Okumak; kültürümüzü genişletmek, güzel ve doğru düşünmek, konuşmak ve yazmak, mesleğimizde ilerlemek ve insanlığa hayırlı hizmetler sunabilmek için mutlaka şart olan, çalışmadır.
Okumak; öğrenmeye, anlamaya, idrak etmeye doğru açılan bir kapıdır. Avamdan bilgiyle ayrılıştır.
Açık hava gezintileri, oyunlar ve jimnastik nasıl bedenimizi geliştirirse, güzel bir eseri okumak da öylece zihnimizi geliştirir, duygularımız yüceltir.
Kısacık ömrümüzde sadece şahsî gözlem ve tecrübeyle ne kadar bilgi edinebiliriz ki? Hâlbuki okuma yoluyla yüzyılların duygu, fikir ve tecrübelerini birkaç saat içine sığdırabilir, kitaplardaki görüşlerle fikrimizi zenginleştirebiliriz.
öğretmenin ders anlatması, projeksiyonlar, filmler, konferanslar... Bir süre sonra geçen, gittikçe sönen tesirlere sahiptirler. Kitap ise daimâ yanımızda kalır, her zaman başvurabileceğimiz, el altında bulunan bir kaynak olur.
Günümüzde, bir meslekte ilerlemek ve o işin uzmanı olmak için, o meslekle ilgili yazıların ve yayınların hepsini tâkibe çalışmak gerekir. Bir problemin cevabını sorulduğu anda cevaplandırabilmekten ziyade, o cevabın hangi kitaplarda ve yayınlarda bulunacağının bilinmesi isteniyor. Bütün bu sayılanlar bize, okumanın, çok okumanın ne kadar gerekli olduğunu göstermektedir.
O hâlde aydın bir kimsenin, okuma alışkanlığı ve sevgisine sahip olması gerekir.
Okumak, aslâ ihmal edilmeyecek bir gerekliliktir.
Okumak, tutkuların en asilidir. Büyük yazarlar ve edipler, ömürlerinin çoğunu okumak ve araştırmakla geçirmişlerdir.
Meşhur Kâtip çelebi diyor ki:
“ Mumlar tükenir, güneş doğar, ben hâlâ okurdum. Gözüme uyku girmezdi.”
Fatih Sultan Mehmed Han, en çok okuyan devlet büyüklerindendi. çok zengin bir kütüphanesi vardı.
Yavuz Sultan Selim Han, o kadar çok okurdu ki, bazı geceler sabahlara kadar okur, gözleri kan çanağına dönerdi. Günde sekiz saat okurdu.
İbrahim Hakkı Hazretleri, okurken yemeyi ve içmeyi bile unuturdu.
ünlü İslâm bilgini ve müfessir ömer Nasuhi Bilmen diyor ki:
“ Küçük yaşlarımda elime geçen eserleri bir gecede okuyup bitirirdim. Gözlerim kan çanağına döner, sıhhatim bozulurdu. Annem, gecenin geç saatlerinde gelir, islenmiş lambanın camlarını siler, bazen de artık yat diye üflerdi...”
Ahmed Mithat Efendi, ekmek parasını kitaba verir, pek çok okurdu. Okumaya çok düşkünlüğü, O’nu “ Ayaklı Kütüphane” ve Türk Milleti’nin Hâce-i Evvel’i yapmış ve 226 kitap yazdırmıştı.
“Denemeler” isimli meşhur eserin sahibi Montesquieu:
“çeyrek saatlik bir okumanın gideremediği kederim olmamıştır.” Der.
Alphonse Daudet, yaşlı bir dostuna:
“Güzel kitaplar okuyun,”diye tavsiyede bulunmuştu.
Her gün 20-30 sayfa kitap okumakla, kültürümüz kısa zamanda genişler. Ayrıca dilin zenginliği, sözü söyleyişteki güzellik, özellikle edebiyat üstatlarının şâheserlerini okumakla sağlanır.
çağının en parlak hatibi sayılan ve dile hâkimiyeti ile tanınan John Bright, ancak çok kitap okumak sayesinde o seviye