|
|
|
|
|
02 Nisan 2020 Perşembe 23:49
|
|
|
1153
|
|
|
0
|
|
|
|
|
İstinye Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rita Krespi Ülgen, Koronavirüs sürecinde psikoloji ve dayanıklılık ilişkisini açıkladı.
|
KAYGI EŞİĞİNE DİKKAT
Koronovirüs salgınında psikolojik dayanıklılık belki de en önemli unsur olarak karşımıza çıkıyor. Salgının yayılmasını önlemek ve kaliteli sosyal izolasyon sağlamak için belirli kriterlere uymamız gerekiyor.
Aşırı kaygı mücadelemizi olumsuz güçte etkileyecektir. Bu dönemde sadece fiziksel sağlığımız tehdit altında değildir.
Sosyal hayat, iş hayatı ve özel hayata kadar tüm yaşam değişim göstermektedir. Bunun yanı sıra virüsle gelen yeni şartların ekonomik sonuçları da, kritik ve tehlikelidir.
Kendimizi güvende hissetmiyor olmamız gayet normal ve insanidir. Tüm aksiyonlar ne kadar küreselleştiğimizin belirtisidir. Çünkü, her şey birbiriyle ilişkili hale gelmiştir. Kaygı eşiğimizi kontrol edilebilir seviyede tutmak hayati önem arz etmektedir.
ÖNGÖRÜLEMEYENLE BAŞA ÇIKABİLMELİYİZ
Belirsizlik insanı yorar. Belirsizlik içeren dinamikleri mümkün olduğunca pasifize etmeliyiz. Onların yerine inisiyatifimize geçecek yeni durumlar getirebilmeliyiz. Kontrolümüz altındaki şartlara odaklanarak, sürecin psikolojisini olumlu yöne çevirebiliriz.
Konsantrasyonumuzu buna göre yoğunlaştırmalıyız. Haberleri takip edip etmemek, pozitif düşünüp düşünmemek, sosyal medyayı izlemek, hijyen kurallarına uyup uymamak, sosyal mesafede iletişime girip girmemek, evde kendimizi oyalayacak şeyler yapıp yapmamak, anlayışlı, duyarlı olup olmamak kendi irademiz altında şeylerdir. Yaşadığımız travmalar bizi geliştirir, güçlendirir. Kişisel anlamda değişmemizin, dönüşmemizin önünü açar. Öngörülemeyenle baş edebilmek, moralimizi güçlü tutar.
AYNI GEMİDEYİZ
Koronavirüsü ile ilgili haberler şimdilik kötü. Zamanla iyileşecek. Bana bir şey olmaz demeyelim. Koronavirüs gerçeğini inkar etmeyelim. Herkese bulaşabilir. Virüsün etkilediği kişiler sizden farklı, sizden daha zayıf olarak görülmemeli. Bu tip ayrıştırmalar mücadele bilinci ve kararlılığınıza zarar verebilir. Aynı gemide olduğumuzu unutmayalım.
ÜZERİMİZE DÜŞENLER
Koronavirüs Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri doğrultusunda Sağlık Bakanlığı’mızın açıkladığı 14 Kural’a kesinlikle uyalım. Böylelikle çevremizi kontrol edebilir ve çaresizlik hissini azaltabiliriz. Ne olursa olsun arabamızda yakıtın olması, elimizde nakit bulunması, uzun süre bozulmayan besinleri depolamak ve ilaçlarımızın son kullanma tarihine dikkat etmek gibi pratik önlemleri alabiliriz. Bağışıklık sistemimizi güçlendirelim. Sağlıklı beslenelim. Sigara ve alkolden uzak duralım. Bilgiyi daima güvenli kaynaklardan almaya çalışalım. Fiziksel aktiviteyi ihmal etmeyelim. Evimizde egzersiz yapalım. Bağışıklık sistemi baskılanmış ve 60 üzeri kişilerin sokağa çıkmamalarını sağlayalım. Tüm bu detayları dozunda tutalım. Programlı yaşamakla ve disiplinde kalmakla zorlu sürecin üstesinden gelebiliriz.
HABER KİRLİLİĞİ ZARARLI
Sosyal medya veya TV kanalları aracılığıyla sürekli bilgi akışı geliyor. Akıllı telefonlarla çok zaman geçirmekten uzak durmamız gerekiyor. Bazılarımız için haberleri takip etmek rahatlatıcı olsa bile, okunan her olumsuz haber abartılı bir şekilde, felaketin habercisi gibi algılanıyor. Güvenli kanallardan düzenli güncellemeleri takip edelim. Çok acil bir durum ortaya çıkarsa, gelişmeler zaten bize ulaşacaktır. Sansasyon yaratacak bilgilerden uzak duralım. Bunlar kaygımızı artırır. Bizi tetikleyecek, alarma geçirecek bilgileri bloke edelim. Mesaj seslerini kısalım. Eğer sosyal medyayı bilgi alma açısından yararlı buluyorsak, çevrimiçi geçirdiğimiz süreyi kısaltalım.
PANİK GEREKSİZ
Kaygı, hem yararlı, hem zararlı sonuçlara yol açabilir. Virüsün bulaşmasına yönelik kaygıyı büyütmek yerine, önlemleri çoğaltmak, hijyen tedbirlerini artırmak daha akılcı olacaktır.
Sağlığımızı korumayı kolaylaştıracaktır. Kaygıda yalnız değilsiniz. Tüm insanlık risk potası içinde. Aşırı kaygı motivasyonumuzu azaltır, konsantrasyonumuzu dağıtır. Günlük işlerimize ayıracağımız enerjiyi yıpratır. Sürekli kötü senaryolar üretir, düşünür hale gelebiliriz. Çaresiz kaldığımızı zannederiz. Sakinleşmek, tehlikeyle başa çıkabileceğimizi düşünmek, moral çıtamızı yükseltmek, bünyeye iyi gelecektir.
Yoga, meditasyon, nefes ve gevşeme egzersizleri işimize yarayabilir.
İyi bir kitap okumak, komedi filmi seyretmek atmosferi olumlu yönde etkileyecektir.
FİZİKSEL VE RUHSAL BAĞLANTI
Kaygıyla baş etmeyi öğrenmek, ruh sağlığımızı korur. Bağışıklık sisteminin yükünü azaltır. Fiziksel olarak daha güçlü oluruz ve direncimiz artar. Sağlam vücut, sağlam ruh sağlığı birbirini tamamlar. Uyku, yemek yeme ve egzersiz düzenimiz yeniden kendine gelir. Sigarayı bırakabiliriz. Bu da bağışıklık sistemimizi güçlendirir.
ŞÜPHECİ OLMAYIN
Ani karşılaşılan beklenmedik durumların nedenini araştırmaya başlarız. Kendimizi veya başkalarını suçlamak en kolay ama en yanlış yoldur. Zihnimiz farklı açıklamalar getirebilir. Bazı açıklamalar motive eder, iyi hissettirir. Bazı açıklamalar ise öfkelendirir, çaresizliğe yöneltir. Korkularımızı dile getirmek ve rahatlamak yararlı olacaktır. Ama, bunu sürekli tekrarlamak sarmala girme tehlikesine zemin yaratabilir. Gerekmedikçe hastaneye gitmek, marketlerdeki rafları boşaltmak, besinleri istiflemek kaygıyı artırır. Buna gerek yoktur. Koronavirüs salgınını kimlerle konuştuğumuzu ve kimlere kaygımızı dile getirdiğimizin farkına varalım. Kaygı düzeyi yüksek kişilerle konuşmak ilk başta yararlı olabilse de daha sonrasında ritmimizi bozabilir.
YAPABİLİRSİNİZ
Kimseye gelecek garanti edilmedi. Bugünü önceliklerimize göre yaşayalım.Uzun listeler yapmak, ertelemek kaygıyı artırır. Ne gerekiyorsa onu yapalım. Küçük adımlarla ama en yakından uzağa doğru ertelenmiş hedeflere doğru hareket edebiliriz.
Kaygılı olduğumuz zaman diğer kişileri dinleyemez, onlara odaklanamayız. Bundan dolayı doğru karar veremeyebiliriz. İnsanları dinlemeye, anlamaya çalışalım.
Acil durum ve olaylar karşısında felaket tellallığı yapmak, olayları olduğundan daha zor hale getirebilir. Eğer bunu yapıyorsak kendimize bunun yalnızca bir ‘düşünce’ olduğunu söyleyebiliriz. Unutmayın bu düşünceleri biz üretiyoruz. Biz üretiyorsak daha olumlu olanlarını da üretebiliriz.
Koronavirüsü salgınını iyi, ya da kötü yönleriyle değerlendirmek yerine, ara seçenekleri hesaba katabiliriz. Doğru ve yanlış arasında pek çok derecelendirmelerin olduğunu unutmayalım. Yaşamımızda başımıza gelen olaylar her zaman net sonuçlar doğurmaz. Çoğu zaman hiç düşünmediğimiz alternatifler karşımıza çıkar.
Düşüncelerimizi belirleyip, bunları daha yararlı olan, işe yarayan düşüncelerle değiştirmeye çalışabiliriz.
SOHBET ETKİLEŞİMLERİ
Arkadaşlarımızla, ailemizle konuşmak ve destek almak anlaşılır bir durum.
Ancak, sürekli aynı sohbetler ediliyorsa veya hep en kötü senaryolara odaklanıyorsa, konuyu değiştirmeye çalışalım.
İçinde bulunduğumuz durum doğası gereği mizah anlayışımızı bozacaktır.
Yaşamımızdan zevk almak, kendimize gülebilmek, içinde bulunduğumuz durumla baş etmemizi kolaylaştırabilir. Mizah uygun şekilde ve şartlarda kullanılırsa sihirli bir değnek gibi gerginliği, duygu yükünü azaltabilir.
ANA ODAKLANIN
Geçmiş yaşandı bitti. Kararlar verildi. Gelecek belirsiz. Esas olan ‘şimdi ve burada’. Şu anda ne hissediyoruz? Bizi neler güdülüyor? Şu anı nasıl verimli yaşayabiliriz? İşte odağımız bu olmalı. Koronavirüsü ile ilgili örneğin, ne kadar sürecek gibi belirsizlikler bizi anlaşılır bir şekilde tasaya sevk edecektir. Bu sürecin ne kadar devam edeceği, ne zaman ‘normal’ hayatımıza döneceğimiz belirsiz. Belki de hayatımızda yeni bir ‘normal’ oluşuyordur. Belki de kendimizi korumak, elimizden geleni yapmakla beraber kendimizi akışa bırakmak gereklidir. Eğer bunu yapmazsak, eskiye tutunmaya çalışırsak, ruh sağlığımız olumsuz etkilenebilir.
ANLAM ÇIKARTIN
Belirsiz, olumsuz durumdan nasıl bir anlam çıkartabiliriz?
Belki, bu durum bizi sevdiklerimizin kıymetini daha çok anlamamıza yarayabilir.
Belki, küskünlüklerimizi sonlandırmamız için bizi motive edebilir.
Belki, bu olaydan dolayı insanlara empati duymaya başlayabiliriz.
Yeni amaçlar belirleyebiliriz. Önceliklerimiz değişebilir.
Sağlıklı yaşamaya, beslenmemize dikkat etmeye karar verebiliriz.
Sigarayı bırakmaya karar verebiliriz.
Bu süreç kişiden kişiye değişiklik gösterse de, esas olan bir şekilde gelişmek, olgunlaşmaktır. Hiçbir şey aynı kalmaz, değişir, dönüşür.
AMAÇ BELİRLEYİN
Kendimizi veya başkalarını ilgilendiren amaçlar belirleyebiliriz. Başkalarına yardım etmenin yollarını arayabiliriz. Birine destek olmaya karar verebiliriz. Onları görmek, fiziki olarak onların yakınında olmak zorunda değiliz. Ancak, farklı bir bakış açısı da geliştirebiliriz. Bu dönemi amaçlarımızı gözden geçirme, yeni amaçlar bulma, yaratıcı düşünme, üretme dönemi olarak ilan edebiliriz. Bu dönem, hayatımızı gözden geçirme, belki de bizi yavaşlatan ve yük getiren alışkanlıklardan kurtulma dönemi veya iç kaynaklarımızı yeniden keşfetme dönemi olabilir. Bu süreçte kendimizi geliştirmek önemlidir. Karar bizim.
ÖNCELİKLER
Bir birey olarak elbette yapmak zorunda olduğumuz şeyler var.
Biz gerçekten ne istiyoruz? Yaptıklarımız ne kadar tatmin edici? Bizi geliştirici ve destekleyici? Bunlar kendimiz ve toplumumuz için ne kadar gerekli ve verimli?
İsteklerimiz, öncelliklerimiz nelerdir? Yapmak zorunda olduklarımız, bizim gerçek önceliklerimiz olmayabilir. Ne istediğimize dair sağlıklı akılcı seçimler yapalım.
İLETİŞİMDE KALIN
Sosyal izolasyon kaygımızı artıracaktır. Arkadaşlarımızla, ailemizle, sevdiklerimizle yüz yüze temas kuramazsak bile onlarla mesajlarla, video konferanslarla ya da email yoluyla iletişime geçebiliriz. Mesajlaşmak yerine arkadaşlarımızı, ailemizi arayabiliriz.
Sevdiğimiz kişinin sesini duymak, şakalaşmak bizi rahatlatacak ve bağımızı kuvvetlendirecektir.
Koronavirüs kaderimiz değildir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
POPÜLER HABERLER |
|
|
|
|
SON HABERLER |
|
|
|
|
|
|