buy abortion pill espana
buy abortion pill espana
26 Ağustos 1071 Cuma günü, güzel Anadolu’muzun kapılarını bizlere açan Müslüman Türk Ordusu'nun en büyük zaferlerinden biri olan, Malazgirt Meydan Muharebesi kazanılmıştır.
Bizanslılar Müslümanları yok etmek ve onların gelişmelerine engel olmak için devamlı saldırılarda bulunmuşlardır. Fakat bu saldırıların hiç birisinde gayelerine ulaşamamışlardır...
Hele, Abbasîlerden sonra kurulan Selçuklu Devleti'nin süratli bir şekilde güçlenmesi ve bilhassa 1064 yılında Sultan Alparslan'ın tahta geçmesi, Hıristiyan Bizans’ın endişelerini daha da artırmıştır.
Zamanın Bizans İmparatoru Romen Diojen, Suriye seferinden döndükten sonra, Selçuklu Devleti ile birlikte diğer bütün İslâm ülkelerini ortadan kaldırmak için 250.000 kişilik güçlü bir ordu hazırlamıştır. Gayesi; sadece Selçuklu Devleti'ne değil, doğuda bulunan bütün İslâm ülkelerine saldırmaktı. Kendisinden o kadar emindi ki; alacağı şehirlerin valiliklerini dahi kumandalarına va'detmiştir.
Hatta daha da ileri giderek bütün camileri yıkıp, yerlerine kiliseler yapacağını ilan etti. 13 Mart 1071 tarihinde Ayasofya’da yapılan büyük bir âyine katılan Romen Diojen, o zamanki ismi Konstantin olan İstanbul'dan doğuya doğru hareket etti.
Eskişehir, Sivas yolu üzerinden süratle Erzurum'a geldi. Bu sırada Selçuklu Sultanı Alparslan, olup bitenlerden habersiz olarak Halep'te bulunuyordu. Malazgirt Kadısının, kendisine durumu haber vermesi üzerine, alelacele, Erzen ve Bitlis yolu üzerinden az bir kuvvet ile Ahlât’a geldi.
Hanımı ve diğer bütün ağırlıklarını, veziri bulunan Nizâmü’l-Mülk ile Tebriz şehrine gönderdi. Habersiz ve hazırlıksız bulunan Sultan Alparslan, harbi kabul etmeden önce, Bizans İmparatoru’na barış teklif etmeyi düşündü. Orada bulunan Halife'nin Elçisi İbn-i Muhallebân ile Sav -Tekin'i Bizans İmparatoru'na gönderip barış teklifinde bulundu. Kendisinden çok emin olan ve çok mağrur olan Bizans İmparatoru, elçilere çok sert ve kaba davranarak:
- Alparslan nerede teslim olacak?
O'nun teslim olması için İsfahan mı, yoksa Hamedan mı daha güzel? Siz bana bundan haber verin, dedikten sonra alaylı bir edâ ile konuşmasına şöyle devam etti:
Hamedan’ın soğuk olduğunu öğrendik, atlarımız (hayvanlarımız) Hamedan'da, biz ise İsfahan’da kışlarız dedi.
Romen Diojen’in hu alaylı tavrına karşılık, Alparslan'ın yürekli elçileri, Müslüman-Türk'e yakışan şu cevabı verdiler:
- İmparator! Sizin bu cevabınızı Sultanımız Alparslan'a ileteceğiz. Ancak, şunu ifade edelim ki; Hayvanlarınız (atlarınız) Hamedan'da kışlar fakat sizin nerede kışlayacağınızı şimdilik bilemeyiz, diyerek hemen geri döndüler.
Bu arada iki ordu harp hazırlığı yaparak Malazgirt civarında ayrı ayrı
yerlerde mevzilendiler. Henüz savaş başlamamıştı. Bu sırada zamanın Halifesi Kâim Biemrillâh bütün İslâm beldelerinde Cuma günü okunmak üzere bir hutbe ve bir de dua metni göndermişti. Gönderilen bu hutbe ve duânın özeti şöyle idi:
“Ey Müslümanlar! Temiz bir kalp ve hâlis bir niyet ile Sultan’a duâ ediniz. Küfrün kökünü kazımak ve İslâm’ın bayrağını yüceltmek için Allah’a yalvarınız", diye başlayan hutbenin duâ kısmında da özetle şöyle deniliyordu:
“Allah'ım! İslâm'ın sancaklarını, aşağıya düşürme.
Hayatlarını sana kulluk için adayan mücahitlerini yalnız bırakma!
- Yâ Rabbî! Alparslan ve askerlerini meleklerinle kuvvetlendir!
- Yâ Rabbî! Mücahitleri yerindirme! İslâm'ın ve mücahitlerin düşmanlarını sevindirme!
- Yâ Rabbî! Zira onlar, senin rızanı kazanmak için canlarını ve her türlü varlıklarını sana fedâ etmekten çekinmemişlerdir.
- Yâ Rabbi! Onlar senin yolunda ve senin Dini'nin üstünlüğü için nasıl cihad yapıyorlarsa, sen de onları öylece koru!
- Yâ Rabbi! İslâm'ın ve Müslümanların düşmanlarını kahret (âmin).
Bütün İslâm ülkelerinde okunan hutbe ile yapılan bu duâ, ordunun maneviyatının yükselmesine hiç şüphe yok ki büyük bir katkı sağlamıştır. Diğer taraftan barış teklifine giden elçiler, 24 Ağustos 1071 çarşamba günü geri dönerken; mağrur Bizans İmparatoru'nun alaylı tavırlarını ve barışı kabul etmediğini Sultan Alparslan'a anlattılar.