how does the abortion pill work
abortion pill
cost Eğitim sistemimizin yanlışları hakkında çok şeyler söyleniyor. Ancak eğitimin amacı üzerinde ne kadar düşünülüyor ve vakit harcanıyor.
Eğitim sisteminin önemli görevi, geleceğin toplumunu oluşturacak insanların hangi profilde insanlar olacağını net bir biçimde belirlemektir.
Eğitimin amacı neler olabilir? çocukları itaatkar ve üretken işçiler olarak yetiştirmek midir? Yoksa mümkün olduğu kadar çok toplum üyesinin özgürlük, mutluluk ve tatminle dolu huzur içinde hayatlar yaşadığı, geleceğinden emin, gelişmiş bir toplum oluşturmaları için yetiştirmek midir?
çocuklara verilecek eğitim aracılığıyla onların kendilerine her olgu karşısında “kendimi nasıl programlamalıyım?” “ Nasıl davranmalıyım?” sorularını sorma bilinci sağlanmalı mıdır?
Henry David Thoreau adlı araştırmacı yazar “İnsanların çoğu hayatlarını sessiz bir çaresizlik içinde yaşamaktadır.” Bu genelde eğitim aracılığıyla bilinç geliştirmemiş toplumlarda görülmektedir. Bu tür yaklaşımlar eğitim aracılığıyla sadece geleneksel inanç ve bilgilerin beyinlere, bilgiyi anlatarak, sadece sıralama sınavlarına odaklanarak, kurumların kurallarını ezberlettirerek, kendi inançlarını aşılayarak sağlanmaktadır. Oysa hayatın bunlardan ibaret olmadığı, başka yolların da olduğu, kendi perspektifiyle neyin daha önemli olacağı, nasıl davranması gerektiği bilinci geliştirmiş insanlar kendilerini bulmuşlardır. Mutlu ve huzurlu, başararak yaşarlar.
Genelde ülkemizde Amerika’da uygulanan eğitim biçimi eleştirilmektedir. O zaman şöyle bir soru geliyor akıllara. Peki niye Amerika süper güç olarak nitelendiriliyor? Amerikalı öğretmenler belirlenen konuyu, öğrencilerin tartışmasını sağlayarak anlamalarını sağlarlar, yurdumuzda ise öğrencilere konu anlatılmadan onun hakkında tartışabileceklerine güvenilmez. önce konu öğretmen tarafından öğrenciye anlatılmalıdır, yoksa düşünce üretemezler.
Batıda ileri ülkelerde eğitim sistemiyle “ne düşünüleceğini öğrenmelerinden çok, nasıl düşünüleceğini öğrenmeye geçildikten sonra toplumda ilerleme ve değişim sağlanmıştır.”
Oysa ülkemizde eğitim süreçlerinde çocuklara öğrettiklerimiz ile öğrenebilecekleri arasında hala çok büyük uçurum vardır. Onlar ne öğrenmelidirler? Kendileri ile ilgili bilgilere (özbilgi) nasıl sahip olurlar? Kendileri için amaçlarını nasıl belirleyebilirler? Kendilerini nasıl programlayabilirler?
İşte sorun mevcut eğitim sisteminde böyle soruların pek sorulamamasıdır. Hatta önemli değişiklikler önerildiğinde her türlü teklif; yerleşik güç yapılarının ve toplumun değişim korkusunun gazabına uğramaktadır.
Bütün çocukları özgür, mutlu bir yaşam için çalışmaya sevk edecek, etkili ve verimli eğitim ortamlarının kurulduğu, fiziksel yapısı okul ortamına uygun, öğrenmeyi destekleyecek biçimde donatılmış, derinlemesine alan bilgisini ve öğrenme tekniklerini kazanmış öğretmenlerin bulunduğu, okulları bulmak adeta imkansız gibi görünmektedir. Var olduğunu söyleseler de kanıtlarını göremiyoruz.