Aşağıda üslubuyla sergilenecek sözler, CHP Başakşehir belediye başkan aday adaylarından en küçüğüne ithaf edilmiştir.
Başlığı ‘Alo Uğur Hattı’ olarak belirlenmiştir.
Makalemiz, cesaret ögeleri içerir.
Lütfen nabzınızın ayarlarıyla oynamayınız.
BAK KARDEŞİM
Basın gücü demokrasilerde dördüncü kuvvet olarak nitelenir.
Yasama, yürütme ve yargı kadar değerlidir.
Gazeteci şüphe eder, analize girer ve eleştirir.
Yerel basın daha da kristalizedir.
Leke tutmaz, lafa batmaz, tehdide kulak asmaz.
İradesi derindir.
İşinin ehlidir.
Tüm unsurları birleştirir, ifadeyi yerine yerleştirir.
Amaç, gündem odağında yeni tartışmalar başlatmaktır.
Tartışma kavramı faydalıdır.
Geliştirir, dönüştürür, ileri götürür.
Çünkü, içinde bilgi yer alır, kanaat açıklanır, felsefeye danışılır.
Münakaşa başka bir şeydir.
Kabalık, öfke ve sıradanlık barındırır.
Polemik ise siyasal, bilimsel ya da toplumsal bir konuda girişilen kalem kavgasıdır.
Üstat meydanıdır.
Gel biraz polemik yapalım.
İçimizi boşaltalım.
Ben sorayım, sen sus pus.
Sen sor, ben sana mahsus.
GÜCENMEK YOK
‘Bu CHP Küme Düşer’ başlıklı köşe yazımıza düşük kalibreli hitabetler üretmişsin. Suallerimiz havada kalmış, dar kulvara sinmişsin. Önce güldük, sonra üzüldük.
Meğer, aslen hırçın, ruhen narinmişsin.
Elbette gerçekler ağır.
Korkular doğruya sağır.
Bağırabildiğin kadar bağır.
Gücenmeyiz.
Sözümüz söz.
İçimiz, dışımız bir.
Özümüz öz.
YAKIŞMADI EFENDİ
--Kendimizi gazeteci sanıyormuşuz.
--Vatanseverlik bilincimiz yokmuş.
--Ucuz, vicdansız, kirliymişiz.
--Siyasetten besleniyormuşuz.
--Dizayn peşindeymişiz ama, sen oyuna gelmiyormuşsun.
--Bize yapacağın ispatlar boşa gidermiş.
Mış mış ta, fış fış.
Yallah ta, kış kış.
CHP’li belediye başkan adayının ağzına hiç yakışmamış.
NE DİYE HİTAP EDECEĞİZ?
Gazeteciliği meslek olarak kabul etmediniz.
Peki asli statünüz nedir Uğurlu başkan?
Eski televizyoncu musunuz?
Eski yayıncı mısınız?
Eski medya starı mısınız?
Eski basın ajandası mısınız?
Eski Sun Flower kiracısı mısınız?
Eski Prestige Mall dükkan yatırımcısı mısınız?
Uğur küpü aday adayı olarak size nasıl hitap etsek hoşlanırsınız?
Kanaat önderi misiniz?
Stk yöneticisi misiniz?
Platform imalat merkezi misiniz?
Birey Hareketi lideri misiniz?
Sanat müziği korosu menajeri misiniz?
El işi atölye temsilcisi misiniz?
Kimsiniz?
Nesiniz?
Sahi misiniz?
Dahi misiniz?
ARŞİV ACITIR
Cemal Canpolat o dönem CHP İstanbul İl Başkanı görevindeydi.
Arena Park sahnesinde kitlesel basın açıklaması gerçekleştirdi.
Gölet Park imar durumunu eleştirdi.
Herkes oradaydı.
Siz yoktunuz Uğurlu başkan.
Tayfalarınız da araziydi.
Sosyal medya aliminiz, tıbbi müesseseniz, hukuk partneriniz CHP’ye tenezzül etmiyordu o vakitler.
Kızmıştınız sanırım.
Elinizdeki oyuncak alınmıştı.
Ekran malzemeniz çalınmıştı.
Sizden başkası medyaya yansımıştı.
Mutsuzdunuz.
Huysuzdunuz.
Huzursuzdunuz.
Sabretmek zordu.
Cemal Canpolat vurdu, gol oldu.
O gün sustunuz, yine susun.
Öfkenizi öteye kusun.
HDP AMBARGOCULARI
Bader başkanlığını farklı mantıklara sürüklediniz.
Dar ideolojik, şoven tavırlarla toplumu cepheleştirdiniz.
Tüm partileri ziyaret ettiniz.
HDP dahil.
Tüm görseller Bader sayfasına eklendi.
HDP hariç.
Kin, nefret, ırkçılık, ayrımcılık rüzgarınız tüzüğü yıkıp geçti.
Resimlere bile ötekileştirme ektiniz.
Yan yana görüntü vermek istemediniz.
Yetmedi, HDP’li olduğunu gizlemeyen üyeleri aforoz ettiniz.
Hani Bader sivildi?
Hani Bahçeşehir sakinleri Bader’in doğal üyesiydi?
Hani Bader herkese eşit mesafedeydi?
Hani adaletiniz?
Nerede insan sevginiz?
MECLİSTE KAVGA SİZDE TAVLA
Gölet Park imar mevzusu için Mevlüt Uysal’a yetki verilmesinin oylanacağı günü anımsayalım;
Tarih, 06 Mart 2015 Cuma.
Meclis önünde basın açıklaması yaptınız Uğurlu başkan.
Sizden sonra Gürsel Tekin konuştu.
Oturuma kalmadan, oylamaya destek olmadan mevziiyi terk ettiniz.
Mecliste arbede çıktı.
Kafalar yarıldı, kanlar aktı.
Yumruklar, tekmeler, küfürler, hakaretler şimşek gibi yağdı.
Siz yine yoktunuz.
Daha önce olmadığınız gibi.
Hiç olmayacağınız gibi.
ÖNDE BEN ÖNCE BEN
Ulusal bayramları ego yarışına çevirdiniz.
29 Ekim
19 Mayıs
23 Nisan günleri bencillik krizine girdiniz.
Şahsi kaprisleriniz herkesi bıktırdı.
CHP, MHP, Vatan Partisi, diğer stk’lar dayatmalardan yıldı.
Koskoca partileri aksesuar yaptınız.
Üstü açık lüks binek aracınız önde, halk arkada fon yarattınız.
Konuşma hakkı ve sırası için insanları kırdınız.
Kimse huzursuzluk yarışına girmedi.
Bayramlara saygısından.
Atatürk’e bağlılığından.
Hele son 29 Ekim var ki, dillere destan.
Doğum günleri flaş, eğlenceler fistan.
HANİYMİŞ KURUMSAL BAŞKAN!
Bader dernek lokaline hırsız girdi.
Bir bilgisayar çalındı, çevreye zarar verildi.
Binada güvenlik kamerası yoktu.
Kasko, hırsızlık sigortası ve diğer yasal teminatlar unutulmuştu.
Başkan sizdiniz Uğurlu efendi.
Ne kimseye hesap verdiniz, ne sorumluluk üstlendiniz.
Bu mu kurumsallık, bu mu Bader’e biçilen saygınlık?
DOM DOM KURŞUNU
Dernek kurşunlandı senaryosu atıldı ortaya.
Canımız tehlikede, vazgeçmeyiz, yıldıramazlar arabeskinden ekstra primler yaratmaktı asıl mesele.
Bahçeşehir Polis Merkezi ile iletişime geçtik.
İddia edilen mermilerin kırtasiyelerde satılan 100 liralık oyuncak tabanca hüneri olduğu anlaşıldı.
Düşmanımız var, canımıza kastediyorlar figürü halüsinasyon vakaydı.
Senaryo fena patlamıştı.
Adli makamlar konuya ilgi dahi duymadı.
Başvurular dikkate alınmadı.
Bunca oyuna, kumpasa, tezgaha ne gerek vardı?
KİRASIZ VİLLA KONFORU
Sahibi olduğunuz yayın organı, müstakil villadan taşınıp Bader merkezinin yer aldığı villaya geçti. Müşterek kullanımın başlamasıyla, medya faaliyeti oturum maliyetiniz bedavaya yakın sınırlara geldi. Sivil toplum kuruluşu tanımındaki Bader, özel işinize menfaat yaratan bereket basamağına evrildi.
Doğalgaz, elektrik, su, telekomünikasyon ve diğer giderlerin çoğundan soyutlandınız. Şirketinizin ana maliyet kalemlerini babalar gibi azalttınız. Ses çıkaran olmadı.
Hakkıdır başkanımın fikriyatı, bir iki cılız sesi kolayca bastırdı.
Bader portföyünden kısa mesajlar, telefon envanterinden ticari pazarlamalar, şahsi duyurular, çağrılar artı hanenize yazdı.
ŞEHİT GECESİNDE ZEYBEK
Mehmetçik Vakfı yararına gece düzenlendi.
İlkeselliği ve içeriği açısından son derece olumlu bir hamleydi.
Açık artırma yoluyla satılan eşyalardan 5 bin lira gelir elde edildi.
Toplanan bağış vakfın yöneticilerine teslim edildi.
Buraya kadar her şey doğal ve kaliteliydi.
Alkolün etkisiyle ambiyans birden değişti.
Bader Güldeste korosunun konserinin ambiyansı her nedense gazino rengine çevrildi.
Göbekler, halaylar, zurnalar derken şehitler için düzenlenen etkinliğin ahlakı kirlendi.
Zeybek ekibi sahneye davet edilip, alkışlar eşliğinde tur dönmeye başladığında olayın ruhu komple zedelendi.
Doğru iş, yanlış bitti.
Süreci yönetemediniz Uğurlu başkan.
O gün eleştirmiştik, bu gün de hatırlatalım dedik.
DAHASI VAR
Söylenecek sözlerin bir yanı pınar, diğer yanı alev.
Aktıkça akıyor, yaktıkça yakıyor.
Bader’e onursal başkan olma niyetinizin ters teptiğini,
Küstürdüğünüz onlarca insanın dernekten çekildiğini,
Ablanıza solo şarkı söyletmek adına koro emeğinin ezildiğini,
Sanat Müziği kursiyerlerinden aidat alınmasının illegal halini,
Konuşmayacağız.
Yayıncılığınızda CHP’ye yarım gram katkı vermeyen popülist işlere imza attığınızı tartışmayacağız.
Birey Hareketi konusunu pek açmayacağız.
24 Haziran seçimlerinde paralel CHP gibi çalışan bu grubun neye hizmet ettiğini sormayacağız.
Başkan adaylığı hayaliniz kısa an sonrası neticelenecek.
Belki İyi Parti’ye geçersiniz, belki diğer partileri denersiniz.
Zaman gösterecek.
CHP bünyesinde yer aldığınız sürece lafınıza, gafınıza dikkat edeceksiniz.
Söylemlerinize, eylemlerinize özen göstereceksiniz.
Kabadayılığa yeltenmeyeceksiniz.
Kulis faaliyetlerinden ışık beklemeyeceksiniz.
Basına tahammül, hoşgörü ve saygı göstereceksiniz.
Solcu soluna, yolcu yoluna.
Saygılarımla.
|