.
 

Gündem
  Yorum Yap     Arkadaşına Gönder     Yazdır
     
bağımlılık paneli,Selda Alkor, Asuman Dabak, Didem Balçın, uzman psikoterapist Çağatay Öztürk, doktor Hikmet Gülaçtı, Profesör Doktor Mansur Beyazyürek,gülgün feyman

​BAĞIMLILIK

Esenyurt Boğaziçi Okulları, ‘’Bağımlılık’’ konulu panelde önemli konukları ağırladı.
25 Nisan Çarşamba akşamı organize edilen etkinlik, Birlikte Yaşam Platformu ve Ego Psikolojik Danışmanlık paydaşlığında yapıldı.
Bölgedeki sivil toplum kuruluşlarının, mahalle muhtarlarının, siyasi parti temsilcilerinin, ailelerin ve akademisyenlerin ilgi gösterdiği panelin moderatörlüğünü Gülgün Feyman yaptı.
   
MOTİVASYON TAVAN
Programın hoş geldin konuşmasını Birlikte Yaşam Platformu sözcüsü, gazeteci Çetin Yılmaz gerçekleştirdi. Platformun 2011 yılında bir grup bilim insanı ve avukat desteğiyle kurulduğunu dile getiren Yılmaz, toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren bağımlılık sorunu hakkında çözümler olduğunu ve bu konuda sorumluluk almaktan kaçınmayacaklarını ifade etti. Boğaziçi Okulları Genel Müdürü Burak Hasanbaşoğlu ise, bağımlılık gibi kapsamlı bir gündem başlığı altında, toplumu ilgilendiren kritik problemlerin ele alınmasının önemine değinerek, saygın konukları misafir etmekten duyduğu onur ve mutluluğu belirtti.
Kalabalık bir davetli topluluğu önünde akış alan panel, tam motivasyon eşliğinde büyük ilgi çekti.
 
GÜLGÜN FEYMAN : ‘’KOLA BAĞIMLISIYDIM’’
Böyle bir panelin düzenlenmesi için hepimiz için büyük önem taşıyor. Buraya gelen ailelere çok teşekkür ediyorum. Müthiş güçlü bir kadro ile panel yapıyoruz. Gönül isterdi ki, gece kulüpleri önünde ünlüleri yakalamaya çalışan medya, aynı alakayı panelimize de gösterseydi. Selda Alkor, Asuman Dabak, Didem Balçın, uzman psikoterapist Çağatay Öztürk, doktor Hikmet Gülaçtı, Profesör Doktor Mansur Beyazyürek ve stk uzmanı Tuncer Dağ konuşmacı konuklarımız.
Yıllarca kola bağımlısı olarak yaşayan bir insanım. Bir gün bırakmaya karar verdim. Bir yıl kadar önce başardım. Kola kaybetti, su kazandı. Suya bağımlıyım şimdi. İnsan isterse kurtulabiliyor.

        

SELDA ALKOR: ‘’SİGARAYI YENDİM’’
Böylesine bir grup içinde olmak beni son derece mutlu etti. Ama, konuyla en az ilgisi olan panelist benim sanıyorum. Bu kadar değerli doktorların arasında neyi konuşmam gerektiğini bilemiyorum. Günlük hayatımızda zaaflarımız var. Sigara bağımlısıydım. Zararlarını fazlasıyla gördüm. Gerçek yüzünü anladım. Sonra bir gün sigarayı yere attım ve ayağımla ezdim. Sen beni öldüremezsin, ama ben seni söndürürüm dedim.

35 yıl sonra sigarayı bırakmak önemliydi. İnsan sabah kalkınca önce aynaya bakmalı. Kendine sorular sormalı. Cevapları doğru verirseniz, seçimleriniz de isabetli olur. Yaratıcı olan bir çok insanın aşırı bağımlılıkları olduklarını biliyorum. Nasıl kurtulabiliriz kısmını doktorlarımız anlatacaktır. Nelere mi bağımlıyız? Bir kere korkunç derecede çay bağımlısıyız. Kahveye aşırı bağımlıyız. Anadolu’daki anaların en büyük bağımlılıkları çocukları. Benim çocuğum yok, sadece kocama bağımlıyım. İçki, sigara, madde kullanımı insan üzerinde tahrip edici etkiler yapıyor. Bir garip Selda Alkor olarak, kötü alışkanlıklardan kurtulmanızı rica ediyorum.
 
MANSUR BEYAZYÜREK: ‘’BAĞIMLILIĞIN ÖZÜNDE ZEVK ALMAK VAR’’
Bağımlılıkla sorunu olan insanlara sempatik gelmeyiz. O nedenle işimiz hem zor, hem de risklidir. Selda Alkor gibi sevilen bir sanatçının bağımlılık hakkında konuşması benim 24 saat hekimlik anlatmamdan daha kıymetlidir. Toplumun önde gelen insanlarının bu konuda öne çıkmaları çok mühim. Liverpool oyuncusu Muhammed Salah, uyuşturucu kullananlara lütfen gidin tedavi olun mesajı paylaştı. Hastane başvurularının oranı yüzde 400 arttı.

Uğur Dündar’a söz verdiği için alkolü bırakan hastalarım oldu. Bağımlılık çok fonksiyonlu bir problem. Bir beyin hastalığı. İradeyle ilgisi yok. Alkolik diyoruz, sigara bağımlısı diyoruz, kumarbaz diyoruz. Ama, insan hepsini aynı anda kullanabilir. Aşk hastalığı, teknolojiye bağımlılık gibi sosyal bağımlılıklar hayatımızın kalitesine yön verebilir. Cep telefonunu evde bırakmak, eroinmanın eroin bulamaması gibi bir şey. Sınıflandırırsak bir çok çeşidi var. Kişinin kullandığı madde, tükettiği miktar, bağımlılık süresi ne olursa olsun, hayatına zararı dokunuyorsa, tedavi gerekiyor demektir.

Ayda iki defa üçer duble rakı içiyorum zarar gelmez diyen, bir kereden bir şey olmaz diyen yanılıyordur. Alkol sigaradan daha az tehlikeli değildir. Bağımlılık hali irade rahatsızlıklarını, bozulmaları, düzensizliği beraberinde getirir. Hepimiz bağımlı adayıyız. Bağımlılık bir zevkle oluşuyor. Zevki yok sayarsak ve sebeplerin içinden atarsak, gerçekten uzaklaşırız. Cinsel ilişkiden zevk olgusunu çıkarın, geriye abuk sabuk hareketler kalır. Zevk, bu işin odağıdır.
 
ASUMAN DABAK: ‘’BAZI SANATÇILAR ALKOL VE ESRAR KULLANIYOR’’
Oyuncu, ya da sanatçı adaylarıyla ilgili konuşmak istiyorum. Örnek alınan insanların fanları oluşuyor. X aktör alkol bağımlısı ise, hayranı onun gibi olabilmek için onun kadar alkol tüketmek gerektiğini zannediyor.

Türk sinemasında alkol ve esrar üzerine bir dünya kurulmuş durumda. Ne olacak canım, herkes kullanıyor mantığı hakim. Dejenere olan toplumda biz sanatçıların da payı var. Set ortamlarında o kadar çok esrar sarıp içiliyor ki, inanılmaz. Sosyal ortamda hepimiz alkol alıyoruz. Keyiflendiriyorsa sorun yok. Ama, alkol sonrası ertesi sabah sete vaktinde gidemiyorsanız, leş gibiyseniz, ezberinizi yapamamışsanız bu işe dur demek gerekiyor. Oyun arkadaşınıza saygısızlık yapmaya hakkınız yok. Bizim işimiz performans. Alınan madde performansı düşürüyor. Benim üç tane oyunculuk atölyem var. Sağlıklı öğrenciler, oyuncu adayları yetiştirmek istiyorsak, o derecede özenli davranmalıyız.

Madde yüzünden ölen, ya da ölümden kıl payı dönen sanatçıları duyuyoruz. Duruşumuzu takip eden kitleleri görmezden gelemeyiz. Fotokopi gibiler. Bugün ünlü bir sanatçı uyuşturucudan ceza alıp, kısa sürede çıkmışsa, piyasada hala kaşesi yüksek işler yapıyorsa, çocuklara ne anlatacağız? İyi aktör olmanın yolu setin bir kenarında sigaralık sarıp içmekten geçmiyor. Ya da bir barın köşesinde viski yudumlamak şöhret getirmiyor. Hepimizin sorumlu davranması lazım.
 
ÇAĞATAY C.ÖZTÜRK:’’PENİS GÜCÜ, VAJİNA ÖZGÜVENİ TEMSİL EDER’’
Bu işin çocukluk döneminden, en temelinden bu günkü alışkanlıklarımızı etkileyen boyutunu ele alıyoruz. Eşinizle olan ilişkiniz, iş hayatınızdaki başarınız, kendinizi var etme biçiminiz, annenizin emzirme şekline kadar dayanıyor. Bir bebek dünyaya geldiğinde en gelişmiş duygusu koku almaktır. İlk hissedilen duygu güven duygusudur. Bebek oral dönemde, temel ihtiyaç maddesi olan anne sütünü içerek hayata devam eder. Çocukları büyütürken, bir takım bağımlılıklar üzerinden büyütürüz. Her insanın önce birey olma, sonra ait olma özelliği vardır. Her birey dünyaya geldiğinde ağlamadan önce nefes alır. Alkol ve maddeyi konuşmanın size onu hatırlatmaktan başka faydası yok. İşimiz çözümleri bulmaktır. Ben nasıl hastalarımı daha iyi anlayabilirim diye düşündüm.

Zihinsel şartlanma yolunu analiz ettim. İlk görüşte aşık oluyorsunuz. Kendinizi neye, nasıl şartlandırdınız? Baş etme yöntemi ile, çözüm yöntemi ne ifade ediyor? Alkol, kendince baş etme yöntemi ise, çözümü ne? Eroin dışındaki maddeleri deneyerek bunlar ne hissediyor diye raporlar yazdım. Ecstasy denen hap, ateş ve terleme gibi belirtiler yaratıyor. Anladım ki orada bir uyuşma hissi yaşanmakta. Beyne dans etme uyarısı gidiyor. Nasıl bir dopamin depolandığını hissediyorsunuz. Altı yılda harcayacağınız enerjiyi bir yılda tüketiyorsunuz. Eczacı o hapın neden yapıldığını bile bilmiyor. Kötü mü, iyi mi ayırt etmeniz imkansız. Sanat dünyasından birileri geliyor, yaratıcılığımız bununla tetikleniyor diyor. Ortada kocaman bir yanılma durumu var. Masum diye adlandırılan esrar, ya da spreyli bonzai en tehlikelisi. Kullanım yaşı çok düştü.

Dünyanın bir yerinde esrarın faydası ile ilgili bir makale var mı? İçmeden yapamıyorum diyenler şartlanmışlığa sığınıyor. Uyuşturucu kullananlar kitleleri inceledim. Amsterdam’daki hayat kadınlarını araştırdım. Beyinlerini uyuşturuyorlar. Zaten o işi başka türlü yapamazlar. Penis ve vajina, güç ile özgüven dengesi. Dolduran, doldurulan. Onlarla kurduğumuz var oluş ilişkimiz bizim toplumdaki yerimizi belirler. Bir çok düşüncenin altında bu ana kavramlar yatar. Algı yönetimini iyi belirlemeliyiz. Las Vegas’a gittim. Kumar oynamadan ayrılacağıma söz verdim. Otelde oynamadım, restaurantta oynamadım. Casinoyu gezdim, yine oynamadım. Geri dönerken havaalanında cebimdeki bozukları tüketmen gerekiyordu. Her yer makine dolu. Birisini seçtim ve paraları attım. Sözümü tutamadım. Bilimin çözmediği çok az şey var.

Terapist danışan ilişkisinin önemi burada devreye giriyor. Freud Yahudi asıllı bir doktordu. Acaba dini yaymak için mi çalışıyor denildi. Freud şöyle düşünüyordu: ‘’İlaç işin kimyasal tarafını çözer, terapi duygusal tarafını.’’ İkisi paralel ilerlemeli.
Dokuz yıl önce Türkiye’ye geldim. Mansur hocamdan çok büyük destekler gördük. Huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Terapist kendine bile anlatamadığı şeyi traf ettiği, anlattığı an çözüm hızlı gelir. Problemi çözmek için, bana ne kadar erken done verirseniz işin içinden o kadar kolay çıkarız. Alkol ve uyuşturucu kullanmak suç değildir. Bir sağlık sorunudur. Hiçbir bağımlılık sorunu çözümsüz değildir.
 
TUNCER DAĞ: ‘’HEMŞERİ DERNEKLERİ ÖN PLANDA’’
Otuz yıllık Esenyurt’luyum. Konukların yüzde yetmişini tanıyorum. Uyuşturucu ve alkol bağımlılığı yanında, alışveriş bağımlılığı, internet bağımlılığı gibi sorunlarla karşılaşıyoruz. Sivil toplum örgütleri 2014 yılında bununla ilgili bir mutabakata girdiler. Özellikle madde bağımlılığı hakkında çalışma verdiler. 2017’de ‘’Bağımsız Türkiye’’ adıyla bir proje başlattık. Bağımlılık konusunda stk’ların önemi ortaya çıktı. Geçim zorluğu, aile anlaşmazlığı, hissi ilişki, ticari başarısızlık hali bağımlılığı getiriyor. En fazla mutsuz olan iller yüzde 36 ile Diyarbakır. Onu Tunceli ve Mardin izliyor. Mutlu olanlar ise Balıkesir, Isparta gibi kentler. Yani göç veren şehirler daha mutsuz. Endi şartlarında yaşam sürdürenler mutlu. Bu süreç yerel dernekçilik akımını başlattı.

Türkiye derneklerinin yüzde 13’ü hemşeri dernekleri. Bu oran, İstanbul’da yüzde 27, Esenyurt’ta ise yüzde 40’a yükseliyor. Stk sayısı ve kalitesi olarak dünyanın çok gerisindeyiz. Yüzde 85’lik bir kesim hiçbir stk içinde yer almıyor. Kalan yüzde 15 içinde kadın oranı yüzde 2 civarında. Bölgemizde 40 farklı yöreden dernek bir araya gelerek ortak oluşum içine girdi. Madde bağımlıları ile ilgili doğrudan temas sağlandı. Esenyurt’ta uyuşturucuyla ilgili bir iletişim hattı kuruldu. Önemli mesafeler aldık. Destek verilirse, daha da ilerlenir.
 
HİKMET GÜLAÇTI: ‘’HİÇ BİR ŞEYE BAĞLANMAMALI’’
İnternette gezen bir şiirin başlangıcı beni çok etkiliyor. Hiçbir şeye bağlanmayacaksın. Eline koluna bile. Hiç bir neden seni özgürlüğünden alıkoymamalı. Becerileriyle iş yapan bir insanım. 32 yıllık hekimlik hayatımda, her şeyim iğne ile geçiyor. Medikal estetik ile ilgileniyorum.

Botoks, dolgu uyguluyorum. Akapunktur yapıyorum. Lokal anestezi aşamasına kadar hekimim, ondan sonra plastik sanatçısıyım. Amerika’da uyuşturucu kullanımı çok yüksek. Çekoslavakya’da esrar tüketimi masum sayılıyor. Her iki ülkede de toplumun yüzde 20’si madde kullanıyor. Fransa’da ilk üç içinde. Hollanda’da öyle yasalar var ki, kriterlerin dışında içemiyorsunuz. Satış serbest ama, kullanım çok düşük. İstanbul’da bir kaymakam, ilçede iki bin tane satıcı olduğunu itiraf etti. Tehlikenin boyutunu siz düşünün. Etki altında olan kesim genç nüfusumuz. Bizdeki genç nüfus fazla ve tedbirlerin ona göre alınması gerekiyor. Yeşilay’ın broşürlerini inceliyorum. İfadeler çok yumuşatılmış. Yeniden revize edilmesi şart. Sigara kadınların cildini perişan ediyor. Pembeliğini, tazeliğini azalıyor. Cildin esnekliği gidiyor. Lütfen dikkat edin.
 
DİDEM BALÇIN: ‘’KANSERLİ ÇOCUKLAR İÇİN’’
18 Mayıs doğumluyum. Her yıl olduğu gibi, gibi bu yıl da, doğum günümden birkaç hafta önce sosyal medya hesaplarım üzerinden paylaşım yapıyorum. Bana hediye almayın, onun yerine kanserli çocuklar için oluşturulan hesaplara aktarım yapın diyorum. Bu sene de aynı süreç devam edecek. Desteklerinizi bekliyorum. Uyuşturucu ve madde bağımlılığı konusunda çevremizde üzücü örneklere şahit oluyoruz. Aslında en büyük görev ailelere düşüyor.

Eğitimin ilk ve en önemli basamak olduğunu düşünüyorum. Günümüzde insanlar iletişimden uzaklaştı ve yalnızlaştı. Sorunlarını içinde yaşar hale geldi. Teknolojinin olumsuz yanları hayatımızda yer işgal etti. Anlayış kavramı zedelendi. Sorunların farkına vardığımız zaman, akılcı çözümler yaratabiliriz. Herkes üzerine düşeni yapmalı.
 
 
 
 

 
 
Yorumlar
Yorum Yap






Bu habere henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yap'a tıklayarak ilk yorumu sen yapabilirsin.









 
 
 
KÖŞE YAZARLARI
İbrahim Dinç
Selfie Siyasetçileri
Erol Turan
Eğitimde Küba Farkı
Esat Korkmaz
Pandora’nın Kutusu
Ebru Öztürk
Kuruluştan Yükselişe
Şirvan Yücel
Merak Dedikleri
Hakan Zat
Muhalefet Meclis Üyeliği Ve Önemi
POPÜLER HABERLER
BOĞAZKÖY CAMİİ ...
Göletin Yakışık...
KÖFTECİ YUSUF T...
​BAŞAKŞEHİR ŞER...
SOĞUK HAVALARA ...
ŞELALE PARK’TA ...
​MERHAMET DEĞİL...
KAYAŞEHİR'DE ÇE...
GENÇ MODACILARA...
Tümü
SON HABERLER
TELEFON DOLANDI...
TELEFON DOLANDI...
ESENYURT BAŞAKŞ...
ESENYURT BAŞAKŞ...
Tümü
Haber bilgisinin gönderileceği e-posta adresini giriniz.
  Gönder  
 
  İptal  
 
 
rss facebook  Twitter

Gündem | E - Gazete | Köşe Yazarları | Vip Röportaj | Referanslar | Bize Ulaşın
ANASAYFA | FOTO GALERİ | VİDEOLAR | ANKETLER | KÜNYE | SİTENE EKLE | İLETİŞİM


Pikare 2024
Yeniliklerden Haberdar Olmak İçin
Valid CSS! Valid XHTML 1.0 Transitional