Yerel basın emekçisi sorumluluğumuzla,
Kayaşehir'deki belediye binasına gittik.
Oturum başlamadan önce
İstanbul Gönüllüleri Başakşehir koordinatörü
Umut Melih Kunter Zeynep İdil, Bahçeşehirliler Derneği Uğur Barış Karabulut, Sivas Ulaş Derneği yöneticileri, Şahintepe Halk Dayanışması gönüllüleri, CHP Başakşehir meclis grubu odasına ziyarette bulundu.
CHP Başakşehir İlçe Başkanı
Beyzade Kayabasi ve CHP Başakşehir Grup Başkanvekili Nizamettin Kümeç ile CHP'li meclis üyelerine düşünceler aktarıldı.
Talepler tanımlandı.
Eleştiriler değerlendirildi, sorular yanıtlandı.
Zaman darlığı sebebiyle Şahintepe Barınma Hakkı Meclisi grubuyla oturumun sonrasında toplantı yapılması kararlaştırıldı.
Çoğu yaşlı insanlardan, kadınlardan, çocuklardan oluşan halk kitlesi tribünde kendileri için ayrılan koltukları doldurdu.
AKP'DEN CHP'YE OY
13 maddeden oluşan gündeme dair görüşmelere gecilmeden önce Denetim Komisyonu ve bazı komisyonlarda görev yapmak üzere Akp ve CHP gruplarının isim önerileri alındı.
Kapalı zarf usulü belirlenen imzalar toplandı.
Oturumda, 16 CHP'li meclis üyesi vardı.
CHP Başakşehir denetim komisyonuna partisi tarafından önerilen Sait Vakkas Salıcı 17 oy aldı.
Sürpriz sonuç CHP'li meclis üyesi Sedat Aslan tarafından esprili bir dille yorumlandı.
CHP'YE GÖNDERME
Meclis başkanvekili AKP'li Onur Gözen, gruplara söz hakkı tanıdı.
Konuşmaların ardından 13. Madde tartışmaya açıldı.
Şahintepe Mahallesi'ni yakından ilgilendiren konu hakkında söz alan AKP'li Murat Şahin ve Ahmet Melik, CHP'yi iş yaptırmamakla, halkın temiz duygularını kullanmakla suçladı.
CHP'li Sedat Aslan, Necati Erdem ve Nizamettin Kümeç'in konuşmaları, vatandaş sıralarından alkış desteği aldı.
Ortam daha da elektriklendi.
AKP grubu, Şahintepe halkının CHP tarafindan provoke edildiğini ve kandırıldığını vurguladı.
Nizamettin Kümeç, "Peşkeş" kelimesi nedeniyle meclisten özür dilemeye çağrıldı.
HALKA TAHAMMÜLÜ KALMAYANLAR
AKP'li meclis üyelerinin Şahintepe Mahallesi'ne yönelik sunumları vatandaş tepkisiyle karşılandı.
Yurttaşlar, AKP'yi mahkeme kararlarına uymamakla, halka yalan söylemekle ve mahalleye çökme planları yapmakla suçladı.
Meclis başkanı Onur Gözen, mikrofondan halka seslenerek, izleyicileri salondan dışarı atma hakkını hatırlattı.
Tepkiler ivme aldı, boyutlandı.
FİTİL ATEŞLENDİ
Başakşehir Belediyesi Yazı İşleri Müdürü
Erol Aygün, meclis salonundaki görev yerini terk ederek vatandaşa ayrılan tribüne çıktı.
Sert bir üslupla Şahintepe halkını uyarmaya kalkınca, aynı perdeden cevabını aldı.
Olayların başlangıç fitili yakıldı.
Yazı İşleri Müdürü beyefendi, belediye çalışanlarından oluşan ve partili olduğu sanılan genç bir kadroyu koridora yığdı.
Oturum bitip halk binadan ayrılmaya yönlenirken, Erol Aygün yönetimindeki gruplar merdivenlerden inen halkla sıcak temas sağladı.
Gücü arkasına alan AKP'li meclis grubu, ortam cesaretiyle halka saldırmaya başladı.
Koridorlarda insanlar kovalandı.
Köşeye sıkıştırılanlar ciddi şekilde tartaklandı.
Video görüntülerinden açıkça görüldüğü üzere, Erol Aygün merdivenden aşağı insanları itmeye çalıştı.
Kaba ifadeler kullandı.
Hakaretlerin ve fiziki darbelerin yoğunlaşması, gerginliğin tavan yapması can güvenliğini tehlikeye attı.
Çocuklar korkudan saklanacak yer ararken, darp edilen kadın vatandaşlar direniş haklarını kullandı.
ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ
Başakşehir Belediye Başkan Yardımcısı, Başakkent A.Ş üst düzey yöneticisi AKP'li Ahmet Melik, öğretmenlik mesleğinden gelen bir siyasetçi.
Mevlüt Uysal döneminden beri hem şirketsel, hem kurumsal anlamda önemli makamları dolduruyor.
Güvercintepe Mahallesi merkezli inşaat taahhüt işlerinde sıkça adı geçiyor.
Dün, halka ilk darbeyi yapan, kutsal sayılan öğretmenlik mesleğinden gelen birisi oldu.
Belki öğretmenlik yıllarını hatırladı, belki de bu devran hep böyle dönecek sandı.
Vatandaşa tokat attı.
Öfkesini yenemedi, elindekileri fırlattı.
Karşısında öğrenciler yoktu.
Düşman durmuyordu.
Attığı tokat, sadece oradaki masum insanların değil, 530 bin Başakşehir'linin yüreğini burktu.
SESSİZ KALMADIK
Basın emekçisi kimliğimiz bir yana, önce insandık.
Savunmasız halka karşı, halk tarafından seçilmiş, halkı temsil etmesi gereken kişilerin şiddete başvurmasına razı olamazdık.
AKP meclis grubunun arasına daldık.
Siyasilere, seçilmiş insanlar olduklarını, eleştiriye karşı daha olgun davranmaları gerektiğini hatırlattık.
Suçladıkları biri ya da birileri varsa şikayetçi olabileceklerini, ama halka toptan kötü davranış tutumunun kabul görmeyeceğini anlattık.
Amacımız, hem görüntü almak, hem mağduriyet yaşayan insanlara yardıma koşmaktı.
Ahmet Melik, önce elimizdeki cep telefonunu aldı. Direniş gösterince iade etmek zorunda kaldı. AKP'li Murat Şahin "Hakan bey gazeteci, o görevini yapıyor" dese de, adını bilmediğimiz, ancak sıfatlarını hafızalardan silmediğimiz bazı Akp'liler "Şahintepe de oturmuyorsanız, size ne oluyor. Bu durum sizi neden ilgilendiyor" diye üzerimize saldırdı.
Eli ayağı titreyen, yüzü kireç beyaza dönen Ahmet Melik;
"Hakan bey, görev değil, provokasyon yapıyorsunuz. Bize küfür edildi.
Size saygımız var, ama sizin kendinize saygınız yok" diyerek tuhaf bir eleştiri getirdi.
Kayıtları aldık, görevimizi tamamladık
EMİR KİMDEN GELDİ
Başakşehir Belediyesi resmi sitesinden öğrendiğimiz kadarıyla, Yazı İşleri Müdürü
Erol Aygün beyefendi;
1978 yılında İstanbul doğumlu.
2003 yılı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2017 AÖF Felsefe mezunu.
2004-2012 yılları arasında serbest avukatlık yapmış.
2012 yılından itibaren Hukuk İşleri Müdürlüğü avukat kadrosunda görev almış.
Nisan 2016 tarihinden bugüne Başakşehir Belediyesi Yazı İşleri Müdürü.
Evli ve dört çocuk babası.
Mecliste cereyan eden olayların pimini çekenden ziyade, ana düğmeye kimin bastığı, saldırı talimatına kimlerin imza attığı önem arz ediyor.
Erol Aygün'ün bireysel inisiyatif alıp halka kafa tutması güçlü olasılıklar dahilinde görülmüyor.
Şiddet, saldırı, işkence ve insanlık onurunu zedeleyici atmosfere ön açan kim varsa, kamuoyuna mutlaka hesap vermesi gerekiyor.
HALK YENİLMEZ
Hem hukukçu, hem felsefe mezunu bir kamu yöneticisinin Yazı İşleri Müdürü statüsünü unutup, halk tribünlerine çıkıp, vatandaşla sert diyaloğa girmesi, kaosa teşvik görüntüsü vermesi, insanları merdivenlerden aşağıya itmesi, kamu görevlisine yakışmayacak kelimeler üretmesi, Başakşehir Belediyesi için büyük bir prestij kaybı ve ciddi bir kamu suçudur.
Sakin ve uzlaşıcı bir dille çözülmesi gayet kolay olan gerginliği daha da travmatik hale getirmeye çalışmak, mağdur edebiyatına sarılıp onlarca polis aracını belediye binası önüne yığmak korkunun, hadsizliğin ve haksızlığın sonucudur.
Saldırdığınız, hakaretler yağdırdığınız insanlar, hizmet etmekle mükellef olduğunuz halkın ta kendisidir.
Yaptığınız adil ve doğru değildir.
Makul ve makbul değildir.
Ahlaki ve vicdani değildir.
Halk yenilmez.
Yenilmeyecektir.
DEMOKRASİ REÇETESİ
Başakşehir Belediye binasının şahsınıza ait sırça saray olmadığını er ya da geç anlayacaksınız.
Siz Ferrari araçla gezip, tutkunuza haz, heyecanınıza renk, keyfinize neşe eklerken, insanların hayatları kararıyor.
Hakkını isteyene tokat atılıyor, sesini yükseltene şiddet uygulanıyor.
Hem de belediye binasında.
Hem de halkın parasıyla yapılmış, halka ait, devleti temsil eden resmi bir kurumda.
Size düşen ilk ve öncelikli görev, adı sanı sıfatı ne olursa olsun saldırganları görevlerinden almak ve üzdüğünüz insanlardan özür dilenmesini sağlamaktır.
Halktan ve halkın adaletinden korkmamaktır.
İşte samimiyet testi.
İşte insanlık dersi.
İşte demokrasi reçetesi.
Hakan Zat
ZerparolaHaber
Basın emekçisi