Bir Erkan Yolaç vardı.
Allah ömürler versin, 82 yaşına bastı.
Yaman adamdı.
|
Londra'da BBC kanalda çok az süre yayınlanan bir programı örnek aldı.
Türkiye'de efsane yaptı.
Çok basit gibi görünen oyuna, bir dolu eğlence sığdırdı.
Evet ve Hayır'dan arındırılmış sohbetler üretmek yarışmanın tek kuralıydı.
Yanına çağırdığı misafirine o iki sihirli kelimeyi yasaklardı.
1962 yılında Caddebostan Gazinosu'nda projeyi ilk kez halka tanıttı.
Mehter Marşı'yla gelenler, İzmir Marşı'yla yolcu edilirdi.
(Sanki bugün gibi)
Usul asla bozulmazdı.
Evet-Hayır olmadan, muhabbet edebilen azdı.
Ustaca sorular sorardı.
Heyecanı ölçer, zayıf anı bekler, köşeye sıkıştırırdı.
Biraz direnebilen, sonlara doğru o iki kelimenin cazibesine dayanamazdı.
Bir tanesine sarılır, tuzağa takılırdı.
Sen misin Evet diyen.
Ya da Hayır'la yanıt veren.
Erkan abi sevinçten havaya zıplardı.
Hediyeyi kaçıran yarışmacı üzülmesin diye teselli verir, öpüp sarmalardı.
Çocukluğumuzun Erkan Yolaç abisine çok yakışırdı.
Keşke herkes Evet-Hayır'a onun kadar sahip çıksaydı.
BAHÇEŞEHİR TABELA DERNEKLERİNE KIRMIZI KART Gelelim Evet-Hayır'ın bugünkü anlamına.
Ülke geleceğini giyotine sokan rejim kanamasına.
OHAL şartları altında sandık iradesi tatmaya.
Bahçeşehir'in sivil toplum yapılarından tık yok.
Dünün demokratları, anıt önü tören sevdalıları, cumhuriyetin karton aşıkları sus nöbetinde.
Kimi takı kursu düzenliyor, kimi kalıcı makyaj öğretiyor.
Kimi sanat müziği eğitiminde, kimi sirtaki, zeybek figürlerinde.
Kimi Bahçeşehir'i ilçe yapmış, kendisini başkan, tribün arkadaşını yardımcı atamış.
Kimisi ise Mahmutbey gişelerinin kaldırılmasına kafayı sarmış.
Zaman nedir?
Zemin nedir?
Öncelik nedir?
Iskalanmış.
Akp'ye karşı mücadeleyi savunan dernek tabanlı kitleler, şömine başı uykuya dalmış.
İstisnasız hepsi fos.
Ayırımsız tamamı kof.
Demek ki, sistemin sertliği herkesi sindirdi.
Demek ki, egemenin dayatması cesaretleri bitirdi.
Demek ki, jop, biber gazı, cezaevi haberleri, tatlı uykularına kabus getirdi.
Hiç bir sivil irade referandum duruşunu açıklayamadı.
Hiç bir dernek organizasyonu deklarasyon yayınlayamadı.
Hiç bir sivil inisiyatif büyük harflerle konuşamadı.
Hepsine direkt kırmızı kart.
Mevcudiyetleri oyun dışı kaldı.
HADİ KAP GEL SÖZÜNÜ
Benim oyum Hayır.
Trt kanallarını zapt eden Evet kokulu sipariş videolara rağmen Hayır diyeceğim.
Hayır'dan yana tavır alan milliyetçi eğilimli Kamu-Sen'in uğradığı faşist saldırıya inat Hayır diyeceğim.
İstanbul Maltepe'de demokratik propaganda hakkını kullanırken silahla yaralanan Chp'li genç kardeşime haksızlık etmemek için Hayır diyeceğim.
Hayır kampanyası yapmak için Afyon'a giderken gözaltına alınan Hdp'li baş örtülü milletvekili Hüda Kaya'nın suçsuz olduğuna inandığım için Hayır diyeceğim.
20 ocak 2017'de 2200 otomotiv işçisinin tıkanan toplu sözleşme sürecini aşmak için tercih ettikleri yasal grev hakkını 60 gün erteleyen Bakanlar Kurulu'na saygı yollamak için Hayır diyeceğim.
İhraç edilen öğretmenler,
görevlerinden uzaklaştırılan akademisyenler, kaos tablosunda savrulan eğitmenler, saçlarından sürüklenen gençler, kalemleri kırılan gazeteciler, işlerinden olan emekçiler, okulla ilişiği kesilen öğrenciler, eşleri, çocukları, yakınları tutsak edilen anneler, iş cinayetinde hayatlarını kaybeden taşeron işçiler, siyasi pazarlığa konu edilen mülteciler, ekmeğe muhtaç bırakılan yoksul aileler, cinsel istismara uğrayan bebeler, canice katledilen kadın kimlikler bir kere daha üzülmesin diye Hayır diyeceğim.
Senin de yüreğin varsa, göster özünü.
Geleceğin için, hadi kap gel sözünü.
Yarın bin Hayır'a doğsun, unutalım, unutturalım dünü.
|