|
|
|
|
|
23 Nisan 2017 Pazar 20:10
|
|
|
1330
|
|
|
0
|
|
|
|
|
Onlar Esenyurt Fi Side Premium projesinin mağdurları. Acıları çok, öfkeleri yoğun, öyküleri sarsıcı.
|
Maketler ve vaatler üzerinden daire satın almışlar.
Belki markanın şık sloganına, belki süslü reklam kampanyasına, belki de lokasyonun cazip avantajına inanmışlar.
Sekiz yıldan bu yana bekliyorlar.
İmza attıkları dönemde henüz hayatta olmayan çocuklar şimdi ilkokul ikinci sınıfa gidiyor.
Hayallerini adadıkları, umut bağladıkları, geleceklerini tasarladıkları konutlar henüz teslim aşamasında bile değil.
Kızgınlar, yorgunlar, mutsuzlar.
Üstelik, artık sessiz kalmama kararındalar.
Hak sahipleri ile buluştuk.
Dertlerine, taleplerine, beklentilerine dair konuştuk.
---Nasıl başladı?
Bizler için çok önemli bir probleme ilgi gösterdiğiniz ve sorunlarımıza saygı duyup sesimize kulak verdiğiniz için teşekkür ederiz.
Fi Side Premium projesine 2009 senesinde dahil olduk. Konut tiplerine, kat planlarına ve büyüklük alternatiflerine göre dairelerimizi seçip imzalarımızı attık.
Satış opsiyonlarında taksitle ödeme seçeneği yoktu. Daire bedelinin yarısını peşin, kalan yarısını da proje tesliminde ödeme şartı ile anlaşma sağladık.
Proje 2012 senesinde tamamlanacaktı. Oturum başlayacaktı. Fi Yapı'nın bize sunduğu şartların çoğunu yerine getirmediğini gördük. Vaatler gerçekleşmiyor, sözler tutulmuyordu.
İmalat sürecinde bizi fazlasıyla üzen Fikret İnan, inşaat aşamasında henüz üçte biri bile tamamlanmamış konutlar için tapu dağıtmak istediğini açıkladı. Tapular için bizden işlem parası istedi, çeşitli masrafları üstlenmemizi talep etti. Değişik tanımlar altında sürekli ekstra harcama kalemleri çıkarıyordu. Açmazdan kurtulmak isteyen malikler, tapu masraflarını ve diğer harcamaları kabul ettiler.
Hatta, resmi işlemler adına iki kere ödeme yapanlar bile oldu.
Tamamlanmamış dairelerin kalan borçlarını ödememiz halinde, teminat olarak bizlere senet verebileceğini söyledi.
Ne evler bitti, ne de proje tamam hale geldi. Yalanlar ve samimiyetsiz davranışlar hepimizi sıkıntıya sürükledi.
---Neye ya da kime güvenerek yatırım yaptınız? Başlangıçta her şey gayet açık ve netti. Fi Yapı'nın patronu Fikret İnan ile Esenyurt Belediyesi yönetiminin arası çok iyiydi. Hangi devlet kurumuna sorduysak, firma sağlamlığı ve iş kalitesi hususunda güvence verdi.
Necmi Kadıoğlu, projenin 40 kata kadar yükselebileceğini söyledi. Fakat İBB aynı fikirde değildi. Ölçümler yapıldı ve aykırılıklar saptandı. İBB inşaatı faaliyetten men etti. İmalat bir yıl kadar durdu. İmar, iskan, ruhsat durumları pürüzler göstermeye başlamıştı. 2012 teslim sözü yerine getirilmedikten sonra Fi Yapı ile aramızdaki diyaloglar gerginleşti. Dolandırıldığımızı düşünmeye ve hissetmeye başlamıştık. Moraller bozuldu.
---Kaç insan durumdan etkilendi? Hukuk denendi mi?
Fi Side Premium 3100 daireden oluşuyor. Daire sahipleri ile bir araya gelerek 2015 yılında Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduk. Mağduriyetimizi vurgulayarak, yasal zeminde şikayetçi olduk.
270 müracaatın arasından sadece üç arkadaşımızın dilekçesi işlem gördü. Savcılar Fikret İnan hakkında soruşturma açmaktan çekinir gibiydi.
Fi Yapı, proje sakinlerini dolandırmadığını, aksine bir çoğuna tapularını verdiğini söyleyerek yanlış bilgilendirmeler yaptı.
Oysa, biz devamlı para ödeyen taraf, onlar ise üretimde sürekli geciken taraftı. Üç arkadaşımızın dava dosyası halen yargıda. Fikret İnan'ın arkasında devlet ve bürokrasi gücünün olduğunu düşünüyorduk.
TBMM'ne gittik. Bazı milletvekillerine durum bilgimizi sunduk. Çözüm istedik. Taksim'de eylemler yaptık. Çığlığımızın duyulması için büyük çabalar harcadık. Fakat, karşımızda iyi niyet taşımayan insanlar vardı.
---Çözüm çabası olgunlaşmadı mı?
Olumsuz şartlardan fazlasıyla etkilenen yaklaşık 1500 civarında insan mevcut. Fi Yapı değişik alt taşeron şirketler vasıtasıyla bir dizi işlem yaptı. Örneğin Yüceler Grup diye bir yapı var. Fikret İnan'ın yanından ayrılmayan, adeta koruması gibi çalışan insanlar. Fi Side içinde onlarla görüşme yaptık. Küfür ettiler. Bizleri ofis dışına çıkartmak istediler. Durum strese dayalı kaotik hal alınca, bilgi edinebileceğimiz insan ya da makam sayısı azalmaya başladı.
Ön ödemeyi yapan maliklerden kalan ödeme dilimini de talep ettiler. Henüz temeli bile atılmayan bloklarda daire satın almış vatandaş neden para ödesin ki? Bu durumda olan bazı insanların dairelerini başkalarına sattılar. Verilen peşinatlar buharlaştı. Ödemelere dair banka dekontlarının ibrazı bile işe yaramadı. Hukuki olmayan tavırlar başladı. Başbakan yardımcısı Nurettin Canikli'yi tek tek aradık. Binin üzerinde telefonla iletişim kurmaya çalıştık.
Ne yaptıysak randevu alamadık. Başbakanlığa yüzlerce mail attık. Cumhurbaşkanlık makamına dilekçeler yazdık. Fakat, ne yazık ki mücadelemizi destekleyecek çözüm zeminini yakalayamadık.
---TMSF süreci çare olabildi mi?
Aksine. Fi Yapı TMSF kontrolüne geçmeden önce Fikret İnan, zaten çok sayıda gayrimenkulünü kayıtlarından çıkartmıştı. Fi Yapı'da toplam dört projede tahmini 5500 mağdur var.
Fi Tower, Fi Life, Fi Yaka ve Fi Side zedeler.
Nurettin Canikli, Fi Yapı'ya yönelik radikal kararların alınacağını ve insanların zararlarının karşılanacağını dile getirdi. Bu konuda bazı ulusal televizyon kanallarına ve ajanslara demeçler verdi.
Bizim projemizden konut satın alan 2700 malikin isim listesi elimize geçti. Onlarla iletişim kurmaya başladık. Diğer projenin insanları ile de görüşmeler sağladık. Fikret İnan taşeron şirketlere el atından onlarca daire kaydırdı.
Yüceler Grup, Beldenler İnşaat, Kaplan İnşaat ve diğerleri. Amca oğullarına kadar herkes daire sahibi edildi. TMSF'nin gözü önünde suistimaller gerçekleşti.
15 Temmuz sürecinden önce Akfa İnşaat Fatih Aktaş'a 100'ün üzerinde daire verildi. Fikret İnan darbe sonrasında Fetö'ye yardım ve yataklık suçundan bir ay kadar cezaevinde kaldı. Sonra çıktı.
Fi Yapı'ya atanan kayyumlar şirketi toparlamak, zarar gören insanlara çare bulmak yerine kendi menfaatlerine çalıştı. Mehmet Ali Güldal, Yurdakul Tuncer, Ahmet Serdar Kıyat gibi isimler farklı dönemlerde görev yaptı.
Hiçbiri pozitif neticeler yaratamadı. Daha sonra Süreyya hanım diye bir bayan kayyum atandı. İlk günlerde az da olsa görüşebiliyorduk. Daha sonra tamamen dış dünyaya kapandı.
Mehmet Ali Güldal'ın Fi Tower ve Fi Side projelerinde birer daire satın aldığı anlaşıldı. Fikret İnan, tanıdığı insanlara senet vererek kendini bilerek borçlandırdı. El konulan mal varlıkları sona kalanlardı. Sakarya'da bir arsası satıldı.
---Muhatap bulamama durumu söz konusu galiba?
Aynen öyle. Kayyum görevi yapan Süreyya hanım bir süre sonra bizlerle ilişkiyi tamamen kesti. Fi Side projesi içinde kira ödemeden ticaret yapan bir emlak ofisi Fikret İnan'ın yakınları aracılığı ile zora düşüp dairelerini satmak mecburiyetinde kalan insanlardan konut topladılar. Hiç bir iş yapmayan Beldenler İnşaat 35 daire karşılığında C bloğun imalatını üstlendi. A1 ve A2 blokların temeline bile girilmedi. O bölümde iki yüze yakın daire var.
TMSF, Fi Yapı, Başbakanlık, İBB, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Esenyurt Belediyesi derken herkes topu diğerine attı.
Kimse derdimize deva olmaya çalışmadı. Devlet 1500 mağduru değil, tek bir iş adamını korumaya kalktı.
---Çıkış yolu var mı?
Var. Yönetimin başına Emlak Konut benzeri bir organizasyon gelse, proje 20-25 milyon lira para eder. Akfa Holding tarafına geçirilen daireler derhal geri döndürülmelidir. Taşeron şirketlere kayan konut grupları incelenmeli ve iş hak ediş durumları titizlikle değerlendirilmelidir. İzmir Dikili'de olan adanın satışı sağlanabilmelidir. Fikret İnan'ın dokunulmazlığı kaldırılmalıdır. Ağaoğlu projeye teklif verdi. Konuşulmalıdır.
Fikret İnan hakkında sayısız iddia ve suçlama var. Savcıya gidip ifade veriyor. Ertesi gün elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Yat sefası yapıyor. Emlakçılık ve inşaatçılık işlerini el altından götürüyor.
Devlet mağdur olanın değil, mağdur edenin yanında durmayı tercih ediyor.
Esenyurt Belediyesi bitmeyen konutlara tapu yağdırdı. Daire başına altı bin lira para topladı. Her yıl emlak vergisi ödüyoruz. Geldiğimiz nokta gerçekten çok yakıcı.
---Krizi sonlandırmak için neler değişmeli?
Bu güne kadar efendi efendi oturup bekledik. En büyük kozumuz olan birlikte hareket edebilmek, dayanışmayı genişletmek ve kamuoyunu bilgilendirmek yolunu seçmedik. Artık böyle olmayacak. Örgütleneceğiz, güçleneceğiz.
Adaletin tecellisini beklemeyeceğiz. Şikayet mekanizmasıyla bir yere varılabileceğine inanmıyoruz. Mayıs ayında dernekleşeceğiz. Yönetim kurulumuzu oluşturup yol ve eylem planı belirleyeceğiz. Yakın bir zamanda çok geniş katılımlı bir etkinliğimiz olacak. Aramızda Amerika'lı, Alman, Hollanda'lı kat sahipleri var. Çoğu 2013 yılından sonra mülk edinmiş kişiler.
Onlar elçilikler, konsolosluklar aracılığı ile şikayette bulunsa biz TC vatandaşlarından çok daha hızlı şekilde yol alabilir.
Bu avantajımızı da en faydacı biçimde kullanmaya çalışacağız. Yılmayacağız, durmayacağız, bırakmayacağız.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
POPÜLER HABERLER |
|
|
|
|
SON HABERLER |
|
|
|
|
|
|