkçe’ye uyarlanması önemlidir.
Ders çıkarmayı bilmek gerekir.
Hepinizin Türk Dil Bayramı’nı kutluyorum.
Ebru ÖZTÜRK
ZerParola Dergisi
Köşe Yazarı
www.zerparola.com
|