.
 

Köşe Yazarları
  Yorum Yap     Arkadaşına Gönder     Yazdır
     
6filodefol

6.FİLO DEFOL

Esat KORKMAZ
ZerParola Dergisi Köşe Yazarı
Bir kanlı Pazar günüydü.
Kanlı Pazar’da, 
sopaların indiği kafaların seslerini unutmak olası değildi.
Parçalanan karpuz sesi gibi sesler.

10 Şubat 1969 günü 6. Filo, Dolmabahçe önüne demirledi.
Filoyu Boğaz sularında gören öğrenciler, Devrimci Örgütler Dayanışma Kurulu’nun saptadığı program çerçevesinde eylemlere girişti.
Aynı gün İstanbul’un ana caddeleri yazılar ve afişlerle donatıldı. 
İTÜ’de toplanan kalabalık bir öğrenci grubu, “6.Filo defo!!”, “Geldikleri gibi giderler”, “Kahrolsun emperyalizm” sloganları atarak Taksim’e yürüdü.
Kitle tarafından, “Atam geldikleri gibi gitmişlerdi, yine geldiler, geldikleri gibi gidecekler!” sözleri yazılı bir çelengi Anıt’a koyuldu.

SOKAKLAR ISINIYOR
11 Şubat’ta İstanbul Üniversitesi’nde bir forum yapıldı. Üniversite bahçesinde bulunan Beyazıt Yangın Kulesi’ne üzerinde Vedat’ın resmi bulunan bir flama asıldı. 
İslami anti-komünizm cephesi, Vedat’ın flamasını “Kule’ye kızıl bayrak çekildi” biçiminde istismar ederek devrimcileri hedef gösterme yarışına girdi.
13 Şubat 1969’da Çemberlitaş Kız Öğrenci Yurdu’nda kalan öğrenciler, ayrı bir yürüyüş yapma kararı aldı.
Beyazıt’ta başlayıp Sultanahmet’te sona eren yürüyüşte üzerinde “Ya İstiklâl Ya Ölüm!” yazan, siyah zemine beyaz olarak işlenmiş bir bayrak taşındı.
Uyarılan anti-emperyalist duygular cangılında ‘68 Ruhu, her yönüyle ve tüm cüretiyle bir isyan olarak soluk alıyordu. 
Sokak ajitasyonu, mitingler ve zora dayalı çatışmalar, yani sokakta sürekli seferberlik dönemi başlamıştı.
Ortam, her türlü otoriteye karşı neşe dolu bir saygısızlıkla yüklüydü.
Her şey sistematikti, neredeyse alay gibiydi.
Bu da korkuyu azaltıyordu. 

AJİTASYON KOL GEZERKEN
Ama diğer yandan her öğrenci bir ajitatör idi ve kızmazsa kaçıracaktı. 
Bu hava içinde 6. Filo gelip İstanbul Limanı’na demirleyince kıyamet günü yaklaşmıştı.
Coşku seli içinde oradan oraya koşuştururken, İslami anti-komünizm cephesinin İstanbul’a adam taşıyarak Taksim’e yığınak yaptığının farkına bile varılamadı.
Varanlar ise iplemedi.
16 Şubat 1969 Pazar günü Türkiye’de o güne değin gerçekleştirilmiş en geniş anti-emperyalist kitle gösterisi düzenlendi. 
Çünkü devrim tatilde değildi, okullar açıktı. Üstelik ‘68 boykot-işgalleriyle küçümsenmeyecek bir deneyim kazanmışlardı. 
Üniversite öğrencilerinin yanı sıra işçi sendikaları, meslek kuruluşları ve her eğilimden sosyalistlerin katıldığı çoğunluğu işçilerden oluşan yaklaşık 30 bin kişi, İstanbul Üniversitesi önünden Taksim alanına yürüyüşe geçti. 

ORTALIK YANGIN YERİ
Polis, Taksim girişinde, caddenin her iki yanından önce sis bombalan attı.
Ardından coplarla saldırıya geçti.
Eş zamanlı olarak gerici sivil güçlerin önceden hazırladıkları anlaşılan kurşun bilyeleri elleriyle havaya attıkları gözlendi.
Yükselten hızla yere düşen kurşun bilyeler herkesin kafasını gözünü yardı.
Ortalık bir anda kan gölüne döndü. 
Bütün deneyimine karşın çatışmanın bu denlisiyle ilk kez karşılaşan kitle paniğe kapıldı. Yürüyüşün öncü koluyla gövdesi birbirinden ayrıldı. 

GERİCİLER BOŞ DURMADI 
Taksim alanına girebilen birkaç bin kişi gözü dönmüş gericilere yem olurken, polis alana giremeyen ve başsız kalan asıl yürüyüş kolu üzerine saldırıya geçti. 
Kitle, Gümüşsuyu’na doğru panik içinde kaçmaya başladı. 
Yürüyüş kolunun güvenliğinden sorumlu ve caddeyi her iki yönden koruyan militanlar, panik durumunda İTÜ’ye doğru kaçan kitleyi geri çevirmeyi başardılarsa da, Taksim alanına girilemedi.
Çıkan çatışmalarda çok sayıda yaralı verildi.

ÖRGÜTLÜ KATLİAM
Dışarıda bu olaylar yaşanırken Taksim alanında tam bir katliam örgütleniyordu. 
Birkaç gün önceden Taksim Gezisi’nde toplanmaya başlayan ve 6. Filo’yu kıble kabul edip toplu namazlar kılan İslami anti-komünizm taraftarları, polisin göstermelik barikatlarını aşarak alana girmiş olan birkaç bin kişinin üzerine saldırdılar.  
Sopalar ve bıçaklarla hücuma geçen gerici kalabalık, polisin gözetimi ve yardımı altında kanlı bir kıyıma girişti. 
Taksim meydanına açılan ara sokaklara taşan çatışmalar sırasında iki TİP’li işçi, Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan öldürüldü. 
Kanlı Pazar olarak tarihe geçen bu olay, 12 Mart öncesinde, anti-emperyalist kitle hareketlerine yöneltilmiş tertipli saldırılar arasında sonuçlan bakımından en çok tartışılanlardan biri oldu. 

(*) Korkmaz, Esat; Kafa Tutan Günler/ ’68 ve ’78 Güncesi/ Yerüstü Yeraltı, Demos Yayınları, İstanbul- 2021, 168-169-170; Korkmaz, Esat; Kafa Tutan Günler, Yerüstü ’68 Güncesi; Alev Yayınları, Dördüncü Baskı, İstanbul- 2009, s,184-185-186
 
Yorumlar
Yorum Yap






Bu habere henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yap'a tıklayarak ilk yorumu sen yapabilirsin.









 
 
 
KÖŞE YAZARLARI
İbrahim Dinç
Selfie Siyasetçileri
Erol Turan
Eğitimde Küba Farkı
Esat Korkmaz
Pandora’nın Kutusu
Ebru Öztürk
Kuruluştan Yükselişe
Şirvan Yücel
Merak Dedikleri
Hakan Zat
Muhalefet Meclis Üyeliği Ve Önemi
POPÜLER HABERLER
SOĞUK HAVALARA ...
TECRİT İNSANLIK...
ŞELALE’DE GİZLİ...
DEVRİMCİ BOYUN ...
(Miracın Kutlu ...
EPİLEPSİ FARKIN...
KENT ASALAKLARI
MERAK DEDİKLERİ
TÜRK DİLİNE AÇI...
Tümü
SON HABERLER
PANDORA’NIN KUT...
SELFİE SİYASETÇ...
KURULUŞTAN YÜKS...
BİR ŞAH OLSAM
Tümü
Haber bilgisinin gönderileceği e-posta adresini giriniz.
  Gönder  
 
  İptal  
 
 
rss facebook  Twitter

Gündem | E - Gazete | Köşe Yazarları | Vip Röportaj | Referanslar | Bize Ulaşın
ANASAYFA | FOTO GALERİ | VİDEOLAR | ANKETLER | KÜNYE | SİTENE EKLE | İLETİŞİM


Pikare 2024
Yeniliklerden Haberdar Olmak İçin
Valid CSS! Valid XHTML 1.0 Transitional