Atatürkçü Düşünce Derneği Bahçeşehir şubesinde istifaların ardı arkası kesilmiyor.
Yönetimsel kriz her geçen gün hacimleniyor, sorunlar daha da yakıcı hale geliyor.
Şube başkanı Naz Puder ve birkaç yöneticinin girişimiyle Olağanüstü Genel Kurul’un önü açılırken, cevabını bulamayan sorular meşruiyet tartışmasına zemin yaratıyor.
Adı Atatürk’ten miras çok değerli bir kurumun Bahçeşehir temsiliyetinde yaşanan gerileme, küçülme, erime süreci Cumhuriyet ve Mustafa Kemal sevdalılarının yüreğinde derin yaralar bırakıyor.
Naz Puder başkanlığında göreve başlayan kadrodan dokuz önemli yöneticinin yapıdan uzaklaşması kurum içindeki uyumsuzluğun ve huzursuzluğun açık sinyallerini veriyor.
İstifa iradesi gösteren isimlerden bir grup, ‘’ADD Bizim’’ şiarıyla, yol ayrılığının sebeplerini tartışmak, düşüncelerini aktarmak ve kötü gidişe mercek tutmak amacıyla ortak açıklama yapma kararı aldı.
ZerParola Medya ile iletişim sağlandı.
Demokrasi kavramına ve eleştiri hakkına saygıyla, seviyeli bir ortamda, açık kürsü tadında gerçekleşen söyleşide çok önemli konulara paragraf açıldı.
Sayın Selver Dursun, sayın İsmail Acar, sayın Sema Sancaklı, sayın, Victoria Nisa ve sayın Nurhan Özay’ın anlattıkları
ADD Bahçeşehir tarihinde ilklerin arasına yazıldı.
Sis perdesi aralandı, gerçeklik iklimi aydınlandı.
MİYADI DOLDU
ADD Bahçeşehir 9.Olağan Genel Kurulu 2023 yılının Şubat ayında gerçekleşti.
Yapılan oylamanın ardından;
Asil yönetim kurulu üyeliğine;
1-) Naz Can
2-) Abdullah Özoğul
3-) Aziz Gülen
4-) İsmail Acar
5-) Nurhan Özay
6-) Nisa Glabeva
7-) Sema Sancaklı
Yedek yönetim kurulu üyeliğine
1-) Engin Bahçe
2-) Derya Saraç
3-) Güneş Karadağ
4-) Nevruz Güney
5-) Selver Dursun
6-) Esra Eşiyok
7-) Zarife Özoğul seçildi.
14 isimden 9’u istifa etti.
Yönetim düşmek üzereyken, yeni veda haberleri beklenirken
Olağanüstü Genel Kurul kararı geldi.
Bu aceleciliği ve telaşı anlayabiliyoruz.
Düşüncelerin alt yazısını okuyabiliyoruz.
Sayın başkan, yönetimindeki büyük kopuşlarla ilgili tek cümle etmeden, negatif durumlar ve sonuçlar hakkında yoruma girmeden, her şeye normal ambalajı giydirerek görevini teslim edip gitmenin peşine düşebilir.
‘ADD Genel Merkezi şahsımı denetim kurulunda görevlendirdi.
Şube başkanlığıyla beraber yürütmek zor oluyor.’ mazereti ile kendine pay çıkarmayı deneyebilir.
Oysa, susmaya değil konuşmaya, gitmeye değil çalışmaya ihtiyacımız var.
Zaman, en doğru göstergedir.
ADALET BORCU VAR
Yeni yönetim kurulu ilk toplantısını yapamadan, görev dağılımları tanımlanmadan, Naz başkan siyasi toplantılarda bulunmayı önceledi.
Politik ziyaretlerin görsellerini paylaşarak dernek prestijini lekeledi.
Tüzüğe aykırı hareket etti.
Atatürkçü Düşünce Derneği, hiçbir siyasi partinin yan organı, destek mecrası ya da tanıtım bürosu değildi.
İlk dakikadan başlayan zihinsel çöküş ve çözülme, kurumsal ciddiyetle, başkanlık profiliyle, yönetici kalitesiyle çelişki halindeydi.
Eleştiri sevmeyen, üstenci, buyurgan, sorumsuz tavırlar krediyi erken tüketti.
Bazı arkadaşlarımız dernek üzerinden ticaret yapmakla suçlandı, bazı arkadaşlarımız itibar suikastine kurban gitti.
Hayal kırıklıklarının tepkiye dönüşmesi uzun sürmedi.
Önce İsmail Acar istifasını verdi.
Sema Sancaklı, Nurhan Özay, Nevruz Güney, Nisa Glabeva, Selver Dursun ve diğer arkadaşlarla ayrılıklar devam etti.
Sosyal medyadan sorumlu tutulan yönetici, bilişimden sorumlu yönetici hiçbir somut üretime geçmeden, işlevsiz bırakıldı.
Bütünlük bozuldu, spekülasyona ve algıya dayalı yönetim biçimi güveni zedeledi.
Adalet borcu asla silinmezdi.
Geçmişi boşverenler, yarını göremezdi.
HALA ÇOK HAKLIYIZ
Yönetim kurulu üyeleri, yaşanan yanlışlıklara, sergilenen nezaketsiz tavırlara ve dayatmacı üsluba karşı istifa dilekçelerini verdi.
Ayrılma gerekçeleri anlaşılır, haklı, açık ve netti.
ADD geleneğine, ADD değerlerine, ADD perspektifine bağdaşmayan durumlar söz konusuydu.
Yapılanlara sessiz kalmak onur kırıcı bir durumdu.
Kabul edilemezdi.
Ayrılık gerekçeleri açıklanırken, gerçek olmayan bilgiler servis edildi.
Aynı kişi hakkında, farklı ortamlarda, farklı şahıslar için ayrı ayrı senaryolar üretildi.
İnsanlar karşı karşıya getirildi.
Kaos tetiklendi.
Huzursuzluk körüklendi.
Bazı istifalar gizlendi, bazı istifalar kayıtlara işlenmedi,
bazı istifalar masada bekletildi.
Yapılanlar, yaşananlar ADD Bahçeşehir tarihinde örneği görülmemiş, duyulmamış şeylerdi.
Hesap sorma, hesap verme vakti çoktan gelmişti.
GÜÇ VERME DUYGUSUYLA
Şimdi akıllara şu soru gelebilir;
‘’Neden aynı ekipte yer almak istediniz?’’
Buna da açıklık getirelim.
Naz Puder, yüksek ajitasyon yapabilme yeteneğine sahip.
Kadın kimliğinden dolayı yıpratılmak istendiğini, karşısına bir dizi zorluklar getirildiğini ve desteğe ihtiyacı olduğunu söyledi.
Yalnız bırakmak istemedik.
Dayanışma ruhuyla, zayıftan yana duygumuzla ve tamamen iyi niyet dokusuyla yanına geldik.
Elimizi uzattık, güç verdik.
Ancak geçen zaman ortaya koydu ki, Naz başkan gerçekten samimiyetsiz.
Gerçekten farklı hedefler ve niyetler peşinde koşuyor. Gerçekten kafamızda çizdiğimiz portreden çok uzakta.
Tecrübe edilmeden anlaşılamaz denilecek türden.
Çok yazık gerçekten..
TEMİZE ÇIKARMA UĞRAŞI
Naz Puder başkanlığında, ADD’ye yakışır hiçbir proje dolaşıma sokulamadı.
Fikir üretilemedi, ses getirecek, gündem yaratacak faaliyet yapılamadı.
Toplumla, kitlelerle, ailelerle ilişki geliştirme noktasında eksik kalındı.
Günü kurtarmaya yönelik şişirilmiş eylemlerle algı pompalandı.
Magazin odaklı toplantılar, doğum günü şovları, süsü bol, gösterişi abartılı fotoğraf paylaşımları, kapsayıcılıktan uzak kutlama ve anma günü programları, ADD vizyonuyla örtüşmeyen, ciddiyetten muaf, hormonlu tutumlardı.
Vasat işleyişe dahil olmak bizlere hiç uymadı.
Uyamazdı.
Hataların temize çıkarılma uğraşı yeni hatalara alan açtı.
Çözümler imkansızlaştı.
GÜVEN EROZYONU
En önemli konulardan birisi, dernekle alakalı para akışının, finans politikasının, gelir, gider kayıtlarının şeffaflık problemiydi.
Denetlenebilir olmamasıydı.
Hesap verebilirlikten yoksun kalması haliydi.
Yeni yönetimle birlikte saymanlık görevine getirilen asil yönetici de, ardından göreve gelen ve sayman sorumluluğu üstlenen yedek yönetici de, hesapları bir türlü tercüme edemedi. Denetleyemedi.
Ortada tam bir karışıklıklar silsilesi vardı.
Bazı parasal hareketlerin yönü asla bilinemedi.
Örneklerle anlatalım;
Yöneticiler arasından bazı arkadaşlarımız kadın gün grup buluşmalarından yarattıkları kaynağı derneğe bağışladılar.
Karşısında makbuz verilmedi.
Ekonomik durumu iyi olan bazı gönüllüler yaşam sürdükleri sitede dayanışma parası toplayıp derneğe aktardılar.
Makbuz görülmedi.
Kahvaltı organizasyonlarından sağlanan gelir net olarak ifade edilemedi.
İhtiyaç sahiplerine iletilmek üzere derneğe teslim edilen 20 adet market alışveriş kartı, farklı amaç ve noktalarda tüketildi.
Bizler, yönetim kurulundaki görev sorumluluğumuz gereği neler olup bittiğini öğrenmek, sorgulamak, araştırmak durumundayız.
Yanlış gördüğümüz, eksik bulduğumuz, şüpheli kalan hiçbir konuya, gelir gider tablosuna, parasal boyuta imza atamayız.
Nakit girdisi ve yönetimi hususunda içimize sinmeyen gelişmeler oldu.
Doğal olarak detay bilgi sorduk.
Naz başkan, rozet aldım, malzeme aldım, ihtiyaç malzemesi tedarik ettim gibi yanıtlarla süreci geçiştirdi.
Fatura ya da belge beyanı talep edildiğinde;
‘’Şu ürün faturalı bu kadar, faturasız alınca bu fiyata düşüyor’’ mantığıyla, kendi çapında savunma verdi.
Kimi zaman inkarcı yaklaşımı tercih etti, kimi zaman doğrudan reddetme refleksi geldi.
Ancak hiçbir izah, dernek bütçesinin bir kişinin özel harcırahı gibi kullanıldığı şüphesini bertaraf edemedi.
Ortaya konulan pratik, ADD Bahçeşehir şubesine yönlendirilen, aktarılan, bağışlanan paraların amacı dışında kullanıldığına dair kaygıları fitilledi.
Tanıklık ettiğimiz manzaralar gerçekten üzücü ve düşündürücü nitelikteydi.
MÜCADELE BİZİ BEKLER
Atatürkçü Düşünce Derneği Bahçeşehir şubesi son derece başarısız, son derece verimsiz, son derece kötü bir dönem geçirdi. Dernek, başkanın halkla ilişkiler ajansı gibi yönetildi. Kariyer konseptine basamak görevini yerine getirdi.
Şık giyinmeyen yönetim kurulu üyelerinin fotoğraf karesine alınmaması, marka kıyafet taşımayan üyeye uyarıda bulunulması, gösterişin, şatafatın, lüksün tavan yapması hepimizi hayrete düşürdü.
Bizler orada Atatürk ilke ve inkılaplarını sahiplenmek, hak ettiği şekilde yaşatmak, güçlü iradeyle sahip çıkmak, değerlerini anlamak ve kavramak, Cumhuriyeti ve laikliği koşulsuz savunmak adına bulunuyorduk.
Naz başkanın tercih ettiği strateji, Atatürkçülük kavramıyla alakası olmayan, soyut, faydasız, anlaşılması güç programlar üzerineydi.
Dernek ofisimiz sürekli kapalı konumdaydı.
Yaşlı üye profilimiz ağırlıktaydı.
Merdiven çıkma rekoru kırarak ofise ulaşmak imkansızı başarmak gibiydi.
Yönetici vasfımızla kapı kapı dolaşıp, derneğimizin faaliyetlerini anlatıp, üye sayımızı çoğaltmaya odaklanacağımıza, Atatürk’e karşı yükselen hadsiz saldırılara karşı dayanışmayı daha güçlü noktalara taşıyacağımıza, içi boş, anlamı yitik, sonuçları etkisiz aktivitelere zaman harcandı.
Gençler, aileler, öğrenciler kazanılamadı.
İki yıla yakın süre zarar hesabına yazıldı.
YENİ BİR GELECEK İÇİN
Önümüzde tarihi yeniden yazmak için bir fırsat duruyor.
ADD Bahçeşehir’in ayağa kalkması, dinamizm kazanması, arzu edilen güce kavuşması için her şey şimdi başlıyor.
Gayreti bizden eşsiz bir hikayenin ellerimizde yükselmesi gerekiyor.
Elbette, kenara çekilip beklemeyeceğiz.
Elbette, yanlışa kızıp doğruya küsmeyeceğiz.
Elbette, enerjimizi söküp atmalarına izin vermeyeceğiz.
Elbette, vazgeçmeyeceğiz.
Atatürkçü Düşünce Derneği Bahçeşehir şubesinin vizyon sahibi, eğitimli, genç, dinamik, idealleri olan, üretken, çalışkan, halkla ilişkileri güçlü, iletişim kabiliyeti yetkin, toplumsal hassasiyetlere duyarlı, ülkesini seven, Ata yadigarına bağlılık duyan, fedakarca çalışacak, adalet duygusu yüksek, dürüst, iyimser insanlara ihtiyacı var.
Bu potansiyeli açığa çıkarmak elimizde.
Çaresi bizde.
Her şey sırayla başarılır.
İnandığımız müddetçe…