|
|
|
|
|
05 Kasım 2016 Cumartesi 17:13
|
|
|
1185
|
|
|
0
|
|
|
|
|
Kudret ÇELEBİ TETAŞ Konfeksiyon ve Tekstil Teknolojileri Fuarı,, yenilikler ve değişimler eşliğinde gerçekleşti. Dikişsiz ceket ve elbise üreten makinelerin sükse yaptığı fuarda, Japon APEX tarafından hazırlanan tasarımlar Romen Gemini CAD ile konfeksiyon açılımlarına yeni çizgiler katarken, P-CAM cutter parmaksız çoraplar, parmaklı çoraplar tekstil tasarımındaki olağanüstü bakış açıları sektörü hoş enerjilerle bezedi.
|
Japon Shima Seiki p-com ile kesimhane makinelerine yüklenen fonksiyonlar, 100 dakikada ürün çıkaran makinelerin yarattığı elit performanslar katılımcıları fazlasıyla etkiledi. ZerParola Gazetesi fuarın son gününde çağı aşan donanımlarıyla hayranlık uyandıran makine festivalinin özel misafiriydi.
TETAŞ Türkiye Satış Müdürü sayın Kudret Çelebi ile yapılan söyleşide, hem kurumsal imaj hakkında önemli bilgi açılımları derlendi, hem de Türkiye tekstil ve konfeksiyon pazarına çok değerli katkılar sunan fuarın öne çıkan temaları irdelendi.
Sayın Çelebi, fuarın özeti sizce neydi?
Ziyaretinizden dolayı duyduğum memnuniyeti ifade ederek ve teşekkürlerimi ileterek sohbete başlamak istiyorum.
TETAŞ A.Ş 1982 yılından beri faaliyet üreten, bünyesindeki 17 şirket ve 2500 çalışan potansiyeli ile Türkiye'de tekstil ve konfeksiyon makineleri kulvarına yön veren güçlü bir şirkettir. Bu fuarı yılda iki kez düzenliyoruz. Organizasyondaki öncelikli amacımız, tüm makinelerimizin çalışır halde tanıtıldığı bir ortamda, sektör oyuncularını yenilikler ve gelişimler hakkında bilgilendirmek, müteşebbisleri yatırıma yönlendirmek ve elbette piyasanın ivme kazanması temelinde belirleyici rol üstlenmek.
Burada sergilediğimiz makinelerin %80 i Japon. Alman, İspanyol ve Çin orijinli makinelerimiz daha küçük ölçekli yer teşkil ediyor. Proses olarak Japon teknolojileri diğerlerine göre hayli önde. Hız, ürün çeşitliliği ve verimlilik tartışmasız üstün niteliklerde. Fuar bünyesinde makinelerimizin işleyiş planlarını, tasarım detaylarını, donanımlarını ve mekanizmalarını ayrıntılı olarak tanıtmaya özen gösterdik. Yoğun bir ziyaretçi kitlesinin katılımıyla başarılı bir fuar süreci geçirdik.
Geniş alana yayılan makine parkuru zenginliği hakim. Sırrını öğrenebilir miyiz?
Tüyap fuarı iki yılda bir yapıldığı için, yazlık ve kışlık olmak üzere, yılda iki ayrı fuar düzenliyoruz. Toplamda 77 bin metrekare kapalı alana sahibiz. Fuar arenamız yaklaşık 2500 metrekare. Normal akışta makinelerimiz yine burada, yan yana duruyor. Fakat hepsini aynı anda çalıştırmıyoruz.
Fuar günlerinde tüm makine ünitelerini aynı anda faaliyete alıyoruz. Konuk olan sanayicilere, profesyonellere, sektör profillerine canlı sunum gerçekleştiriyoruz.
Makinelerin çoğu ithal özellikte. Yerli imalatlar neden az?
Türkiye makine üretimi konusunda geniş imkanlara sahip değil. Bu sebeple makinelerin önemli bir kısmı yurt dışından geliyor. Biz sadece serim makinesini ve masalarını imal edebiliyoruz. Teknoloji, daha önceki yıllarda mekanik üzerine kuruluyordu. Ardından elektronik unsurlar geçerli olmaya başladı. Şimdi ise her iki yapının karması olan farklı bir teknoloji devrede. Japonya bu konuda gelişmiş kapasitelere ve yatırım değerlerine sahip bir ülke.
Dünyada satın alma alışkanlıkları değişti. Bir ürün artık milyon adet üretilmiyor. Üretim oranı düştü, renk ve çeşit tercihleri fazlalaştı.
Avrupa butik üretime yöneldi. Özellikle iç giyimde dikişsiz ürün trendi benimsendi. Daha hafif, vücuda zarar vermeyen ve kanserojen madde içermeyen ürün grupları. Teknolojiyi ve piyasa hareketlerini analiz eden makine ana imalatçıları bu kıstasları ölçü alarak planlama yapıyor.
Fuarda hangi kategorilere ait makineleri sergilediniz?
Nakış makineleri, örgü makineleri, triko makineleri, konfeksiyon makineleri, dijital baskı makineleri, çorap makineleri, eldiven makineleri, kesimhane makineleri, tasarım sistemleri ve kalıp hazırlama üniteleri. Ana hatlarıyla bu grupların sunumunu yaptık. Makineler kimlere satılıyor diye sorarsanız, ihracat yapan yerli sanayiciler dinamik talep noktalarımız. İmalatlarını iç piyasada yapıyorlar, ürünlerini yurt dışına satıyorlar. Amerika'ya ihracatları biraz daha zor şartlara bağlı tabi.
Makine fiyatları ne seviyede?
Konfeksiyon grubunda düz makineler 1000 Dolar limitten başlayarak çok amaçlı, elektronik, otomatlı sınıfta 30 bin Dolar seviyelerine kadar geliyor.
Tek kafalı nakış makineleri 15 Bin Euro, çok kafalı nakış makineleri 75-80 Bin Euro. Yan ekipmanlar ve aksesuarlarla beraber 100-110 bin Euro lara ulaşabiliyor. Triko makineleri 35-40 Bin Euro ile 135-140 Bin Euro aralığında. Apex tasarım programı 25 Bin Euro.
Türkiye, dünya genelinde nasıl bir tekstil kalitesine sahip?
Aslında en iyisiyiz. Amerika fiyata odaklı tekstil yapar. İmalat desteğini Bangladeş ve Vietnam gibi ülkelerden tedarik eder. Avrupa, Türkiye'deki kaliteli üretimi beğenir. Talep açar. Dünyada Çin'den sonra ikinci büyük tekstil pazarı olduğumuzu söyleyebilirim.
Fakat, konunun üzücü yanlarını da belirtmeden geçemeyeceğim. Ülkemiz maalesef pamuk üretemez hale geldi.
Çukurova ve Ege'de yaygın olan pamuk sirkülasyonu, şimdilerde ne yazık ki tükenme noktasına geriledi.
Pamuğu Amerika'dan ithal eder hale geldik. Mısır ve Özbekistan'ın pamukları çok iyi. Oradan da alımlar yapıyoruz.
Kalabalık öğrenci grupları görüyoruz. Bu ilgi eğitim amaçlı mı?
Evet. Tasarım atölyelerimizde eğitmen kadromuz var. Kurumlarında tekstil mühendisliği bölümü bulunan her üniversiteye eğitim desteği veriyoruz.
Hem akademisyenleri, hem de öğrencileri eğitim programlarımızla buluşturuyoruz. Öğrenci arkadaşlarımız atölyemize gelip, buradaki dijital çizim tekniklerini, teknolojinin yeniliklerini öğrenme şansı buluyorlar. Deneme çalışmaları yapıyorlar. Gördüğünüz gibi en ince nakış işlemeli yazı burada yazılıyor.
Triko ayakkabılarımız, parmaksız çoraplar, şallar, kazaklar, eldivenler ipten bitmiş ürüne ulaşan bir mantıkla imal ediliyor. Öğrenci arkadaşlarımız buradaki emeklerini sanal mağaza denilen bir mecrada topluyor. Yine sanal platformda mağaza raflarına yerleştiriyor. Makine sattığımız müşteriler için de aynı şekilde eğitim hizmetimiz devam ediyor. Gerekirse yurt dışı lokasyonlarda dahi bu tavrımızı sürdürüyoruz.
Şirketinizin müşteri portföyünü tanımlar mısınız?
Az öncede vurguladığım gibi ihracat ağırlıklı çalışan yerli üreticiyle ilgileniyoruz. İran, Irak,Türki cumhuriyetler aktif satış yaptığımız diğer merkezler.
Şirketler topluluğumuzun bünyesinde leasing şirketi ve ihracata dayalı factoring şirketi de mevcut. Yurt dışı satışlarımızı genelde peşin ya da banka kanallı leasing yöntemiyle gerçekleştiriyoruz. Triko pazarında %80 lik bir paya sahibiz.
Türkiye ekonomisinde yıllık 100-110 Milyon Euro gibi bir katma değer yaratıyoruz.
TETAŞ A.Ş şirketler grubunun toplam katkısı 250 Milyon Euro civarında.
Fuarda çok ilginç üretimlere de rastladık.
Dünyanın en büyük kazağında imzamız var. Triko piyasasının %90'ı Bayrampaşa ilçesinde faaliyet gösterir. Biz de Bayrampaşa Tekstilci ve Sanayici İş Adamları Derneği BATİAD ile ortak bir projede buluştuk. Enerji tasarrufuna dikkat çekmek ve trikocuların bu yöndeki çabalarına destek vermek amacıyla 18 metre boyunda, 45 metre eninde bir kazak üretip Bayrampaşa Belediyesi binasına astık. ''Kazak giyelim, enerjide %20 tasarruf edelim'' kampanyasında sorumluluk aldık. İmzamızı taşıyan kazak Guinness hakemi Kirsty Bennett onayıyla rekor elde etti.
Kudret Çelebi'nin TETAŞ ile yolları nerede ve nasıl kesişti?
Erciyes Üniversitesi Satış Yönetimi ve Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü mezunuyum TETAŞ'ta 20. yılım. Şirketle tanışmamın ilk adımı Denizli'de oldu. Beş yıl süreyle satış bölümünde görev yaptım. Sonrasında iki yıl şube yöneticiliğim var.
Ardından üç sene İzmir Bölge Müdürü olarak görevlendirildim.
2006 yılında İstanbul'a geldim. 2008 de ise TETAŞ Türkiye Satış Müdürü pozisyonuna eriştim.
Şuan Türkiye genelinde 110 kişilik bir satış ekibiyle beraber emek vermekteyim.
Sohbetimizin finalinde Bahçeşehir sivil toplum kuruluşu konumunuzu konuşalım.
Bahçeşehir'e 2011 yılında geldim. Oğlum Bahçeşehir Koleji'nde, kızım Abdi İbrahim'de okuyordu.
Abdi İbrahim'de okul girişine asılan bir bilgilendirme yazısı eşimle benim ortak tepkime neden oldu. Okul yönetimi tarafından velilere iletilen mesajda okul içinde beş sınıfın İmam Hatip için açılacağı ve kayıtların başladığı yazıyordu.
Kızım ve arkadaşları başka sınıflara geçince, düzensiz, kalabalık öğrencilerin alışık olmadığı kaotik bir eğitim ortamı oluştu. Ailece karara tepki verdik. Veli inisiyatifi adında bir dayanışma grubu ile çocuklarımıza dayatılan bu tutumun bir an önce kaldırılmasını talep ettik. Bir müddet sonra sonuca ulaştık. Akabinde Bahçeşehir'de Gölet ile ilgili çeşitli imar konuları gündeme geldi. Bader desteğiyle iletişime geçerek bir araya geldiğimiz arkadaşımızla beraber Bahçeşehir Gölet Gönüllüleri Platformu'nu kurduk.
Kentimizin korunması, doğamızın bozulmaması ve yaşam hakkımızın geleceğe taşınması amacıyla mücadele yöntemleri geliştirdik.
Halen aktif haldeyiz. Ve kararlılığımızdan dönmeme niyetindeyiz.
Röportaj paylaşımı için ZerParola Gazetesi çalışanlarına saygılarımla..
|
|
|
|
|
|
|
|
|
POPÜLER HABERLER |
|
|
|
|
SON HABERLER |
|
|
|
|
|
|