|
|
|
|
|
10 Eylül 2019 Salı 18:59
|
|
|
1937
|
|
|
0
|
|
|
|
|
BEDRETTİN AYDOĞDU Bedri Usta Rest. Kurucusu
Hayatını kebaba, hizmet aşkına ve çalışmaya adamış sıra dışı bir müteşebbis. Adana kebabının marka babası.
|
Lezzet şöleninin emek imzası.
Damak keyfinin yetenekli mimarı.
Siyasetçilerden sporculara, sanatçılardan yazarlara kadar bir çok popüler isme kebap yedirmiş, sempatik bir iş adamı.
İfadesi, gözleri, ses rengi hep gülüyor.
Enerjisi tavan, işe sevdası baş döndürüyor.
Mütevazı kişiliğinin arkasında, kocaman başarı hikayeleri saklı.
İçinde emek var, feda var, cesaret var, azim var.
Şöhreti çok haklı.
Bedri Usta Adana Kebapçısı’nın sahibi Bedrettin Aydoğdu ile sohbet zamanı.
--Hikayeniz nasıl başladı?
Merhabalar. Hoş geldiniz, mutlu ettiniz. Ailem kebapçı değil. Dolayısıyla bu iş atadan, babadan devir alınmadı. Özden gelen, samimi bir mücadelenin alın terinden yola çıktı. Hikaye 1977 yılında başladı. Tanıdıklar sayesinde bir kebap salonunda işe girdim.
Henüz 7 yaşındaydım. Kebapçılığın en alt kademesinden gelerek, tüm zorlu yanlarıyla tanıştım. Yılmadan çalıştım. Ustalarımı dikkatle izlemeyi, yeni şeyler öğrenmeyi seviyordum.
12-13 yaşına eriştiğimde, kendi işimi kurmaya karar verdim.
Babam 9 çocuk sahibiydi ve ekonomik durumu iyi değildi.
Cesaretimi sırtlandım, ticarete başladım.
--Bu yük çocukluğunuza ağır gelmedi mi?
Gözü karayım. Sıfır sermaye ile ilk adımımı attım. Amcamın ara sıra kullandığı, üzerinde yumurta sattığı bir tabla vardı. Onu vermesini rica ettim. Parasını sonra ödemek şartıyla demirci İsmet abiye mangal yaptırdım. İki tane de şiş aldım. Kömürcüden 10 kilo ödünç mangal kömürü tedarik ettim.
Çalışıp öderim dedim. Adana’da Çifte Minareli Cami yanındaki boş arsaya tezgahımı açtım. Fırına, kasap dükkanına, manava yakın noktadaydı. Müşteri geldikçe malzeme alacak ve durumu yönetecektim. İlk siparişim müteahhit bir adamdan geldi. Yakınlarda inşaat yapıyordu ve şantiyedeki çalışanlar için 50 dürüm siparişi verdi. Tabi, bu kadar yoğun işe tek başıma yetişmem mümkün değildi. Eski çalıştığım kebapçıdaki arkadaşlarımdan destek istedim. El birliğiyle dürümleri hazırladık. Kebap ustalığı yolculuğum başlamıştı. Kazandıkça, daha fazla motive oluyor ve çalışma azmimi yükseltiyordum.
--Ustalarınız kimdi?
Davut usta ve şimdi aramızda olmayan Mehmet İstanbullu ustaların üzerimde emeği çoktur. Öğrenmeye, gelişmeye, yeni bilgiler edinmeye açık bir insanım. Ustalarımı dikkatle izler ve merak ederdim. Üretimin hangi aşamalardan geçtiğini yaşayarak öğrendim. Sonrası çok çalışmak ve işine aşık olmakla ilgili.
--Eğitim hayatı nasıl ilerledi?
Şartlar elverişli olmadığı için okula hiç gitmedim. Daha sonraki süreçlerde kendi çabalarımla bazı şeyleri öğrendim. 14 yaşında evlendim. Hayata erken atıldığım ve tecrübelerle erken sınandığım için çocuklarımı sonuna kadar okutmak istiyordum.
Şimdi beş yetişkin çocuğum var ve tamamı üniversite mezunu.
Hepsi, işlerinde başarılı, hepsi iyi birer kebapçı.
Oğlum Cemil 33 yaşında bir avukat. Aynı zamanda dizi oyuncusu. Diğer oğlum işletmeci. Kızımın birisi İngilizce öğretmeni.
Türk Eğitim Vakfı’nda gönüllü olarak çalışıyor.
Diğer çocuklarım da kendi alanlarında üniversite eğitimi aldılar.
Hepsi profesyonel yönetici.
Onlar sayesinde kendi serüvenime sığdıramadığım eğitim aşkını yaşama şansını buldum.
--İstanbul’a gelişiniz nasıl gerçekleşti?
Adana’da bir süre kendi işimi yaptıktan sonra İstanbul’a gelme isteğim oluştu. Para kazanma zamanıydı ve bunun için yeni fırsatlar bulmam gerekiyordu. Kısa bir müddet akrabalarımın yanında kaldım. Rahatsızlık verdiğimi hissettiğim an, evden ayrıldım. Bulaşıkçılıktan, komiliğe, çıraklığa, garsonluğa, hamallığa kadar çeşitli işlerde çalıştım. 14-15 yaşlarındaydım. Biriktirdiğim paraları bir abimin yardımıyla bankaya yatırıyordum. Otelde kalmaya param yetmediği için 2 sene kadar köprü altında yaşadım. Çalışma hırsımdan, hedefimden bir an bile kopmadım. Uğur Dündar ‘’Kimsesiz Çocuklar’’ diye bir program hazırlamıştı. Röportaj verdim. Ailem görmüş, duymuş. Beni almak için İstanbul’a geldiler. Baktılar ayaklarımın üzerinde duruyorum ve ekmeğimi çıkarıyorum, içleri rahat etti. Köprü altında yaşıyor olmam umurlarında değildi. Çünkü para kazanıyordum. Hayat kaldığı yerden devam etti.
--Markalaşma süreçlerinden bahsedelim
Üç marka yarattım.
Adana Yüzevler Kebapçısı
Adana Dostlar Kebapçısı ve
Bedri Usta Adana Kebapçısı.
Her markanın belli şöhret dönemi olur.
Müşterilerle beraber, markalar da yaşlanır.
Bedri Usta’yı 2008 yılında kurdum.
İlk şubemizi Maslak’ta hizmete açtık.
Şuan 16 şube sayısına ulaştık.
Franchise konusunda eskisi kadar yumuşak değiliz.
Markamızın hakkını tam olarak veremediğini düşündüğümüz noktalarda sözleşme iptali ve kapatma kararı alabiliyoruz.
İşimizin başındayız.
--Personel eğitim programları uyguluyor musunuz?
Elbette. Merkezimizde sürekli eğitim modelini esas alıyoruz.
Açılacak yeni şubelere usta yetiştiriyoruz.
16 şube içinde işinden ayrılan, başka sebeplerle bırakan eleman olursa, zaman kaybetmeden yerine adam koyuyoruz.
Salon personeline fazla karışmıyorum.
Ama, mutfak bölümünde mutlaka bizim yetiştirdiğimiz personeller görev almalı. Organizasyonu bu şekilde yönetiyoruz.
--Etleri nereden alıyorsunuz?
Türkiye’nin değişik yerlerinden et tedarik ediyoruz. Piyasada bir Balıkesir çılgınlığı var. Kime sorsan eti Balıkesir’den aldığını söylüyor. Oysa, durum öyle değil. Çünkü, orada o kadar et yok.
Bir süre önce kurumsallaşmaya yönelik önemli kararlar verdik.
Akın Baygın arkadaşımız aramıza katıldı.
Teknoloji, bilişim ve finansman konularını yönetecek.
Biz de üretim departmanına daha fazla ağırlık vereceğiz.
Ürün tedariki ve satın alma unsurlarında yeni sistem oturtacağız.
Eksiklerimizi görecek ve tamamlamaya yönelik hamleler yapacağız.
--Kebapların üretim reçetesi var mı?
Reçeteye inanmam. Ninelerimiz, dedelerimiz eti kitaba, ya da kaynağa bakarak yapmadı. El ayarı, göz kararı denen bir kavram var. Gramaj hesabıyla kebap hazırlanmaz. Şu baharattan bu ölçek koyacaksınız diye kural mı olur? Her şey, denemekle ve doğruyu bulmakla anlamlı hale geliyor.
--Favori kebapçılarınız var mı?
Tabi ki var. Kebap, bundan 400 yıl önce Beyrut’tan buraya geldi. İlk olarak Adana’da yerleşti. Yenmeye, sevilmeye başladı. Daha sonra iyi kebapçılar bu işin geleneğini oluşturdular. Develi, Günaydın, Köşebaşı sevdiğim ve saygı gösterdiğim markalar. Sahipleriyle düzenli aralıklarla toplanır, sohbet eder, fikir alışverişleri yaparız.
Bu işte benden daha iyiler elbette vardır. Olmalıdır da.
--Adana Kebap tescilli marka mıdır?
Evet. Tüm yasal hakları bendedir.
Bu konuda önemli çalışmalar yaptım. Yunanistan, lokumun patentini alarak, bize ait önemli bir geleneği kendine mal etmiş oldu. Kebap konusuna da eğildiler. Peşine çok düştüler.
Ama, izin vermedim. Adana Kebap markasının patentini aldım. Marka şuan tescillidir, bize aittir.
İzinsiz kullanılamaz. Yöre, ya da coğrafya tanımı vererek, Adana Kebapçısı adıyla restaurant açamazsınız. Böyle girişimler olduğunda hukuk çerçevesinde ihtarlarımızı yapıyoruz.
--Size özel lezzetleri tanıyalım
Bedri Usta şiş spesiyalimiz. Terbiyesini farklı yapıyor, sosunu özel hazırlıyoruz. İsteyene tarifini veriyorum. Tahin salatamız, haydarimiz, sulu cacığımız, patlıcanımız, Adana’ya has ezme salatamız öne çıkan lezzetlerimiz. Çocuk menüsü de kısa bir süre içinde hizmet kervanına katılacak.
--Türkiye’de kebap hak ettiği yerde mi?
Maalesef değil. Kebap aşk işidir. Yoğun emek ister. Bir inşaatçı, bir sanayici, bir mimar kebapçı dükkanı açarsa başarılı olamaz. Tarihimizden, köklerimizden, ananelerimizden gelen kebabı dünyaya tanıtmak konusunda sıkıntı yaşıyoruz. Son zamanlarda Nusret çıktı. Kafası iyi çalışan bir arkadaşımız. Şansını düzgün kullandı ve 10 milyon Dolar harcanan tuzla servis projesini 250 milyon Dolar fiyata sattı.
Profesyonel ekiple çalışıyor. Gidişatını çok beğeniyorum.
Kebabımız, doğru ustaların elinde, doğru yatırımlarla ve global pazarlama mantığıyla dünyada iyi yerlere gelebilir.
--Çalışma arkadaşlarınızla iletişiminiz nasıl?
Günde 20 saat çalışan, 4 saat uyuyan bir adamım. İş, hayatımın odak noktası. Bodrum’da 7 yıldızlı otelin altında kebapçı dükkanımız var. Gündüz insanlar sahilde olduğu için, iş genelde akşam zamanı başlar. Zaman bol diye kumsala şortla çıkıp, hizmet ettiğim insanların arasında gezmeyi kendime yediremem. Yanlış kabul ederim. İş olmasa bile, dükkanımı siler süpürürüm. Masalarımı hazırlarım. Akşam hazırlığımı yaparım. Yerimden ayrılmam. Oturur ekmeğimi beklerim. Çalışma arkadaşlarım da bu huyumu bilirler. Her şeye çok karışırım. Çabuk sinirlenirim, hızlı yatışırım. Babacan tarafımı hiç kaybetmem. Bir işi çok daha iyi yapabilecekken neden vasat kalalım? En iyisini ortaya koyma şansımız varsa, mükemmele niçin ulaşmayalım? Personelimle abi kardeş gibiyim. Asla patron-işçi ayrımına girmem. Bu tekne hepimizin. Bizler emek ortağıyız.
--Sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyor musunuz?
Önemli işler yapıyoruz. Bu konuda çocuklarımdan güzel yönlendirmeler alıyorum. 23 Nisan’da kimsesiz çocuklara, hurda satan çocuklara, işçi çocuklara kebap yediriyoruz.
Hediyeler veriyoruz. İyi hissetmelerini sağlamaya çalışıyoruz.
Ramazan ayında bakımevinde kalan yaşlılarımızı iftar sofralarında ağırlıyoruz. Kedi sevmeye uzak bir insanken, kızımın teşvikiyle kedi dostu haline geldim. Ofisimde artık bir kedi ile beraberim. Yüzlerce kedi evi yaptık ve belirlenen noktalara dağıttık. Su kapları, mama kapları ayarladık. Akbatı’ya da aynı projeyi uygulayacağız.
Kızım geçmiş doğum günümde bana sürpriz yaptı.
Annesinden ve kardeşlerinden 1000’er lira para toplamış.
Hediyemi vermek için yanıma geldi.
Bütün parayı Kamboçya’daki ihtiyaç sahiplerine göndermek istediğini söyledi ve fikrimi sordu. Tereddütsüz kabul ettim.
Böyle etkileşimlerde bulunmak çok hoşuma gidiyor.
--Projelerinizi konuşalım
Akbatı şubemizde yer değişikliği yaptık. Artık, daha modern, rahat, güzel bir yerdeyiz. Altyapı, dekorasyon ve mimari çalışmalarımız devam ediyor. Aklımızdaki konsepti oluşturunca ortaya kaliteli ve şık bir mekan çıkacak. Nuri…17 yıldır yanımda çalışan bir arkadaşım. Şimdi ortağım oldu. Patron yarısı olarak işletmecilik yapıyor. Akbatı’daki ilk kebapçı biziz. Diğerleri bizden cesaret alarak geldi. Bölgede daha iyi noktalara erişeceğimizi düşünüyorum.
Eylül ayı gibi Teve2’de yemek programına başlıyorum.
Ünlü konuklarım olacak. Kebap hazırlayacak, kebap konuşacağız. Dinamik ve renkli bir ekran sizleri bekliyor.
Ordaoğu’ya, Avrupa’ya, dünyaya yeni şubeler açma niyetindeyiz.
Uçakta kebap yapma gibi fantastik hayallerim var.
Belki başka yenilikleri de proje haline getirebiliriz.
--Söylenmedik hiç bir şey kalmasın.
Kalamış Bedri Usta 800 kişilik. Özellikle Fenerbahçe maçlarında çok yoğun oluyor. Herkes beni Fenerbahçe’li zanneder ama, Galatasaray’lıyım.
Doğum yerim Mardin. Adana yetişip büyüdüğüm yer.
Alkol kullanmam. Hobim yok. Tatile çıkmam. Sinema, tiyatro gibi alışkanlıklarım hiç olmadı. Çünkü hep çalışırım.
Sosyal medya üzerinden bize eleştiri gönderen müşterilerin fikirlerini önemserim. Olumsuz şey yazsalar bile orada kalsın isterim.
Kebabın kitabını yazmam konusunda teklifler alıyorum. Ancak, öyle bir düşüncem yok. Ben, hayat hikayemle konuşulmak isterim.
Bir dükkanda tüm personel aynı anda işi bıraksa dahi, işleyişi tek başıma hallederim. Çözüm için yeterli bilgi ve kuvvete sahibim. Salata büfesini ortaya koyar, içeceklere banket yapar, mezeyi açık reyonda sergilerim. İsteyen istediğini oradan alır. Ben de kebapları pişirmeye başlarım. Değişik bir konsept denemiş oluruz.
İşten asla korkmam, asla yılmam. Hayata bir daha gelsem yine kebapçı olmak isterdim.
Bir torun sahibiyim. İkinci torun da yolda.
Ömrüm yettiği müddetçe çalışmaya ve kebap yapmaya devam edeceğim. Herkese saygılarımı sunar, sevgilerimi iletirim.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
POPÜLER HABERLER |
|
|
|
|
SON HABERLER |
|
|
|
|
|
|