Kültürel açıdan yaklaştığımızda Ana, Yol’dur.
Yol, her şeyin anasıdır.
Bizim de de anamızdır.
Bizler anamıza, bir bebeğin ana memesine uzanması gibi uzanmamız gerekir.
Tam da bu nedenle anadan beslenmek, Ana’nın-Yol’un kurbanı olmak anlamına gelir. Bâtınîliğin Hak tasarımlarında, Doğa’yı oluşturan dört öğeden (hava-su-toprak ve ateş) ya da dört nitelikten (sıcaklık-soğukluk/ kuruluk-yaşlık) her biri Ana’dır.
Demek ki Doğa her şeyin annesidir.
Aynı zamanda, karanlığın doğum ürünü, yardıma muhtaç bir çocuktur.
MÜRŞİDİN EŞİ
Düşüncenin sonucuna koştuğumuzda, cemi yönetme hizmetinin sahibi durumunda bulunan kadındır.
Ana ya da mürşidin eşidir.
Alevilikte Ana, son derece önemlidir.
Daha doğrusu Alevilik kendini iki anaya bağlar;
Kadıncık Ana ve Fatma Ana.
Günümüzde erkeksi, yani eril bir Alevilik yaşanmaktadır.
Kökendeki kadın-erkek eşitliğiyle buluşmak için, Ana kaynağına yönelmek ve Aleviliği erkekleştiren kanalları, işlevsiz duruma getirmek sorumluluğuyla karşı karşıya olduğumuzu, hiçbir zaman unutmayalım.
Alevilikteki erkek egemenliğini ve egemenlerin çıkar savaşlarını durduracak olan tek güç analardır, diyor Şahturna.
Cumartesi Anneleri olarak, gözaltında kayıplara karşı uzun yıllardır, kararlı mücadeleleriyle umutsuzluğa umut olan da analarımızdır.