Yazdır  
KUŞLARA ÖZGÜRLÜK
PROF.DR.TURGAY BİÇER

tadalafil generico

cialis generico

 

Her sabah bir, bir buçuk saat yaptığım yürüyüşlerim benim vazgeçilmezimdir. Sabah erken kalkar ve oturduğum sitenin çevresinden başlayarak kendime farklı güzergâhlar belirleyerek yürürüm.

Batıataşehir’deki finans merkezi yapılacak olan büyük tarla benim sevdiğim yürüyüş yerlerden birisidir. Şehir’in gürültüsünden uzak, otların, patika yolların, mahalle köpeklerinin ve birçok kuş türünün barındığı bir yerdir. Sabah yürüyüşlerimde - şimdilik her geçen gün azalsa da - kuşların sesini duymak, onları izlemek, mahallenin evsiz ve yurtsuz bırakılmış ve dar alana hapsedilmiş köpeklerine yemek götürmek beni güne hazırlayan önemli alışkanlıklardır. Bunun yanında bir teknik lisede güvenlik görevlisi Hüseyin bey ve yeni yapılan inşaatı bekleyen güvenlikçi arkadaşlara sabah gazetelerin götürmek, onlarla yarenlik yapmak yine beni mutlu eden diğer alışkanlıklardır… .

Burasını severim ama kısa süre sonra buranın tamamen bir beton yığınına dönüşecek olması Ataşehir de yaşayan insanların büyük çoğunluğunda derin üzüntü yaratıyor ama yöneticiler burada yaşayan halka sormadılar bile… Oysa burası doğal bir tabiat alanı olabileceği gibi burada yaşayan binlerce insan için bir kaçış alanı olarak muhafaza edilebilir di..

Kuzgun’u kitaplardan bilirdim ama burada kuzgunun yanı sıra sakalar, ispinozlar, kanaryalar ve bilumum göçmen kuşları burada göç döneminde görebilirsiniz. çünkü burası göçmen kuşların uğrak yeridir ve göç dönemlerinde burasını bir uğrak yeri olarak kullanırlar.

Göç döneminde ökse ile kuş yakalayan birçok kuşbazları görürsünüz. Onlara yaptıklarının yanlış olduğunu anlatsam ve belediyeye bildirsem bile ne yazık ki sonuç aldığım söylenemez.. Bazen sakaları yakalayan ve zayıf ötenlerin kafalarını koparanlar yok mu işte beni asıl çıldırtan olay da budur. Hem yeşil bir alandan mahrum kalıyoruz beton yığınları arasında hem de tek tük ötüşlerini duyup mutlu olduğumuz sakaların, ispinozların, kanaryaların da insan eliyle nasıl yok edildiğine çaresizce tanık oluyoruz…

Bu kadar sorun varken “bu da yazılır mı” diyenlere,  sözüm      başka neyimiz kaldı ki” demek isterim..

Annemin deyişiyle “sabu” yani “canın büyüğü küçüğü olmaz!..”