İki turlu Cumhurbaşkanlığı Şampiyonlar Ligi’nde üst üste aldığı başarısız sonuçlarla düş kırıklığına yol açan, TBMM koltuklarına beklentilerin çok gerisinde milletvekili yollayan CHP, aşırı sağ partilerle kurduğu tavizi bol ittifakın tüm yıpranmışlığıyla mahalli kümeye zorunlu dönüş yaptı.
MYK’da deprem, üst yönetimde problem, değişim talepleri, güven tazelemesi hamleleri derken ilçe kongrelerinin meşalesi yakıldı.
Başakşehir’de;
İkisi 3.5 yıllık ilçe yönetiminin ortak dişlisi, diğeri 4.5 yıllık belediye meclis üyesi işçisi toplam üç aday, Başakşehir’de CHP’ye taze nefes katabilmenin heyecanıyla yola çıktı.
Renkler netleşti, saflar sıklaştı.
Yıllardır devam eden yüksek perdeli ilçe kongresi ambiyansının bu kez tatsız, formsuz kıvamda geçmesi, yorgun partili motivasyonunun bölgesel lige ilgi göstermemesi, ezber vaatlerden, şirinlik gösterilerinden, kişisel kariyer klasörlerinden herkese gına gelmesi, farklı bir kongre menüsünü önümüze çıkardı.
Gazetecilik alfabesiyle 2023 Temmuz-Ağustos dönemi CHP Başakşehir delege seçimleri ve ilçe kongresi sürecini okumaya çalışalım.
Adaylar hakkındaki düşüncelerimizi tartışmaya açalım.
Yazımızda;
Başkan Bakır’a biraz daha fazla yer vereceğiz.
Yaptıklarını, yapamadıklarını nazikçe irdeleyeceğiz.
Sayın Ergün Eşiyok ve sayın Beyzade Kayabaşı ile ilgili fikirlerimizi de özgürce dile getireceğiz.
MAVİ GÖZLER BEYAZ SÖZLER
Deniz Bakır, 2020 yılı Ocak ayında gerçekleşen ilçe kongresinde mavi gözleriyle , beyaz sözleriyle zaferi kucakladı.
Tekçi anlayışın yıkılması, ablukanın kırılması, dar grupçuluğun rafa kaldırılması, CHP’nin kongreden güçlenerek çıkması gibi önemli başlıkları, değişim kavramıyla harmanladı.
Tek bir partilinin dahi küsmesine, üzülmesine, kaybedilmesine izin vermeyeceklerini, salona dağıtılan ak mendillerin, sevgiyi, kardeşliği, aidiyeti güçlendireceğini, mutluluğu büyüteceğini haykırdı.
Başakşehir siyasi tarihinin en uzun süreli ilçe başkanlığına imza attı.
Hikaye böyle başladı.
Gerçekler devreye girdi, masalın tadı kaçtı.
BEYİN GÜREŞLERİ
Başkan Bakır, özgün literatür belirledi.
Geçmiş dönemleri eski siyaset, kendisiyle birlikte başlayan konsepti yeni siyaset olarak nitelendirdi.
Herkesle beyin güreşine girdi.
Gençlik kolları, kadın kolları ve mevcut meclis üyesi grubuyla sinerji yaratmak yerine, merkezci tavrı, sert otoriteyi ve makamdan beslenen güç yönetimini seçti.
Sıkıştığı zamanlarda ‘’Bu koltuk Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün temsiliyetidir.
Beni eleştiren Mustafa Kemal’i eleştirir.’’ gibi garip repliklere yöneldi.
Sivil toplum kuruluşlarının büyük çoğunluğuyla doğru diyaloglar geliştiremedi. STK toplantılarında yaşanan krizlerle kareye girdi.
Önce şahsına kongreyi kazandıran değerli mücadele arkadaşlarını, sonra ilçe yönetim kurulu paydaşlarının altın oranını kaybetti.
İstifaların, yol ayrılıklarının, memnuniyetsizliklerin, eriyişin önü kesilemedi.
SESSİZLİK SUİKASTİ
CHP’nin kurumsal sancılarından tetiklenen konjonktür gereği bir türlü gerçekleştirilemeyen, ertelenen, ötelenen parti içi seçim takvimleri nedeniyle 3.5 yıl kesintisiz, müdahalesiz, kılçıksız, kemiksiz ilçe başkanlığı makamında kaldı.
Böyle bir şans kimselere nasip olmamıştı.
Bir kongre kazanıyorsun, iki dönem görevde kalıyorsun.
Harika bir hak edişti bu.
Müthiş bir şanstı.
İstikrar, başarı ve planlama yolunda 3.5 sene istediğin her şeyi yapabiliyor olmak lezzet vericiydi, ayrıcalıktı.
Üstelik CHP’li İBB yönetimi ile çalışılıyordu.
Piyangonun kralıydı.
Çevredeki tüm ilçe belediyeleri CHP’liydi.
Esenyurt, Küçükçekmece, Avcılar, Beylikdüzü, Büyükçekmece.
Bir telefonla araç, bir ricayla imkan, bir paylaşımla destek gelebilecek yerler eskisinden çok daha fazla ve çeşitliydi.
İBB, Saraçhane mesafesindeydi.
Ortam cennetti.
Tek iş, beceriyi ve marifeti iyi yönetmekti.
Olmadı.
Örgüt geri çekildi.
Duruma itiraz edenler disipline, itirazda ısrar edenler partiden ihraca sevk edildi.
Başkan Bakır ve yönetimi, eleştirileri yanlı ve kasıtlı buluyordu.
CHP’nin başarısını istemeyen köhne siyasetçilerin organizasyonu olarak yorumluyordu.
Sürekli bir iç düşman, dış mihrak arayışı vardı.
Bıraksalar görevler şahane yapılacaktı.
Bırakmıyorlardı.
Sessizlik suikasti, siyasetin şah damarıydı.
BASINI YOK SAYMAK
Başkan Bakır, 3.5 yıl boyunca yerel basınla tek bir toplantı yaptı.
O da ilçe binasında değil, Boğazköy yürüyüş yolundaki eski avukatlık ofisi mekanındaydı.
Dört gazeteci arkadaşımız katıldı.
1280 gün tek bir basın kahvaltısı organizasyonu bile olmadı.
Gazeteciler Günü’nde, mesleki yıl dönümlerde basın emekçilerini arayan, hal hatır soran çıkmadı.
Medya mensupları gelişmelerden habersiz bırakıldı.
Bilgi teması sağlanmadı.
Eski siyasetin CHP Başakşehir yönetimi sürekli ve düzenli basın bültenleri yollardı.
Kamuoyu aydınlatılırdı.
Yeni siyasetin öncüsü Başkan Bakır, maili bile sakındı.
Başakşehir’de 15’e yakın yerel basın gücü var.
Hepsi bu yaklaşımdan şikayetçi.
Bazı gazeteci arkadaşlarımızın söylemi olayın iç yüzünü özetliyor;
‘’Başkan Bakır bizi yok sayıyor.
Özgür Karabat, Kazım Özeren, Mustafa Erdemir dönemlerinde böyle yakışıksız tutumlarla karşılaşmadık. Ağırımıza gidiyor.’’
ZİYADESİYLE
Rahmetli Zerrin hanımla beraber 2020 ilçe kongresi öncesi birkaç kez Deniz Bakır ve arkadaşlarıyla yemekli programda buluşmuştuk.
Zerrin hanımı yitirmemizin ardından, seyrek te olsa iletişim ortamlarına davet edildim.
Yanımızda saygıdeğer ilçe yöneticileri de vardı.
Sohbet kıvamında paylaşımlar yaşadık.
İşin bu tarafını ıskalamak olmaz.
Emeğe saygısızlık, nezakete haksızlık bize yakışmaz.
Sofraları bereketli olsun.
Anılar güzellikle korunsun.
KARNE ORTADA
Başkan Bakır’ın siyasetteki konumu nedeniyle avukatlık dosyalarında azalma olduğunu biliyorum.
Kazandığı davaların vekalet ücretlerini partiye bağış olarak aktardığını söylemişti.
Saygı duyuyorum.
Geçen gün Boğazköy Park Büfe’de bir arkadaşımla buluşacaktım.
Baktım Başkan Bakır açık havada partililerle görüşme yapıyor.
Rahatsız etmemek ve yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermemek adına ortamdan uzaklaştım.
3.5 yıllık ilçe başkanlığı tecrübesini geride bırakmış, kongreye yeniden aday olan bir siyasetçi, hala ikili üçlü toplantılarla kendini izah etmeye çabalıyorsa, burada bir eksiklik vardır.
Kişinin iş, eylem, program görüntüsü karnesinde yazılıdır.
Eğer kendisini başarılı görüyorsa, sözler, vaatler değil, geçmiş zaman dilimi referans alınır.
Her yenilgi bir güçlenme fırsatıdır.
Başakşehir’de 4+1 partiyle (CHP-Saadet-Deva-Gelecek-Demokrat) elde edilen yüzde 21’lik CHP oyu başarıysa, seçimde iyi işler çıkarılmışsa, kimseye ekstra dert anlatılmamalıdır.
Başakşehir’de blok sağ seçmen desteğinin yüzde 5 olduğunu var sayarak, yüzde 15-16 oy bandına gerilemiş bir CHP tabelası yüzleri kızartmıyorsa, göz bebeklerinin içi hala gülücük doluysa, başka lafa gerek kalmamıştır.
Durumu sindirmiş, içi ferah, yaptıklarından memnun, performansının arkasında Başkan Bakır’ın örgütün önüne çıkıp selam vermesi kongreyi kazanmasına yeterli olacaktır.
ÇELİŞKİ DERİN
Başkan Bakır’ın önünde ciddi bir psikolojik engel duruyor.
Başakşehir Belediye Başkan (Aday) Adaylığı polemiği.
Eğer yeniden ilçe başkanı seçilir, 3-5 ay sonra
‘’Hadi bana eyvallah. Bir de belediye başkanlığı yarışının tadına bakayım.’’ derse çok büyük hataya düşer.
Siyasi hayatının fişini elleriyle çeker.
Başkan Bakır’ın sağlıklı kararlar almasını, sağduyuda kalmasını umut ediyor, yolunda başarılar diliyorum.
EŞİYOK DENEYİMİ
Ergün Eşiyok, Deniz Bakır ilçe yönetiminin asli unsurlarından.
İlçe başkan yardımcısı.
3.5 yıllık meşakkatli serüvenin yönetim kurulu markası.
Başkan Bakır’la ters düşmesi, stilini beğenmemesi, kararlarına muhalefet sergilemesi, ilçe başkan yardımcısı olması gerçeğini değiştirmiyor.
Başakşehir’e kayıtlı 3.5 yıllık siyasi günahta sevapta, doğruda hatada ismi, imzası, varlığı duruyor.
Yolculuğun bir istasyonunda yanlış saydığı şeylerden vazgeçme cesareti gösterip, görevden istifa etme erdemini ortaya koyabilseydi, şuan vitrine çıkan ilçe başkanlığı adaylığı büyük anlam kazanacaktı.
Bu avantajı kaçırdı.
Ergün Eşiyok, tanıdığım kadarıyla tez canlı, çalışkan, sosyal farkındalığı seven, dinamizm üreten, toplumsal içerikli projelerde kendini hissettiren, renkli karakter yönü güçlü, ekonomisi yerinde, büyük ailesi saygın, çekirdek ailesi değerli ve itibarlı bir arkadaşımız.
Bazı dayanışma programlarında birlikte sorumluluk almıştık.
Cemiyet hayatında, Erzincan kimlik kulvarından yoğun ilham edinmeyi tercih etmiş siyasetçilerin arasında.
Kitlesel etkinlik, aktivite ve programlarda ilçe başkan yardımcılığı statüsünü kenara koyup, ‘’Buna katıldım, şurada bulundum, orada yer aldım.’’ türünde kişisel söylevler geliştirmesi, resmi bağ taşıdığı yönetime rağmen, paralel bir duruş benimsemesi örgütte ciddi şekilde konuşulan bir durumdu.
Ergün Eşiyok’un iyi niyetinden şüphe duymuyorum.
Başkan Bakır’ın ekibi olarak tanınmasını, yönetim kurulu karar defterinde iradesinin asılı durmasını doğal, parçası bulunduğu yapıya şimdi rakip olmasını kaotik olarak görüyorum.
Tutarlılık denilen kavram, ince detayların satır arasındadır.
Bol söz söyleme sanatına, partiye yeni üyelikler kazandırma iştahına, iletişim donanımına saygıyı muhafaza ederek, bol şanslar temenni ediyorum.
HUZURLARINIZDA BEYZADE KAYABAŞI
Beyzade Kayabaşı Ardahan’lı.
Doğal tiplemesinde gülümseyen yüz ifadesi var.
Sürekli pozitif enerji akımı yüklü bir karakter.
Takip arşivimde on yıldır yer alıyor.
Emek Grubu ile başlayan, Ortak Akıl çizgisiyle devam eden, mahalle birimlerindeki çalışmalarıyla güçlenen siyasi birikimi onu meclis üyeliği seviyesine taşıdı.
Görev yaptığı 4.5 sene içinde ulusal basında en fazla yer alan CHP’li olarak fark yarattı.
Başakşehir Belediyesi gibi içi dışı kazan kaynayan, ötesi berisi profesyonel rant organizasyonu kokan bir yapıyla aslanlar gibi mücadele veriyor.
Bilgi eksikliğini siyasi abilerinden edindiği aktarımlarla tamamlıyor.
Sormaktan, araştırmaktan çekinmiyor.
Eğitime inanıyor, gelişime yatırım yapıyor.
Seçim kazanmak için üye desteleyen, denklem besteleyen modellerden değil.
Beni bilen, anlayan, kavrayan destek versin, sipariş insan kaynağı yerine, güvenenler kenetlensin ilkesini savunuyor.
Açık sözlü, dayanışma bilinci pekişmiş, adalet duygusu yüksek, özeleştiri kabiliyeti olgun, empati yeteneği oturmuş bir yapıya sahip. Duygu örgütleme ustası.
CHP’ye oksijen verecek, faydalı dokular yükleyecek, tebessüm ettirecek, zafere götürecek ritmi çoktan yakalamış durumda.
Yolu açık, şansı gür ola..
SAYGIDEĞER DELEGELER
-Başarının ikamet ettiği beyinleri seçmeli.
-Kibirden uzak, kavgayı çöpe atmış, ruhuyla barışık insanları desteklemeli.
-Kişisel ego kataloglarına, siyaseti meslek sayanlara, marka, makam, mevki pazarlayanlara gerekli dersi vermeli.
Değerli delegeler;
-Organik başarıyı esas alanları sahiplenmeli.
-Tepki ve eleştirilere insanca yaklaşanları tercih etmeli.
-İş, istihdam imkanı sağlayarak oy devşirme, bedava market kartı dağıtarak kula kulluk modeli geliştirme peşinde olanları tarihin sayfalarına emanet etmeli.
Sevgili delegeler;
-Partiyi köy derneğine çevirenlere, mezhepçilere, dost akraba kliklerine fırsat vermemeleri.
-Dijital okur yazarlığı olan adaya ilgi göstermeli.
-Teknolojik üretkenlikten nasibini alanlara rağbet etmeli.
-Demokrasiyi sakatlayanlara, grupçuluğu pompalayanlara, az olsun bizim olsun, hep olsun kolaycılığına çanak tutanlara prim vermemeli.
Kıymetli delegeler;
Hangi yeteneğin kariyere dönüşebileceğini öngörerek
Hangi potansiyelden neler çıkabileceğini bilerek
Adayların kalp temizliğini, niyet bereketini doğru görerek;
Sandığa gitmeli.
Oyunu vermeli.
Güneşi görmeli.