Yazdır  
BARINAMIYORUZ
Pandemi süreciyle birlikte, uzaktan eğitime mecbur bırakılan üniversite öğrencileri, nihayet yüz yüze eğitime geri döndü.
Okulların açılmasıyla birlikte önemli sorunlar yaşanmaya başlandı.
Barınma problemi sıkıntıların içinde en büyüğü olarak öne çıktı.
Pandemi süreciyle birlikte, uzaktan eğitime mecbur bırakılan üniversite öğrencileri, nihayet yüz yüze eğitime geri döndü.
Okulların açılmasıyla birlikte önemli sorunlar yaşanmaya başlandı.
Barınma problemi sıkıntıların içinde en büyüğü olarak öne çıktı.
Akp iktidarının her ile bir üniversite hedefiyle başlattığı  kampanya ile, 2002 senesinde 93 olan üniversite sayısı, 2020’de 203’e ulaştı.
2002 yılında 1 milyon 882 bin 630 üniversite öğrencisi ve 190 KYK Yurdu varken, 2020’ye geldiğimizde bu tablo, 8 milyon 240 bin 997 öğrenci, 773 yurt sayısına erişti.
Ancak, öğrenci sayısı ve üniversite sayısı artarken, yurt sayısının aynı boyutta artış göstermemesi, üniversite öğrencilerinin barınma taleplerinin karşılanamaması sonucunu doğurdu.

BU KAPASİTEYLE ZOR
Kredi Yurtlar Genel Müdürlüğü öğrenci yurtları, 8 milyonu aşan üniversite öğrencisinin sadece %8.2’lik dilimine cevap verebilecek durumda.
Açıkta kalan yüz binlerce öğrenci tarikat ve cemaat yurtlarına yönlendiriliyor. Belli ideolojilerin işlettiği organizasyonların parçası olmaya itiliyor.
Doğal olarak bu tip alternatifler öğrencilerin bir çoğu tarafından kabul görmüyor.

HER SOLUKTA FIRSATÇILIK
Turgut Özal’ın ifadesiyle; ‘Benim esnafım işini bilir’ yaklaşımı, toplumsal çürümenin ve yozlaşmasının etkisiyle fırsatçılığa yeni alanlar açtı. Fırsatçılığın itibar edindiği ülkemizde, özel yurtların ve evlerin kiraları öğrencilerin altından kalkamayacağı seviyelere fırladı. Ki, bu aslında sadece öğrencilerin değil, toplumun bir sorunu olarak kanayan yara halini aldı.

SOKAKLAR BİZİM
19 Eylül, sürecin seyri açısından önem arz eden bir gündü.
Kendilerine ‘Barınamayanlar Hareketi’ adı veren öğrenciler, Ankara’dan, çok doğru bir noktadan, doğru bir biçimde eylemlilik hareketi başlattı.
Barınacak yeri olmayan öğrenciler parklarda sabahlıyordu.
Birkaç içinde, ülkenin farklı kentlerinde, hareket çığ gibi genişledi.
‘Yurtsuzlar’ adında başka bir grup öğrenci akışa dahil oldu.
Toplumun her kesiminden gelen destek, öğrencilerin haklı tepkisini sahiplendi. Etki alanı daha da kapsamlı hale geldi.
Kolluk kuvveti gücüyle öğrencileri sindirmeye, pasifize etmeye çalışan muktedir, daha sonraki günlerde yurt sayılarının artırılacağını beyan ederek, kamuoyuna olumlu mesajlar vermeye çalıştı. 

ÇÖZÜM HEMEN ŞİMDİ
Akp güruhunun, her şehre bir üniversite iddiasıyla fütursuzca başlattığı ve eğitimin kalitesini, içeriğini, niteliğini tartışmaya açtığı proje sonucunda, yurt barınma kapasitesi planların gerisinde kaldı.
Köklü üniversitelerde görev yapan tecrübeli akademisyenlerin sayısı da azalınca, üniversite eğitimi alırken sayısız problemle karşılaşan öğrencilerin muhatap kaldığı adaletsiz tutumlar, biraz daha kalınlaştı.
Barınma sorununa sağlanacak çözüm veya çözümlerin acil olarak masaya yatırılması gerektiği aşikardı.

BİRLİKTE GÜZEL
Duyarlı yurttaşlar, evlerinin kapılarını öğrencilere açtı.
Kısmi de olsa, çözüm yolu arandı.
Bazı duyarlı sivil toplum kuruluşları, lokal çabalarla öğrencilerin feryadını kucakladı.
Ancak, tüm bu çabalar ne yazık ki küçük ölçekli kaldı.
Dayanışma elbette güzel.
Ancak, tek başına yeterli değil.
Mesele salt öğrenci eylemleriyle de çözülemez.
Ortak akıl temelinde, sağduyulu planlama ekseninde, samimiyetle ve iyi niyetle gelişen yaklaşımlar, somut adımlara daha kolay ulaşacaktır.
Bu yolda, iktidar temsilcileri de, muhalefet cephesi de aynı oranda sorumluluk almalıdır.
Sorun bizimse, çözüm de bizden çıkacaktır.

Sosyolog Fatma YAZGAN 
ZerParola Dergisi
Köşe Yazarı