Naziler'le ilgili okuduğumuz kitaplar, izlediğimiz filmler ve olaylara tanık olan büyüklerden edindiğimiz bilgiler, hayret ve nefret duygularını aynı anda yaşamama neden olmuştu.
İnsanlara reva görülen bunca işkenceyi nasıl kabul edebilirdim?
Lise çağlarında Buğra arkadaşımız arada ‘Haydi Hitler’ derdi.
Diğer arkadaşlarımız ona tepki verirdi.
Ben de Buğra’yı korumaya çalışırken, nasıl böyle bir şey düşünebildiğini sorar ve anlamak isterdim.
Son günlerde yaşadığımız İsrail vahşeti sonrası ‘Acaba Buğra haklı mıydı?’ demeden duramıyorum.
Gorki’nin;
''Eğer kendi canın yandığında hissediyorsan canlısın.
Eğer başkalarının canı yandığında hissedebiliyorsan, işte o zaman insansın’' sözünün sonuna kadar arkasında duruyorum.
TARİH BİZİ ANLATIR
Dünyaya gelirken, seçemediğimiz şeyler vardır.
İrademiz dışındadır.
Ailemiz, doğum yerimiz, rengimiz, mezhebimiz, dinimiz doğarken sahip olduklarımızdır.
Köyümüzü, kentimizi, ülkemizi biz belirleyemeyiz.
Hangi milletin insanı olacağımıza karar veremeyiz.
Etnik köklerimizi seçemeyiz.
O nedenle, insanları doğuştan gelen özellikleri nedeniyle yargılayamayız.
Eleştiremeyiz.
Ötekileştiremeyiz.
Ne yazık ki; yüzyıllardan beri bu insanlık sorunu en yakıcı haliyle yaşandı.
Siyah teni yüzünden köle sayılanlar vardı.
Yerli topraklarında sömürge olanlar.
Tarihe kısa bir not düşelim.
Osmanlı, Selçuklu, Hun ve Göktürk dönemlerine gidelim.
Bu dört Türk devleti, zamanında çok geniş alanlara yayıldı.
Hakimiyeti altına aldığı coğrafyaların halklarını düşüncelerinde özgür bıraktı.
Güçsüzü korudu, muhtaca sahip çıktı.
Kendi halkı gibi gördü, adil davrandı.
Moğolistan’ın olduğu noktadan, Hunlar döneminde Karadeniz’in kuzeyinden, Osmanlı döneminde Karadeniz’in güneyinden Avrupa’ya geçen, Afrika’ya kadar ülke sınırlarını geliştiren Türkler, ne halkları köle olarak kullandı, ne de İngilizlerin, Fransızların yaptığı gibi mezhepsel, dinsel ayrımcılık yaptı.
'Sen siyahsın, benimle aynı otobüse binemezsin' demedi mesela.
Hitlerin yaptığı gibi Yahudileri işkenceden geçirmedi.
İnsanları fırına atıp sabun imal etmedi.
Yugoslavya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Azerbaycan, Afganistan, Filistin vahşetlerinde üç maymunu oynamadı.
Zayıfa sahip çıktı, mazlumu kucakladı.
UNUTMAMALI
1453'de Ortaçağ kapandı.
Avrupa’da rönesans ve reform hareketi başladı.
Din adamları tarafından yönlendirilen krallardan, aklını kullanan yöneticiler dönemine geçilmeye başlanıldı.
O dönemde Osmanlı akıl ile yönetiliyordu.
Museviler, 1492 yılında İspanya’dan kovuldu.
Bir kısmı Portekiz’e geçti.
Kısa süre sonra oradan da ayrılmak zorunda kaldılar.
Onlara sahip çıkan tek devlet Osmanlı oldu.
Kanuni Sultan Süleyman Musevi'leri korudu.
Naziler döneminde, ırkçılık fikriyle Yahudilere yapılmaya başlanan zulümlerden dolayı II. Dünya Savaşı öncesinde Avrupa’da iplerin gerildiği dönemde, Almanya’da kaçmaya çalışan öğretim üyeleri, bilim insanları, aydınlar vardı.
Ama, kabul edilmediler.
1936’da iyice sıkışan, hayatta kalmak için çırpınan Yahudileri kabul eden tek lider Atatürk oldu!
Alman hükümeti sığınmacıları geri istedi.
Yahudilerin Almanlara ait olduğunu, iade sağlanmazsa, gerekenin yapılacağı iletildi.
Gestapo da gelse, yine bir işe yaramadı.
Türkiye'ye gelen hiçbir Yahudi isteği dışında başka yere yollanmadı.
BARIŞ HEMEN ŞİMDİ
Savaştan kimler besleniyor?
Silah satışlarından servet yaratanlar kim?
Kaos, işgal, vahşet, ölüm kimin işine yarıyor?
Suriye, Irak, Afganistan’da ateşi körükleyen kim?
Kuzey Afrika’daki ülkelerde ortalığı karıştıran hangi güçler?
Sırp soykırımlarını kim destekledi?
Yugoslavya'nın 7’ye bölünme projesini hangi akıl üretti?
Azerbaycan’da Ermenilerin Hocalı katliamını hareketsizce izleyenler neyi hedefledi?
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde senelerce yaşanan adaletsizlikleri kim örgütledi?
Canları istediği zaman terör gruplarına destek verenler,
insanlık suçu işlenmesine rıza gösterenler, petrol kaynaklarına hakim olma, Ortadoğu'da egemenlik kurma derdinde olanlar kim?
Paris kentinde patlama olunca dünya sarsılıyor.
ABD’de ikiz kuleler vurulunca yer yerinden oynuyor.
Afganistan işgali, Irak ve Suriye politikaları neden olağan sayılıyor?
Terör saldırısında Amerika'lı ölünce infial, Fransız ölünce dehşet yaratıyor da, ölen mazlum haklar olunca neden ses yükseltilmiyor?
Barış iradesi neden sahiplenilmiyor?
FİLİSTİN YOK OLURKEN
Filistin halkı, tarihin en büyük zulüm ve dramlarından birisiyle karşı karşıya. Çocuklar bombalara yenik düşüyor.
Yaralılar hastane saldırılarında öldürülüyor.
Hamile kadınlar füze yağmurundan kurtulamıyor.
AB, BM, NATO, OECD, ŞANGAY insan hakları konusunda en fazla nutuk çeken kurumlar değil mi?
Söylemler neden eyleme dönüşmüyor?
Pratik fayda sağlamıyor?
Yasaklı kimyasal, biyolojik silahla insan katletmek ne demek?
Emperyalizm, Rusya Ukrayna savaşında Ukrayna'ya sahip çıktı.
Rusya’yı BM’den çıkardı.
BM’den Putin cezalandırılsın kararı çıkıyor.
Netanyahu tebrik ediliyor!
İkircilkli bir durum değil mi?
Atılan füzelerin etkileri Filistin’de yıllarca sürecek.
Gorki’ye geri dönelim;
''Kendi canın yandığında hissediyorsan, canlısın.''
Sadece sözle ‘insan hakları’ diyenler, canlı mı; insan mı?
Son 300 yıllık dönemin sadece 26 günü savaşsız geçmiş.
Sadece 26 gün insanlar birbirini öldürmeden yaşayabilmiş.
Bu kadar acı yetmez mi?
Kardeşçe yaşamak gerçekten mucize mi?
Ebru ÖZTÜRK
Epilepsi ve Yaşam Derneği Başkanı
Köşe Yazarı