Mehmet Kaban.
73 yaşında.
Şöhreti ayakkabı kutularına sığmaz, serveti 7 cihana.
Bahçeşehir’e hayatı zehir eden adam.
251 Ada 1 Parsel'in sinsi eli.
Paraya aşık, duygusu karışık, varlığı ziyan masal fotokopisi.
CHP'den çoktan ihraç edilmesi gereken, soğuk, antipatik, kronik bir sancı meselesi.
Kaban geçtiğimiz günlerde yine sahnedeydi.
Onca ayıplı, ağdalı tutumunu iç cebine iliştirildi. 100 senelik partinin temiz sayfalarına düşen soru işaretlerinin sahibi, sıkılmadan, bunalmadan masumiyet gömleğini giydi.
Sebep olduğu bunca acıya rağmen yine aktör, yine pişkindi.
CHP İstanbul il başkanı Özgür Çelik in karşısına dikildi.
1800' lü yıllarda yazılan OSB kitabını takdim etti.
Hayatında kimseye çay dahi ısmarlamamış cebi akrepli beyefendi toplumcu kamucu maskesinin arkasına gizlendi.
Tabi kimse yemedi.
Çünkü bakiyesi yetersizdi.
ÖZ MÜ
SÖZ MÜ!
Mehmet Kaban, diş geçirebildiklerine
“Ben Adıyaman’lıyım” der.
Provadan kükrer.
Karşısındaki yürekliyse ajitasyon dener.
Öğretmenlikten başlar, Köy Enstitüsü’nden çıkar. Yurtseverlik, devrimcilik motifleri işler.
Hürmet beklentisine girer.
Çetin cevize çatmışsa, kendini ve yönettiği projeyi meşrulaştırmak için retorik güzellemeler öne sürer.
Çevreciyim, ilericiyim, doğa severim, saygılıyım, sevgiliyim ambalajıyla rol paketler.
Niyeti kötü, duygusu küflü olanlar misali, kendi söyler, kendi dinler.
TARİH UNUTMAZ
Bahçeşehir Gölet Park cadde dükkanlar.
İhalesi, inşaat ruhsatı, planları iptal edilen ihanet projesi.
İddiaya göre;
Kaban, STK çatısı altında projeye karşıymış gibi tutum sergilerken, perde arkasında projeden mülk satın alma telaşına düşmüştü.
Sormuştuk;
“Benim yerim yok. Kardeşim almış olabilir”
demişti.
Akasya 08’de oturan kardeş Recep Kaban’a aynı soru yöneltilmişti;
“Bahçeşehir insanı projeyi lanetlerken siz oradan yer kapma derdindesiniz.
Bu etik mi?” denmişti.
Recep kardeş de abisi benzeri bir yanıt üretmişti;
“Kişisel yerimiz değil.
Şirket kurumsallığıyla almış olabiliriz."
Oh, ne güzel siyaset!
Benim değil, oğlumun.
Oğlumun değilse de kızımın.
Belki de damadın.
Ya da kardeşimin.
Veya şirketin.
Edebiyat, aileden gelen bir yetenekmiş meğer.
Adalet sofrasında kim kaç okka vicdan eder?