Yazdır  
FELSEFE KARIN DOYURUR
EDA KURT YAZDI
Hans Kelsen, “Demokrasi” adlı yapıtının “Başkanların Seçimi” adlı bölümünde, “Hâkim olan kendini kanıtlama ilkesi ve eleştiri özgürlüğüyle, kamu idaresindeki hatalar kolaylıkla ve çabucak açığa çıkarılır; oysa memurların otoritesini olduğu gibi korumayı hâkim ilke sayan otokrasi geleneksel bir gizlilik sistemi geliştirir!” demektedir.
Benedictus Spinoza ise Politik İnceleme adlı eserinde “Devlet işlerini gizli saklı şekilde çekip çevirebilenler devleti bütünüyle ellerine geçirirler; savaşta düşmana tuzak kurar gibi barışta yurttaşlara tuzak kurarlar!” demekte ve şu şekilde devam etmektedir: “Birisine kayıtsız şartsız kamusal işleri teslim etmek, sonra da özgürlüğü koruyabilmek imkânsızdır ve önemsiz bir kötülüğü çok daha büyük bir kötülükle engellemek istemek, deliliktir!”.
Spinozacı demokrasinin en ayırt edici özelliği lider kültünün reddi, asla tek bir kişiye bel bağlamayan katılımcı süreçtir ve Spinoza, Politik İnceleme adlı eserinde görev ihmalini, yolsuzluğu, yasaların bizzat yasa yapıcılar tarafından çiğnenmesini önlemenin tek yolunun, karar alım ve denetim süreçlerinde asla bir veya birkaç kişiye bel bağlamamak, sürekli biçimde yeterince kalabalık bir denetim mekanizması kurmak olduğunu söylemiştir.
SORUMLU KİM
Bu kadar felsefe yeter derseniz hemen güncele geçelim. Medyada yer alan haberlere göre AKP’nin hazırladığı yeni vergi paketinin ilk imzacısı AKP milletvekili Nilgün Ök’ün eşinin üzerine kayıtlı şirket son beş; Ök’ün ağabeyiyle birlikte kurduğu şirket ise son üç yılda hiç vergi vermedi. Habere göre Ök, komisyona teklife ilişkin yaptığı sunumda “Biz, burada, kazanan yani zaten kurumlar vergisi ödeyen, ödemeleri gereken ama kurumlar vergisi doğmuş fakat, almış oldukları teşvikler, istisnalar vesairelerle kurumlar vergisi ödeyemeyen yani ödemez hale gelenlere diyoruz ki; evet siz kazanıyorsunuz, en azından kazancınızın yüzde 10’unu da asgari olarak, vergi olarak verin.
Buradaki getirmiş olduğumuz düzenleme bu. Burada bir şekilde vergiden muaf olmuş ya da alınması gereken biraz daha sermayeye yönelik vergi” demiştir.
VASATLIĞIN İKTİDARI
Akılla açıklanamayan şeylerin sorumlusu seçmen mi yoksa on yıllardır ilmek ilmek işlenen toplum mühendisliğinin sonucu olarak tek suçlu siyaset mi! “Benim memurum işini bilir” diyen başkanlar belli ki ne yukarıda anlatılan bilimsel anlamda demokrasiden ne de Spinoza ve diğer düşünürlerden haberdardı ki bu çok acıdır; diğer ihtimalin ucu ise yukarıda bahsi geçen “barışta yurttaşa kurulan tuzağa” çıkıyor. Eğitimden (içine bilim-kültür-sanat katmazsak asla eğitim değildir) on yıllarca ari tutulan, okumayan, düşünmeyen nesiller yaratma politikasının geldiği nokta bugünün Türkiye’sidir.
Kitleleri vasatlıkta, cehalette eşitlemek...
Fazla söze gerek yok. Özetle felsefe karın doyurur, özgürleştirir ve sizi, en büyük düşmanınız olan cehaletinizden korur.
Fransız Devrimi’nin en önemli sonucu Kant’ın ifadesiyle, sadece orada olup biten değil; aynı zamanda onun yankılarıydı da. Çünkü aristokratların Tanrı vergisi olarak görülen ayrıcalıklarının yok olabileceğini tüm dünya gördü. Elbette bir gün biz de göreceğiz dünyanın büyük büyü bozumunu...
Avukat EDA KURT