Cumhuriyet Halk Partisi Başakşehir belediye meclis üyesi avukat
#NecatiErdem 07 Nisan 2025 Pazartesi günü meclis oturumunda etkili bir konuşma yaptı.
Son günlerde yaşanan adaletsiz tutumlara ve siyasi kararlara karşı düşüncelerini açıklayan Erdem, önemli hususları manşete taşıdı.
Sayın Başkan değerli üyeler;
Hukukun üstünlüğünü ve evrensel hukuk değerlerini savunan tüm meslektaşlarımın 5 Nisan Dünya Avukatlar gününü kutluyorum.
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diyerek açtığı ve bugünü dünya çocuklarına armağan ettiği dünyanın tek çocuk bayramını ve T.B.M.M. nin açılışının 105. Yılını, ilelebet yaşaması dileğiyle kutluyor ve nisan ayının, hukukun üstünlüğü ve milli egemenlik kavramları ile ilgili çok önemli bu iki günü ile de bağlantılı, gündem dışı asıl konuşmama başlıyorum.
30 Ekim 2024 tarihinde Esenyurt Belediye Başkanımız Sayın Prof. Dr. Ahmet Özer’in şafak operasyonu ile evinden apar topar göz altına alınarak tutuklanması ve Esenyurt Belediyesi’ne kayyım atanması ile başlayan, akabinde;
İ.B.B. Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu ile birlikte İstanbul İl Başkanımız ve Gençlik Kolları Genel Başkanımız hakkında peş peşe açılan soruşturmalar, İ.B.B. Başkanımız Sn. Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasının mezuniyetinin üstünden 30 yıl geçmiş olmasına rağmen idari bir kararla iptal edilmesi,
Beşiktaş Belediye Başkanımız Sn. Rıza Akpolat,
Şişli Belediye Başkanımız Sn. Resul Emrah Şahan, Beykoz Belediye Başkanımız Sn. Alaattin Köseler, Beylikdüzü Belediye Başkanımız Sn. Mehmet Murat Çalık ve
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı adayımız Sn. Ekrem İmamoğlu’nun ve çok sayıda İ.B.B. bürokratının göz altına alınarak tutuklanmaları,
Şişli Belediyesi’ne kayyım atanması,
C.H.P. kurultayının iptaline yönelik başlatılan soruşturma Anayasal ve evrensel haklarını kullanarak barışçıl protesto eylemlerine katılan 301 kişinin göz altına alınarak haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklanması,
boykota destek verdikleri iddiası ile pek çok sanatçı hakkında soruşturma açılması,
Tüm bu soruşturmalar, göz altı ve tutuklama kararları ile ilgili belediye başkanlarımız ve partimiz tüzel kişiliği hakkında yandaş basında yargısız infaz yapılırcasına itibar suikastı başlatılması ve tüm bunların birkaç ay içine sığdırıldığı gözetildiğinde C.H.P. nezdinde aslen DEMOKRASİMİZE yönelik topyekün bir saldırı başlatılmış olduğunu yaşayarak anlıyoruz.
OPERASYONLAR SİYASİDİR
Başlatılan bu operasyonların evrensel hukuk değerlerine uygun, adil bir süreç olmadığını herkes görüyor ve biliyor.
Suçlamalar zorlama bir şekilde hukuki kılıflara sığdırılmaya çalışılsa da maalesef toplum vicdanına sığmıyor.
O yüzdendir ki milyonlarca kişi; hak, hukuk, adalet, talebiyle günlerce alanlarda toplandı, sokaklarda yürüdü.
O yüzdendir ki Sayın Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olması için kadını erkeği, genci yaşlısı, 15 milyon kişi hiçbir zaruretleri olmadığı halde pazar günü konfor alanlarını terk edip saatlerce kuyruklarda bekleyerek oy kullandı.
O yüzdendir ki yine milyonlar “adayımı yanımda, sandığı karşımda” görmek istiyorum diyerek imza veriyor.
O yüzdendir ki üniversite gençliği isyan ediyor.
CHP TERÖRLE İLİŞKİLENDİRİLEMEZ
Hiç kimse bu devletin kurucu partisi olan C.H.P. yi ve C.H.P. li belediye başkanlarını terörle ilişkilendiremez.
Güneş balçıkla sıvanmaz.
Ne yaparsanız yapın bu suçlamalar bize bulaşmaz.
Ne var ki AK Parti'nin 15 Temmuz öncesi FETÖ ile nasıl bir iş birliği içinde olduğunu herkes biliyor.
15 Temmuz sonrası hain terör örgütü olarak ilan edilen FETÖ ile ilişkisi olduğu gerekçesi ile İstanbul ve Bursa başta olmak üzere pek çok belediye başkanı istifa ettirilirken haklarında bir tek soruşturma başlatılmadı.
FETÖ üyesi olduğu bilinen pek çok eski bakan ve bürokrat hakkında hiçbir yasal işlem yapılmadı.
Belki sizler unutmuş olabilirsiniz ama toplumsal hafıza bunları unutmuyor.
BU NE YAMAN ÇELİŞKİ
Bir yandan DEM’li belediye başkanlarını terörle ilişkili oldukları gerekçesi ile görevden alıp yerlerine kayyım atayacaksınız, diğer yandan yerine kayyım atadığınız belediye başkanı ve meclis başkan vekili nezdinde İmralı’ya seferler düzenleyip yıllarca bebek katili dediğiniz kişiyi meclise davet edeceksiniz.
Öte yandan da yeniden barış süreci başlattık diyeceksiniz.
Sonra da C.H.P. li belediye başkanlarını terörle iş birliği yapmakla suçlayacaksınız.
Hani rahmetli Ahmet Kaya bir şarkısında “bu ne yaman çelişki anne?” diye soruyordu ya, evet biz de soralım bu ne yaman çelişki?
Tüm bu çelişkileriniz varken C.H.P. ye yönelik terör suçlamaları toplum vicdanına sığmıyor sığmaz da.
O yüzden, alanlarda, sokaklarda milliyetçisi, muhafazakarı, sosyalisti, liberali halkın tüm kesimleri el ele kol kola omuz omuza yaşanan tüm bu haksızlıklara tepki göstermektedir.
HAKSIZLIK ORTADA
Toplum vicdanı, yapılan yolsuzluk soruşturmalarının amacının gerçekten yolsuzlukların önüne geçmek olmadığını da görüyor, anlıyor ve o yüzden de kabul etmiyor. Zira amaç gerçekten yolsuzlukla mücadele olsa idi, Ankara’da milyonlarca lirayı “ANKAPARK” diye dinozorlara gömen, Sn. Arınç’ın Ankara’yı parsel parsel sattın diye suçladığı belediye başkanı hakkında da soruşturma açılırdı, eğer gerçekten amaç yolsuzlukla mücadele olsa idi Sn. Yavaş’ın, Sn. İmamoğlu’nun savcılıklara ilettiği yüzlerce dosya hakkında da soruşturma başlatılırdı. Bugüne kadar sayısız şikayete rağmen neden bir tek AK Parti'li belediye hakkında soruşturma açılmadı da C.H.P. li belediyeler hakkında patır patır dosya açılmaya başlandı?
Uzağa gitmeye gerek yok, Başakşehir eski Belediye başkanı Mevlüt Uysal’ın İ.B.B. başkanı olduğu dönemde ATMACA Grup adlı şirketin 50 milyon TL ye satın aldığı arsayı 4 gün sonra KİPTAŞ’a 110 milyona sattığına yönelik iddialara karşı bugüne kadar neden bir tek soruşturma açılmadı?
YARGI SOPASI ÇÖZÜM DEĞİL
Görüldüğü üzere, tüm bu saldırıların amacı ne terörle ne de yolsuzlukla mücadeledir.
Gerçek amacın kaybedilmekte olunan bir iktidarı sürdürebilmek için muhalefeti yargı sopasıyla yok etmek olduğu ortadadır.
Anayasa’mızın “Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme” hakkı başlıklı 34. maddesine göre;
Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Toplantı ve gösteri hakkı en temel insan haklarından biridir ve, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilir.
19 Mart 2025 tarihinde Sayın İmamoğlu’nun gözaltına alınması ile Saraçhane’de toplanan halka karşı polisin gözaltı süreci başlatması, akabinde bazı kişileri gelişi güzel evlerinden alıp göz altına alması ve bu kişilerin günlerce nezarethanelerde tutulduktan sonra tutuklanmaları, pek çok üniversiteli gence göz altı sürecinde kötü muamele yapılması, tarihe, tam bir hukuk garabeti ve ülkemizin insan hakları siciline işlenmiş kara bir leke olarak geçecektir.
GÖZDAĞI POLİTİKASI TUTMAYACAK
Suçlama 2911 sayılı kanunun 32/1 maddesine muhalefettir.
Bu maddeye göre verilecek ceza 6 ay ila 3 yıl arasında olup infaz yasasına göre bu cezanın yatarı yoktur.
Buna rağmen yüzlerce insanın tutuklanması hukukla açıklanamaz.
Bunun adı olsa olsa “rehin alma – gözdağı verme ”dir. Tutuklama kararı verenlerin içlerinde bir nebze de olsa “adalete bağlı kalacaklarına” dair ettikleri yemine yönelik bağlılık duygusu varsa bu insanlar derhal serbest bırakılmalıdır.
BAŞAKŞEHİR'İN ONURİ
Tutuklanan pek çok gösterici polise direnmemiştir.
Gözaltına alınarak tutuklanan kişiler arasında arkadaşımız, meclis üyemiz Sevgili Onur Şimşek de vardır.
Onur, alandan değil bir sabah evinden alınmıştır.
Kendisine yapılan suçlama yukarıda açıkladığım maddedir.
Aleyhine tek delil bir fotoğraftır.
Fotoğrafta Onur’umuz yanında İl Başkanımız ve pek çok arkadaşı ile sadece ayakta durmaktadır.
Tutukluluğa yapılan itirazlar reddedilmiştir.
Jet hızıyla bir ay sonrası için duruşma günü verilmiştir.
Ve tüm tutuklular hakkında siyaset yasağı talep edilmektedir.
Sayfalarca tutan ifadeler ve tutuklama talebi hakkında yine jet hızıyla tutuklama kararı verilmiştir.
Oysa bir hâkimin böyle bir dosyayı hakkıyla okuyup delilleri değerlendirmesi saatler sürer. Belli ki tüm bu yakalama, göz altı ve tutuklama eylemleri hukuk hiçe sayılarak gerçekleşmiştir.
ÖZGÜR İRADE TUTSAK EDİLEMEZ
Halkın özgür iradesi ile daha bir yıl önce çok yüksek oylar alarak seçilmiş belediye başkanlarını ve yine halkın 15 milyon oyu ile adaylaşmış cumhurbaşkanı adayımızı sudan sebeplerle görevlerinden alıp tutuklamak millet iradesine yapılmış bir darbedir.
Demokrasilerde böyle bir uygulamaya yer yoktur.
Konuşmamın en başında Atatürk’ün T.B.M.M. yi egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyerek açtığını ifade etmiştim.
Evet egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ve hiç bir güç millet iradesinin üstünde değildir. Unutulmamalıdır ki, millet kedisine yapılan zulmün hesabını er ya da geç sorar.
Tarih bunun sayısız örnekleri ile doludur.
Millet, seçtiği belediye başkanlarını görevlerinin başında, cumhurbaşkanı adayını da yanında görmek ve bir an önce erken seçime gitmek istiyor.
Umarım milletin bu talebi en kısa sürede karşılık bulur.
Sözlerime son verirken ülkemin vicdan sahibi tüm vatandaşlarına seslenmek istiyorum.
"Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz."