Yazdır  
NEŞET ERTAŞ MÜZİĞİ (BOZKIRIN AVAZI)
Ölümle evliliğinin dokuzuncu yılında (25 Eylül 2012), sesini içip sarhoş olduğumuz Neşet Ertaş Usta’yı aşkla anıyorum:
Ölümle evliliğinin dokuzuncu yılında (25 Eylül 2012), sesini içip sarhoş olduğumuz Neşet Ertaş Usta’yı aşkla anıyorum: 
Her evlilik, doğumu kaçınılmaz kıldığına göre, sesini çağırıp sesini doğuruyorum.
Neşet Ertaş, müziğin bozkıra özgü dilini yarattı. 
Antropolojik boyutu olduğu için Neşet Ertaş müziği, mitten arındırılmış, büyüden kurtarılmış bir seküler yakarıştı bir bakıma.
Başarıyı eleştirebilmek için başarısızlığa yazgılı gibi görünen insani feryattı, denebilir. 
Bedenin feryadı yaşama koştuğunda, türkü söyleyen Neşet Ertaş değildi artık; 
Türkü söyleyen taştı, havaydı, topraktı, ateşti.

MÜZİĞİN MEKANI
Neşet Ertaş, müziği mekân yaptı; mekân yapar yapmaz, müziğinin sınırları, dünyamızın sınırları olup çıktı.
İçimizin hapishanesi, etimiz-kemiğimiz ses oldu. Mahpus ruhumuz sevincinden havalara fırladı. 
Ne diyeyim; bedenimiz çaldı, ruhumuz oynadı. 
Neşet Ertaş, ses eşiği notaları nesne yaptı, parmak yerine kullanıp gelip bizi okşadı hem bedenimiz hem de ruhumuz arzudan titredi; her sesini içtiğimizde acılı yaşamımız çırpındı. 
Bu ilişkileri bize yaşattın.
Eyvallah Usta!

Haber: Esat KORKMAZ