Arkanıza yaslanın.

Camı iyice açın.

Derin bir nefes alın.

Duymak istemediklerinizi yok sayın, hoşunuza gidenleri rahat bırakın.

Yazarı eleştirecekseniz mail, yazıyı eleştireceksiniz kısa mesaj atın, fikriyatınızı paylaşın.

Küfür, hakaret, nefret içerikli söylemlere şartlandıysanız, cesaretinizi toplayın, kulağımıza fısıldayın .

Sondan başlayalım.

Kolay anlaşılalım.

GENçLER GEZDİ, KARABAHT EZDİ

 31 Ağustos Cumartesi akşamı CHP Gençlik Kolları'nın düzenlemiş olduğu tekne gezisini ve finalini biraz yorumlayalım.

Gençlik Kolu Başkanı Sayın Aşkın Tuna, beyefendi, kaliteli, özverili ve örnek bir partili kardeşimiz.

Bu yıl Gençlik Kolu'ndaki son yılı. Gelecek senelerde kendisini partinin iyi konumlarında görürsek, en çok biz sevineceğiz.

Pırıl pırıl gençler, güzel bir tekne gezisi organize etmişler.

Bu etkinlik için bir aydan fazla bir süredir çalışma yaptıklarına, emek harcadıklarına şahidiz.

Aşkın kardeşimiz gezi için bizi 15 gün önceden davet etmiş. Programımızı ayarlamışız. 31 Ağustos'a hazırlanmışız. Ne arayan olmuş bizi, ne soran. Hafif derecede üzülmüşüz, fena halde şaşkınız.

01 Eylül Pazar günü Aşkın kardeşimizin telefonuyla bir kat daha karmaşığız.

Telefonda geçenlerin özeti şöyle ;

'' Abi, kusura bakma. 240 kişilik tekneye, 260 kişi geldi. Aşırı kalabalık ve güzeldi. Parti yönetim kurulumuzun aldığı karar neticesinde basını bu etkinliğe çağırmama yönünde tercih kullanıldı. Yoğunluktan seni de arayamadık. resimleri ve içeriği bülten olarak sizlere atacağız, bilgin olsun. ''

Canınız sağolsun dedik ve asıl soruya geçtik.

 SORU : özgür Karabat'ın tekne gezisinin finalinde iskeleye gelip boy göstermesi, 250 genç kardeşimizi kendi tezarühatı için malzeme seçmesi ve başka amaçlarla oluşturulan tertemiz bir mecrayı şahsi kazanımlarına göre yönetmek istemesi yaklaşım olarak doğru muydu ?