MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Kazlıçeşme Meydanı'nda düzenlediği mitingde konuştu. Bahçeli, iktidarı eleştirerek, "Ecdat gemileri karadan yürütürken, bunlar hazineyi havadan, karadan, denizden yürüttüler, asla utanmadılar, sıkılmadılar" dedi.
|
cialis coupon prescription savings card read here Bahçeli, meydandaki kalabalığı işaret ederek, "Bu ne görkem böyle, bu ne güzellik böyle, bu ne heyecan böyle, bu ne muhteşem manzara böyle! Kazlıçeşme sanki sevgi deryası, Kazlıçeşme sanki milli coşku ummanı. Maşallah, İstanbul sanki Kazlıçeşme'ye akmış, Kazlıçeşme sanki kükremiş sel gibi bendini çiğnemiş aşmış. Allah sizleri kem gözlerden sakınsın. Allah sizleri haram niyetlerden, hasis nefeslerden korusun. Farkında mısınız, düşmanları çatlatıyor, dostları güldürüyorsunuz" diyerek başladı.
Bahçeli, şunları söyledi:
"Biliyorsunuz, İstanbul'da miting yapmamızın önüne geçmek maksadıyla her zorluğu çıkardılar, her çamura başvurdular. Yenikapı dedik, fetih şöleni var, kurulan dev platform bir günde sökülemez dediler. Bakırköy Pazar alanı dedik, zorlamayın, izin yok dediler.
Maltepe Meydanı dedik, bağımsız adaylar da orayı istiyor, ne çıkarsa bahtınıza, heveslenmeyin, dediler. Kazlıçeşme Meydanı olsun istedik, miting alanı değil, boşuna uğraşmayın dediler. Önümüze set çekenler, İstanbullu kardeşlerimizle buluşmamızdan ürkenler bir şeyi unutmuş, bir gerçeği akıllarından çıkarmıştı. Şimdi ben unuttuklarını hatırlatayım: Milliyetçi Hareket Partisi haklı olduğu bir konuda, engel tanımaz, haksızlığa boyun eğmez, yapay bariyerleri yıkar geçer. Milliyetçi Hareket Partisi demokratik ve kanuni hakkını çiğnetmez, sonu nereye varırsa varsın geri adım atmaz, korkuları paramparça eder. Sorarım sizlere; hangi çılgın yürüyüşümüze ket vurabilecektir? Hangi demokrasi ve milli irade düşmanı karşımızda durabilecektir? Eğer hakkımızı aramazsak, tehditlere pabuç bırakırsak mahşerde şehitlerimize ne deriz, mahşeri vicdanın hukukunu batıla ve bedbahtlara karşı nasıl savunuruz?"
MİT TIR'LARI
"Davutoğlu dün Ankara'da gaflete düşmüş ve bize devlet dersi vermeye kalkışmıştır. Suriye'deki terörist gruplara silah sevk eden bir işbirlikçinin ve savaş çığırtkanının haddi değildir. Davutoğlu MİT tırlarıyla ilgili fotoğraflara casusluk diyor. Erdoğan bunun hesabını soracaklarını ifade ediyor. Dahası ikisi birden MİT TIR'larıyla Suriye'deki Bayır Bucak Türkmenlere yardım götürüldüğünü açıklıyorlar.
Oysa ki gerçekler tamamen farklıdır ve bu asılsız iddiayı Suriye Türkmen cephesi net ifadelerle yalanlamıştır. Sayın Davutoğlu, gazete ilanlarıyla Başbakan aransa senin gibisi bulunamayacaktır. Şimdi doğruyu söyle, kimin silahlarını, hangi odaklara vekaleten ve nerelere taşıyordunuz? Selefi gruplarla bağ ve bağlantınız tam olarak nedir? Türkmenlere yardım ettiniz de elinizi mi tuttuk? Türkmenlere şefkat ve merhamet konvoyu hazırladınız da önünüze mi geçtik? Siz kim, Türkmenlere yardım etmek kimdir? Davutoğlu devletin haysiyet ve itibarını iki paralık etmesinin altından nasıl kalkacaktır? 'TIR'ların durdurulmasından sonra Türkmenler büyük kayıplara uğradı' diyen Davutoğlu, soydaşlarımız yıllardır mezalime uğruyor, Türkmeneli kan ağlıyor, haberin var mı? Sıkıştılar mı hemen, 'Türkmenlere yardım gönderiyorduk' bahanesine saklanan Erdoğan ve Davutoğlu'na sorarım; Kerkük'te, Musul'da, Telafer'de, Tuzhurmatu'da Türkmenler katliama maruz kalırken nerelerdeydiniz? Kimin sıra gecelerinde sazlı sözlü eğlencelere dalmıştınız? Hangi ajan-provokatörlerin himayesindeydiniz? Türkmen kanı eline bulaşan Barzani'ye hangi maksatla silah gönderiyordunuz? PKK'yı Kobani'ye geçirirken hiç mi arlanmıyordunuz? Amacınız daha fazla Türkmen'in ölmesi, daha fazla Türkmen'in işkence ve zulüm görmesi miydi?
MİT tırlarıyla insani yardım malzemesi gönderiyorduk dediler, ancak tırdan, Erdoğan, Davutoğlu, bölgesel terör örgütleri, vahşet planları çıktı. Türkmen açtır, açıktadır, yoksuldur, feryat etmektedir; bu tükenmişler, veren el olduk diyerek böbürlenmektedir.
Sayın Başbakan, kimlere ne verdiğinizi, kimlerin kılıcını salladığınızı açıklamazsan, dürüstçe konuşmazsan kazanacağın yeni sıfatlarla Serokluğu bile çok ararsın. Davutoğlu casusluk hezeyanını bıraksın da, gizemli tırlardaki silahları açıklasın."
"ECDAT GEMİLERİ KARADAN YÜRÜTÜRKEN..."
"Ecdat gemileri karadan yürütürken, bunlar hazineyi havadan, karadan, denizden yürüttüler, asla utanmadılar, sıkılmadılar. Ben bunlara boşuna yalancı, boş yere riyakar demiyorum. Bu nedenle yürüyüşümüzden ödleri patlıyor, canları sıkılıyor, yüzleri asılıyor. Hesap soracağımızı biliyorlar. Türkiye'nin son kalesi, Türk milletinin son siperi olduğumuzu unutmuyorlar. Biz yenilirsek, önleri açılacak.
Biz sinersek, kendilerine gün doğacak. Biz pusarsak, vazgeçersek hiçbir kaygıları da kalmayacak. Öyle düşünüyorlar, ki haklılar.
Öyle inanıyorlar, ki ilk kez doğru söylüyorlar. Milliyetçi Hareket düşerse, Türkiye düşecektir. Milliyetçi Hareket çekilirse, Türklük uçuruma yuvarlanacaktır. Milliyetçi Hareket kaybederse, Türk milletinin bahtı kararacaktır. Buna izin veremeyiz, teslimiyete rıza gösteremeyiz, soysuzlara, soyanlara, sövenlere Türkiye'yi bırakamayız."
|