|
|
|
|
|
18 Şubat 2018 Pazar 15:13
|
|
|
1197
|
|
|
0
|
|
|
|
|
Cumhuriyet Halk Partisi İBB meclis ve Plan Bütçe Komisyon üyesi Abdülhadi Akmugan, İSKİ’nin 2018 bütçesi yatırım ve performans programı ile ilgili önemli açıklamalar paylaştı.
|
İSKİ’de görev yapan kadrolu ve taşeron işçileri selamlayarak konuşmasına başlayan Akmugan, CHP grubunun görüşlerini ifade ederken, bilimsel temellerden ve istatistiki verilerden faydalandı.
Başarılı sunumun satır başları şunlardı;
YASAL DAYANAKLAR
Açıklamalarımızın yasal dayanakları aşağıda tanımlanmıştır;
2560 Sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş Kanunu-İSKİ.
5216 Sayılı Büyükşehir Kanunu
5393 Sayılı Belediye Kanunu
831 Sayılı Sular Hakkında Kanun
İSTANBUL VERİLERİ
İstatistikler halinde İSKİ görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ana kriterler;
- Abone Sayısı :6.257.448 kişi
- Su Şebeke Uzunluğu :19.221 kilometre
- İsale Hattı Uzunluğu : 2.495 kilometre
- Kanal Şebeke uzunluğu :15.542 kilometre
- Yağmursuyu Kanal Uzunluğu :3.882 kilometre
- Su Kaynaklarının Verimliliği :1 milyar 653 milyon m³/yıl
- Şehre Verilen Ortalama Su : 2.772.607 m³ / gün
- Günlük Arıtılan Ortalama Atık su :3.582.254 m³ / Gün
- Su Depolama Hacmi : 1.544.580 m³
BÜTÇE SAĞLIKLI DEĞİL
İSKİ’nin 2018 ‘’Gider’’ bütçesi 7.436.446.000, ‘’Gelir’’ bütçesi ise 6.751.790.000 liradır. Fark 684.656.000 liradır. Görünen o ki, mevcut fark iç borçlanma ve banka kaynakları ile kapatılacaktır. Bu durum bütçe mantığına aykırıdır.
Yine, İSKİ bütçesinde yatırım için ayrılan para 3.210.990.000 liradır. Yani, bütçenin %43’ü kadar pay ayrılmıştır. Geçmiş dönem ortalaması ise %40 seviyelerinde kalmıştır.Yeterli olmayan bu ortalamanın yaklaşık 50 civarında olması gerekir.
İSKİ GÖREVİNİ YAPMALI
İSKİ’nin üç tane temel görevi var;
Birincisi, halka kaliteli su sunmak.
İkincisi, atık suları çevreye zarar vermeden uzaklaştırmak ve geri kazandırmak.
Üçüncüsü, su kaynaklarını korumak ve su kaynaklarını geliştirmek.
Görevlerin hakkıyla yapılıp yapılmadığına göz atalım;
1-) Halka kaliteli su sunmak: Evimize gelen suyun içilebilir nitelikte olup olmadığına bakıyoruz. Bununla ilgili yapılan anketleri hatırlayalım. 2016-2020 Stratejik Planı’na ilişkin kitapçığı incelediğimizde, İstanbul halkının sadece 16.54’lük oranının çeşmeden akan suyu içebildiğini görüyoruz. Başka bir ifadeyle, vatandaşların %83’lük dilimi çeşmeden gelen suyu içmiyor. Diğer taraftan, İSKİ gelirlerinin %88’i abonelerden alınıyor.
Bu ciddi bir çelişki.
Suyun içilebilir olduğunu İstanbul halkına anlatmak ve bu algıyı yıkmak için bütçeden 3.000.000 lira civarı para harcıyoruz. Ama algı yıkılamıyor. Neden yıkılamıyor?
İhtimaller şöyle;
1-Su içilebilir niteliktedir ancak, halkta yanlış bir algı var.
2-Su içilebilir düzeyde, fakat içilebilir lezzette değil.
3-Suyun tat ve kokusunda sorun olabilir.
4-İSKİ içilebilir nitelikte su sağlıyor,fakat evlerdeki şebekeler eski ondan olabilir.
5- Ya da İSKİ, içilebilir kalitede su üretemiyor.
Evdeki suyu içemeyen vatandaş marketten para ile su satın alıyor ki, bu da İSKİ’ye ödenen faturaya yakın bir bedel ortaya çıkarıyor.
Halk arasında kısmen de olsa banyo amaçlı kullanılan İSKİ suyunun egzema ve benzeri cilt hastalıklarını tetiklediğine dair yanlış bir inanış hakim.
Dün Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bilgi veren arkadaşlar suyun içilebilir olduğunu söylediler. Ben de akşam eve gidince bir bardak şebeke suyu içip düşüncelerimi bu gün kendileri ile paylaşacağıma söz vermiştim. Öyle de yaptım.
Oğluma bana musluktan bir bardak su getir içeceğim dediğimde şaşkın bir edayla yüzüme bakarak “baba yapma, hasta olacaksın” dedi. Eşim ve kızım da benzer tepkiler gösterdiler. Ama ben yine de içtim.
Psikolojik de olabilir ama Sabah hafif bir mide bulantısı dışında bir şikayetim olmadı.
Tabi burada yılların olumsuz algısı var. Uzun yılar alsa da bu algının kırılması lazım.
2-) Atık suları çevreye zarar vermeden uzaklaştırmak ve geri kazandırmak: Kullanılan sular arıtma tesislerinde arıtılarak tekrar çevreye geri veriliyor. İstanbul’da 80 civarı arıtma tesisi var. Bunların 5 tanesi ileri biyolojik arıtma su tesisi. Arıtılan suların %35 kadarı ileri biyolojik ve biyolojik arıtma tesislerinde arıtılmış durumda. Bunun yanında fiziksel arıtma, kimyasal arıtma, biyolojik arıtma, arıtma çamurlarının uzaklaştırılması süreci var.
İSKİ yayınlarına göre, arıtılan suları kullanma konusunda bir isteksizlik var. Bu suları park ve bahçelerde ya da sanayide kullanmak gerekiyor. Uygulamanın etkinliğini artırmak, teşvik etmek gerekiyor. İSKİ bu temel hizmetleri yaparken İstanbul’un su medeniyetinden güç almak gerektiğini belirtmiş ki, buna katılıyoruz.
3-) Su kaynaklarını korumak ve geliştirmek:
Bu konu tam manasıyla içler acısı durumda.
Eskiden havza koruma ekipleri denetim yapıyordu. dolaşıyordu. Artık onları göremiyoruz. Havza çevrelerinde anormal bir yapılaşma var.
Büyükçekmece-Çatalca ve ıstranca bölgelerinde Hamzalı ve Karamandere barajlarının projeleri yapılmıştı. Ancak ne olacağı bilinmiyor.
İlimiz hudutları içersinde içme suyu kaynağı olarak kullanılan irili ufaklı 9 tane baraj var.
Ömerli |
235.371.000 m3 |
89.13 |
Pabuçdere |
58.500.000 m3 |
98.09 |
Sazlıdere |
88.730.000 m3 |
68.87 |
B.Çekmece |
148.943.000 m3 |
83.73 |
Alibeyköy |
34.143.000 m3 |
86.31 |
Terkos |
162.241.000 |
93.21 |
Kazandere |
17.424.000 m3 |
99.39 |
Elmalı |
9.600.000 m3 |
0.52 |
Darlık |
107.500.000 m3 |
96.46 |
Istrancalar |
6.231.000 m3 |
85.47 |
İstanbul’daki bu barajların etrafına kaçak olarak çöp,moloz ve kimyasal atıklar atılıyor.
Kirletilen suların tekrar içilebilir hale gelmesinin çok ciddi maliyetleri var.
Eski Belediye Başkanı Kadir Topbaş olaya ilişkin “Moloz dökenlere karşı önlemler aldık, Kimyasallarla ve ne olduğunu bilmediğimiz atıkları döktükleri barajı kirletenlerin cezaları ağır olacaktır. Ama buna rağmen ne kadar önlem alsak da, bazı kötü niyetli vatandaşlar yine bir yolunu bulup molozlarını döküyorlar. Engelleyemiyoruz” şeklinde açıklama yapmıştı.
Gazetelerde yer alan başka bir açıklamada ise; “Akıllarına şeytanlık geliyor. 3 kuruştan kaçarak çevreyi kirletmeyi göze alıyorlar” şeklinde serzenişte bulunmuştu. Bu mantık ile su havzalarını korumak imkansızdır.
İSKİ mutlak koruma alanlarının 0-300 metreye kadarki kısmının kamulaştırmasını %92 seviyesinde tamamlamış durumda. Ağaçlandırma çalışmaları da devam ediyor. Bu sevindirici bir durumdur.
Ama tabi bu sadece İSKİ’nin yapacağı bir şey değil.
BARAJLARA SAHİP ÇIKILMALI
Barajlar ve içme suyu havzaları, genel olarak etrafı sarp yamaçlar ile çevrili alanlarda inşa edilmektedir. Bazı havzalarda yamaçların yüksekliği birkaç kilometreyi bulabilmektedir. Bu bakımdan çok uzaklara dökülen kimyasal artık ve molozlar bile rüzgar ve yağmurların etkisi ile sulara karışabilmektedir.
Yine 3.havaalanı ile ve 3.köprü ile 8 bin futbol sahası büyüklüğündeki orman alanı yok edildi. Havaalanı bulunduğu konum itibari ile 70 civarında göl, gölcük ve göletin ortadan kalkmasına sebep yarattı. Terkos’un kirlenmesi an meselesi.
Nüfus artışını engelleyemediğimiz sürece İstanbul’un temel sorunlarını çözmemiz mümkün değil. Anadolu’da yeni cazibe merkezleri yaratmak gerekiyor. Göçü engellemeliyiz.
İstanbul yüzlerce yıllık tarihi bir şehir. Çok gelişmiş bir su medeniyeti de var. İşte 350’li yıllarda hemen belediyemizin karşısındaki Bozdoğan Kemeri, Valens Kemeri diye bilinen kemer, su sarnıçları, Binbirdirek, Yerebatan Sarnıcı, her biri su medeniyetinin izlerini temsil ediyor.İSKİ’nin bu medeniyeti canlandırması gerekiyor.
Fakat, bütçeden ayrılan pay sadece 2 milyon lira. Bu rakam çok az.
KAÇAK SU ÖNLENMELİ
İSKİ ile ilgili en önemli olaylardan birisi sudaki kayıp kaçak olayı. İstanbul’a yıllık 965 milyon m3 su veriliyor. Bu suyun %25 civarı sistemde kaçak kayıp hale geliyor. İlk bakışta evlerde kaçak kullanım yaygın ve engellenemiyor gibi bir kanaat ortaya çıkabilir. Bu şekilde kaçak kullanılan su sadece 405 bin m3. Yani, İstanbul’a verilen suyun sadece binde dördü. Asıl kayıp kaçak, sistemdeki kayıp kaçaktan kaynaklanıyor.
Basınç nedeniyle suların ek yerlerinden ya da sistemin eskiliğinden kaynaklanan bir kaçak oranı. Bu oran gelişmiş ülkelerde %10 civarında. İSKİ’nin kayıp kaçak oranını düşürmesi gerekiyor.
YAĞMUR SULARI DEĞERLENMELİ
Dünyadaki su kaynakları azaldı. Her şeyi değerlendirme dönemi başladı.
Yağmur suları çatılardaki depolarda toplanıyor. Bu potansiyel bazen şehir sisteminde, kimi zamanda bina içinde değerlendiriliyor.
Yağmur sularının kanalizasyon kanallarından ayrı olarak, ayrı kanallarda toplanması gerekiyor. İki katlı kanal sistemi olarak bu yağmur sularını toplamak mümkün. Ancak, bu uygulama daha geniş bir strateji ve büyük maliyet gerektiriyor.
YEŞİL BİNA KRİTERLERİ
Türkiye’de 2014 yılı sonu itibari ile 465 tane yeşil bina var. Yeşil bina, hem yağmur sularını toplayacak hem de gri suları toplayarak yeniden kullanacak sistemlere sahip bina demek.
Küçükçekmece Belediyesi’nin yeni hizmet binası bu özelliklere sahip. Binada kullanılan suların %54’ü bu şekilde geri kazanılıyor ve tekrar kullanılıyor. Sayı çoğalmalı.
YENİLENEBİLİR ENERJİ
İSKİ, bütçedeki en önemli maliyetin enerjiden kaynaklandığını belirtiyor. Hem maliyeti azaltmak, hem de enerji kaynaklarını verimli kullanımını çoğaltmak, yenilenebilir enerji kaynaklarının aktif kılınması ile mümkün. İSKİ yatırım programına almış. Destekliyoruz.
MEMNUNİYET AZ
İSKİ kurum personeli arasında bir anket çalışması yapmış. Demiş ki, özlük ve sosyal haklarınızı yeterli buluyor musunuz? Sadece %40’ı yeterli bulmuş. İSKİ, birimler arası koordinasyon ve işbirliğini yeterli buluyor musunuz? Sadece %35’i yeterli bulmuş. Çalışanların %65’i iş ortamında iş güvenliği ve sağlığı ile ilgili önlemlerin alınmadığını ve tedbirlerin yeterli olmadığını düşünüyor. Sonuçlar sıkıntılı
TAŞERON SORUNU
Sadece İSKİ’nin değil, Türkiye’nin sorunu. Genel seçimlerden önce AKP bu taşeron sistemine son vereceğini ve kamuda çalışan kişileri kadroya alacağını belirtmişti.
İSKİ’de 15 bin civarında taşeron işçisi gözüküyor. Aylık 3500 lira kişi başı desek, ortaya çok büyük maliyet çıkıyor.
Taşeron işçilerle, kadrolu işçilerle aynı işi yapıyorlar, ama çok daha düşük ücret alıyorlar. Hem İSKİ, hem ülkemiz adına acı bir yara.
SU FİYATLARI
Birleşmiş Milletler, 28 Temmuz 2010 tarihinde suyun ve hıfzıssıhhanın insan hakkı olarak tanınmasını kabul eden bir karar aldı. Kısacası insanların yaşam hakkını tam olarak yerine getirebilmesi için su hakkının da bir insan hakkı olduğunu ve onun ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtti.
Yani bu ne anlama geliyor? Suya erişim engellenmemelidir dedi.
Su faturasını ödeyemediği için hiç kimsenin suyunun kesilmemesi gerektiğini belirtti.
Su kaynaklarının korunması ve geliştirilmesi yükümlülüğü bir çok anayasada teminat altına alındı. Mahkemeler vatandaşın evindeki suyun kesilemeyeceğine dair kararlar alıyorlar.
Ankara’da su fiyatı 5 lira 67 kuruş, İzmir’de 3 lira 60 kuruş, Diyarbakır’da 2 lira 64 kuruş. Bursa’da 3 lira 22 kuruş. Eskişehir’de 2 lira 76 kuruş.
İstanbul’da ise;
Konutların Tüm Kullanımları Konut 1 (0-10 m3/ay ) |
4,59 |
Konutların Tüm Kullanımları Konut 2 (11-20 m3/ay) |
6,71 |
Konutların Tüm Kullanımları Konut 3 (21 m3/ay'dan fazla) |
9,77 |
İşyerlerinin Tüm Kullanımları |
11,05 |
Artan oranlı bir tarife var. İSKİ’ nin 6 milyon 257 bin abonesi olduğunu düşünürsek aşağı yukarı her ailenin İSKİ’ye aylık faturası 100 TL civarında. Çeşmeden akan suyun içilemediğini düşünürsek, şişe suyuna ödenen bedeli de düşünürsek, aile bütçesine 150-200 lira civarında bir yük getiriyor.
Suyun pahalı olduğunu düşünüyoruz. Tasarruf etme bilinci yanlış anlaşılıyor. Tasarruf, ihtiyaç kadar suyun kullanılması demektir. Az su kullanmak demek değildir.
İSKİ, halka servis ettiği suyu üst kalitede ve kabul edilebilir fiyatta hizmete sunmalıdır.
Yasal düzenleme ile yağmur suyu kanalları ile derelerin İSKİ sorumluluk alanına devredilmesi zorunludur.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
POPÜLER HABERLER |
|
|
|
|
SON HABERLER |
|
|
|
|
|
|