|
|
|
|
|
31 Aralık 2014 Çarşamba 13:10
|
|
|
1103
|
|
|
0
|
|
|
|
|
Zamanın bir boyut olduğunu, zamanın değil de bizim evrende hareket ettiğimizi bildiğimiz halde, hala “gelecek” denen, aslında hep “şimdi”de yaşadığımız anı kontrol etmek ve onu kendimizi göre şekillendirmek isteriz.
|
Zamanın “görecelik” üzerine kurulduğunu zaten bize Einstein bize göstermişti. Zevk aldığımız uzun biz zaman dilimin kısa, acı veren bir dakikanın bile bir asır kadar uzun geldiğini deneyimleriz. Bunlara rağmen, durumdan duruma, zamanın sanki bize karşıymış gibi algılar, yaşamımızda zaman yönetmenin önemini vurgularız.
Zamanı yönetmek üzerine eğitimler alırız. Zamanın para olduğunu söyleriz. Zaman konusunda titiz olmayan insanlara ise kızarız hatta hayal karıklıkları yaşadığımızda zamanın en iyi ilaç olduğunu söyleriz. Bazen da zamanın geçtiğini düşünür bazı şeyleri kendimize reva görmeyiz veya görmezler…
Yine de zamanı ve geleceği yönetmek isteriz, zira yaşam döngüsünde gelecek bizi korkutur, dolayısıyla zamanı yönetmenin yaşamı yönetmek olduğunu düşünür zamanı kendimize göre kontrol altına almak ve şekillendirmek isteriz.
Doğulular ve Afrikalılar, yaşadıkları ana daha değer ve önem vermelerine rağmen “dünkü güneşle bugün ki çamaşır kurtulamaz” derler. Batı kültürü zaman anlayışında zamanı “para” olarak görürken onu metalaştırırlar ama yine de ister doğu ister batı kültürü olsun zaman anlayışı farklı olmalarına rağmen zamanı kontrol altına almak isterler…
Felsefi yorumları bir kenara bırakır, normal zamanı algılama biçimimizden yola çıkarak zamanın önemini bir olgu olarak kabul edersek, zamanı belki kendi açımızdan doğru değerlendirebiliriz ama geleceği yönetmeyi becerebildiğimiz hep kuşkuludur. Zamanı yönetemeyiz, belki ama zamanda ilerlerken doğru ve anlamlı şeyler yapabiliriz.
Aslında geleceği bilmiyoruz ve tahminde edemeyiz. Zira doğa olaylarını, insanların neler yapabileceklerini, yaşam döngüsündeki ritim bizlerin sınırlılıklarıdır. Bununla birlikte yaşam döngümüz içinde yer alan şeyleri ve davranışlarımızı kontrol ederek yaşamı da yönetebildiğimizi düşünme yanılgısı içinde olabiliyoruz.
Zaman, yani gün; diğer bir deyişle 24 saat herkese aynı ölçüde verilmektedir. Zaman herkes için aynıdır ama kişinin zekâsı, yetenekleri umutları, beklentileri ve yaşamak istedikleri zamanı nasıl kullanacağı konusunda seçim yapabilir. Zaman karşımızda veya yanımızda değildir. Sadece zamanı nasıl algıladığımız ve onu nasıl kullandığımız yaşam döngüsü içinde önem taşır.
Zaman bu anlayış içerisinde hepimizin en önemi, kaynağıdır ve hepimize armağan olarak verilen yaşam denen hayat olgusunun doğal göstergesidir. Nerede yaşarsak yaşayalım zamanı önemsemeli, anlamalı ve anlamlandırmalıyız. Geçip giden veya doğru kullanılamayan zaman hepimizin için israf ve pişmanlıktır. Zamanı doğru kullanabilmek içinde zaman bilincimizin gelişmesi gerekir. Geleceği öngörebilen ve belirleyebilen insanlar zamanı en iyi kullanan ve yaşadığı zaman dilimin kendi lehine çevirebilenlerdir.
Herkes bilir ki, yaşanmayan veya doğrun kullanılamayan hiçbir yaşanmamış sayılacağı gibi, geleceği üste versek geçmişimizin hiçbir anını geri getiremeyiz.
Zamanı bilmek aslında yaşamın ruhunu anlamaktır da denilebilir üç günlük fani dünyada…
|
|
|
|
|
|
|
|
|
POPÜLER HABERLER |
|
|
|
|
SON HABERLER |
|
|
|
|
|
|