|
|
|
|
|
14 Şubat 2015 Cumartesi 19:51
|
|
|
1248
|
|
|
0
|
|
|
|
|
Yarım asırlık sinema tecrübesini yönetmenlikle taçlandıracak olan Koçyiğit ile akil insanlardan, yerli filmlere, aldığı ödüllerden hayallerine kadar geniş bir röportaj gerçekleştirdik.
|
Hayranlarınız sizi yakın zamanda bir sinema filmi, dizi ya da televizyon programında görebilecek mi?
Beni bir sinema filmi ile görecekler. Ancak bu sefer kamera önünde değil, ilk kez yönetmen koltuğunda olacağım. “Varoşta Kadın Olmak” adlı kitabın sahibi Nalan Türkeli’nin yaşamını beyaz perdede izleyeceğiz. Çekimlere başlamak için de senaryonun tam anlamıyla içime sinmesini bekliyorum.
CUMHURBAŞKANIMIZ’IN ÖDÜLÜNÜ ALMAKTAN ONUR DUYDUM
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın bu yıl ilk kez verdiği 2014 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'nin sinema alanında sahibi siz oldunuz, tebrik ederiz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük makamının bana layık gördüğü ödülü almaktan büyük bir onur duydum. Çok uzun yıllar sanatçılar devlet katında yeterli ilgi görmediler. Devlet, adeta yasakçı bir devlet görünümündeydi. Hâlbuki bütün dünyadaki ülkeler, sanatçılarını korur, onlara layık oldukları değeri verir. Daha da ileri örnekler vermek için maddi ve manevi destekler verir.
HANGİ İKTİDAR OLURSA OLSUN ÇÖZÜM SÜRECİNE DESTEK VERİRDİM
Çözüm sürecinde siz de akil insanlardan biri oldunuz. Bu süreçte neler yaptınız, neler yaşadınız ve akil insan olarak maksadınıza ulaştığınızı düşünüyor musunuz? Yapmak isteyip de yapamadığınız şeyler oldu mu?
İki yıl önce çözüm sürecinin bir parçası olarak Akil İnsanlar heyetine çağırılınca, toplumsal sorumluluk duygum ile koşarak gittim. Ortada söz edilen “barış”tı ve bu çağrıya olumsuz dönüş yapmam, açıkçası vicdanımı tetiklerdi. Aynı durumda başka bir iktidar da olsa yine giderdim. Bu iki aylık süreçte halkın “barış” kavramını nasıl algıladığını ölçtük. Bu konu hakkındaki taleplerini, tekliflerini dinledik… En sonunda da tüm deneyimlerimizi ve sonuçlarımızı bir rapor olarak devlete sunduk. Bu bir devlet projesiydi zaten ve amacına da ulaştı. Çok şükür ki bu konuda da iki yıldan bu yana bir huzurdan söz edebiliriz.
SİYASETE GİRMEK GİBİ BİR AMACIM OLMADI
Bir dönem siyasete sıcak baktığınızı ve milletvekili adayı olduğunuzu biliyoruz. Toplumumuzun en saygın sanatçılarından biri olarak siyasette de var olmak ister misiniz? Siyasi partilerden teklifler alıyor musunuz?
Siyasete girmek gibi bir amacım ya da talebim olmadı. Evet, bir dönem Turgut Özal tarafından davet edildim. Sorunları oldukça fazla olan bir mesleğim vardı ve Türkiye’de henüz halledilmemiş kadın sorunları mevcuttu. Bu sebeple, yaptığım çalışmaları sadece bir sosyal sorumluluk projesi gibi değil, bu sorunların daha net çözümlere ulaşacağı yer olan Meclis’te çalışmayı kabul ettim. Ama milletvekilliğini kazanamadıktan sonra, yine sosyal çalışmalarıma ve mesleğime geri döndüm.
OYUNCULAR YÖNETMENİN MALZEMESİDİR
Türker İnanoğlu, “Türk sinemasında son star kadın olarak Hülya Avşar, erkeklerden Kadir İnanır’dır, onlardan sonra star gelmedi” dedi. Sizce de öyle mi?
HÜLYA KOÇYİĞİT: Türk sineması “star” sistemini terk etti. Şimdi “yönetmen sineması” dönemi başladı. Galiba bence de doğru olan bu. Çünkü bir filmi yönetmen yapar. Oyuncular, yönetmenin malzemesidir.
Türk Sineması 100. yılını siz de sinemaya başlangıcınızın 50. yılını kutladınız bu sene. Bu size neler hissettirdi?
Türk sinemamızın yarısına tanıklık edebilmek olağanüstü bir duygu benim için, büyük bir gurur…
ARAŞTIRMAKTAN VE ÇALIŞMAKTAN YILMAM
Yerli ve yabancı film festivallerinde de en çok ödül alan kadın sanatçımız sizsiniz, bu başarınızın sırlarını bizimle paylaşır mısınız?
Ben mesleğime tutku ile bağlı bir insanım ve insana saygılıyım. Yaptığım işin en doğru, en iyi olması için araştırmaktan ve çalışmaktan yılmam… Belki de bu kadar titiz çalışmalarımın sonucunu aldım. Yaptığım seçimlere çok dikkat ederim.
SİNEMAMIZIN ATAĞINDA DEVLET DESTEĞİ ETKİLİ OLDU
Son yıllardaki Türk sinemasının atağını nasıl buluyorsunuz? Sizce bu atağın belli başlı sebepleri nedir?
Son derece güzel, gurur verici bir atak… Bunu, genç girişimci sinemacıların varlığına, teknolojiden yararlanabilmelerine, eskiye nazaran çok fazla sponsor ve devletin desteğini alabilmelerine bağlıyorum.
FİLM SİNEMA SALONUNDA İZLENİR
Sinemaya gider misiniz? En son hangi filmi sinemada seyrettiniz?
Film, sinema salonunda seyredilir. Bu prensipten asla vazgeçmem. En son sevgili Çağan Irmak’ın “Unutursam Fısılda” adlı filmini izledim.
KADIN KOMEDYEN ZOR YETİŞİYOR
Son yıllarda yerli komedi filmleri çok revaçta. Aralarında beğendikleriniz var mı?
Komedide kadın oyuncu çok zor yetişiyor. Bu sene iki tane başarılı kadın oyuncuyu izlemekten büyük bir keyif aldım. Hadi İnşallah filmi ile Büşra Pekin, Deliha filmi ile Gupse Özay’ı canı gönülden tebrik ediyorum.
İNGRİD BERGMAN’A HAYRANIM
Kendinize mesleki anlamda üstat kabul ettiğiniz isimler var mı?
Üstat olarak değil, belki ama Ingrid Bergman’a hayranlık duyarım.
HAYALLERİMİ SÜSLEYEN ROLLER VAR
Mesleki anlamda bütün hedeflerinize ulaştığınızı düşünüyor musunuz? Mesleki olarak en büyük hedefiniz nedir?
İnsanoğlunun doğasında var doyumsuzluk. Yetinememek, daha iyisini, daha güçlüsünü aramak, talep etmek… Elbette ki “ben oldum” diyemem. Ancak oldukça birikimi olan bir oyuncuyum. Daha hayallerimi süsleyen roller var ve Türk sinemasını hak ettiği yerde görmek gibi bir emelim var.
BERRİN MENDERES’İ CANLANDIRMAK İSTİYORUM
Hayalini kurduğunuz roller hangileri?
Berrin Menderes’i canlandırmak çok istiyorum. Halit Refiğ ile birlikte araştırmasını yaptığımız, kendisinin senaryosunu yazdığı 1960 ihtilalini anlatan senaryoyu hayata geçirememenin mahcubiyeti içerisindeyim.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
POPÜLER HABERLER |
|
|
|
|
SON HABERLER |
|
|
|
|
|
|