|
|
|
|
|
05 Kasım 2014 Çarşamba 19:10
|
|
|
1255
|
|
|
0
|
|
|
|
|
Zahide Yetiş… O hep, güzel, sevecen ve pozitif. Şu sıralar ATV’de hafta içi her gün yayınlanan, “Zahide ile Yetiş Hayata” programıyla ekrana geliyor. Başarılı sunucuyla programından hemen önce, telaşlı dakikalarda, içeriğinde iyilik, güzellik ve mutluluk olan bir röportaj gerçekleştirdik.
|
venlafaxine uk buy buy generic venlafaxine link Programın izlenme oranları çok yüksek. “Zahide ile Yetiş Hayata” çok seviliyor ama ne kadar yoğun bir koşuşturmanız var. Her gün böyle mi?
Bana göre hayat bisiklete binmek gibidir. Durursanız düşersiniz. Bu benim hayat biçimim. Hareketi seviyorum.
Bu tempoda, enerjiyi yüksek tutmanın bir formülü var mı?
Ben çocukluğumdan beri böyleyim. Formül, kendim olmuşum. Ama işin sırları var tabii. Mesela, işimi keyifle yapıyorum. Buraya ait olduğumu hissediyorum. Bu çok güzel bir duygu. Ekibimiz çok iyi. Onları görmeyince özlüyorum. O yüzden program için koşa koşa geliyorum. Yeni fikirler üreterek geliyoruz buraya ve bu fikirleri paylaşıyoruz. Bana göre en büyük mutluluk, fikirleri paylaşmak. Biz burada bu paylaşımı bol bol yapıyoruz. Bu nedenle enerjimiz hep yüksek.
Zahide’nin çok pozitif bir enerjisi var. Bu ekrandan da akıp izleyiciye geçiyor. Bu kadar yoğun bir tempo ve yaşamda süregelen birçok olumsuzluk içinde nasıl bu kadar pozitif kalabiliyorsunuz?
Ben, hayatı ciddiye alınmayacak kadar ciddi buluyorum. Biliyorum ki, bugün üzüldüğünüz, gözyaşı döktüğünüz her şey gün gelip unutuluyor. Kalp kırmadan, kimsenin huzurunu bozmadan işimizle gücümüzle yaşamanız lazım. Ben öyle yapıyorum. Bir de, benim hayatta en değer verdiğim şey huzurdur. Huzurlu insanların yanında olmayı seviyorum. Kendi iç huzurumu yakalamışken de bunu hiç kimsenin bozmasına izin vermiyorum.
ZİHNİM ARTIK OTOMATİK OLARAK OLUMSUZ DÜŞÜNCELERİ REDDEDİYOR
İç huzurunuzu nasıl koruyorsunuz?
Negatif bakış açılarından uzak duruyorum. Yıllardan bu yana farkında olmadan bunu geliştirmişim. Zihnim, artık otomatik olarak olumsuz düşünceleri reddediyor. Her zaman eleştirilere açığım ama kimsenin de bu işi abartarak canımı yakmak istemesine izin vermiyorum.
Zahide Yetiş’in çocukluk yıllarına baktığımızda, anne ve baba ayrılığı yaşamış, bunun zorluklarına göğüs germiş ama ne olursa olsun başarıya odaklanmış bir çocuk görüyoruz. Hayata pozitif savunu o yıllarda başlamış galiba.
Yok ki başka çareniz… Hayat zorlu. Ancak çalışmaya odaklanır ve başarılı olursanız kendinizi daha iyi hissediyorsunuz.
HİÇ ŞIMARTILMADAN BÜYÜDÜM
Çocukluk dönemi nasıl yıllardı?
İzmir’de, hem zor hem de çocuk olmanın keyfi olan yıllardı. Ben kolejde okudum. Hep etrafımda zengin çocukları vardı. Ama ben hiç şımartılmadan büyüdüm. Kendi okul paramı kendim getirip teslim ederdim. Muhasebeciyi tanırdım. Çoğu çocuk tanımazdı. Öyle çok harçlığım olmazdı. O yüzden kolejde okumak güzeldi ama benim gibi okuyunca hem güzel hem de zordu. Harçlığımın değerini anladığım yıllardı. Harçlıklarımı biriktirirdim. Lise yıllarında da, yaz aylarında hep çalıştım.
Radyo sunuculuğu yapıyordunuz değil mi o yıllarda?
Evet. Bana göre, insanın sevdiği işi yaparak para kazanmasından daha büyük bir lüks yok bu dünyada. Ben de bu lüksü yaşadığımı düşünüyorum.
İzmir’in ardından, İstanbul yorucu gelmiştir mutlaka.
Gelmez mi?... İlk geldiğim de kardeşimle bir otobüse bindik 3 saat sürdü yol. İnanamadım. Burası çok büyük, çok karışık bir şehir. Ama yine de çok güzel ve vazgeçilmez. Gelen dönmek istemiyor.
BEYNİM KÖTÜLÜĞE ÇALIŞMIYOR
Siz, “olumsuzu olumluya dönüştürme sanatı” nın üstadı olmuşsunuz.
Aynen öyle. Benim beynim kötülüğe çalışmıyor. Olan her olumsuzluğu da hayatın döngüsü içinde doğru bir yere yerleştirmeye çalışıyorum. O doğru yerde genelde iyi bir yer oluyor. Her anı, iyi yaşamak gerektiğine inanıyorum.
İçinde bulunduğumuz dönem için, Zahide’nin “Altın Çağı” diyebilir miyiz?
Bilmem diyelim mi?... Zirveye doğru yükselişte olmak çok güzel bir duygu veriyor insana. Ama biliyorum ki, tam tepede olmak fazlaca zor. Orası, çok sallantılı ve rüzgarlı. Ben şu an yükselişteyim. Bundan da çok keyif alıyorum.
Hayatımın dönüm noktası dediğiniz olay nedir?
Çocukken çok sevdiğim bir insanı, babaannemi kaybettim. O benim için dünya görüşüyle, yaptıklarıyla bir idoldü. Bugün ki özgüvenimi O’na borçluyum. O hep derdi ki, “Sen doğru olanı yap. Allah senin yolunu açar. Ama kimsenin canını yakma, kalbini kırma. Hep helallik alarak ayrıl ve ayrılırken insanlara kapıyı sonuna kadar kapatma. Bırak aralıktan bir ışık girsin. Bilemezsin, belki karanlıkta kaldığın bir gün o ışık seni aydınlatır.”
Babaanneniz, sanki hayatınızın rehberi olmuş.
Aynen öyle… Babaannemi, 14 yaşındayken kaybettim. Ama O’nu, hala yanımdaymış gibi hissediyorum. Bir şey başardığım da, ya da mutlu olduğum da sanki O da mutlu oluyor. Hatta evlendiğim de, O da mutluluğumu hissetmiş gibi geldi bana. Belki şimdi, burada, bu işi yapıyor olmam bile O’nun dualarının sonucudur. O bana hep, “Süslesinler, püslesinler, oturup seni seyretsinler,” diyerek dua ederdi.
Sanki size bilinçaltı bir olumlama yapmış.
Evet. Bu dua benim mesleki hayatım için bir yönlendirme etkisi yarattı. Çocukken aklıma yerleşen ve belki farkında bile olmadan hayatıma yön veren bir dua oldu. Allah’ın da yardımıyla kendime böyle bir yol çizdim.
İNSANLARA İYİLİK YAPABİLİYORSAM BUNUN BÜYÜK BİR ŞANS OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM
Yetenek de önemli tabii.
Yetenek denilen şey sonradan olmuyor. Eğer varsa biraz yeteneğim, bunu bana bahşettiği için Rabbim’e binlerce kere minnettarım. Bana bir televizyon programı yapmak lütfedildiyse ve ben bu programla insanlara iyilik yapabiliyorsam bunun çok büyük bir şans olduğunu düşünüyorum. Ve babaanneme de hep bu nedenle dua ediyorum. Ne güzel değil mi, ardınızda kalanların sizin için yıllar sonra bile içtenlikle dua etmesi. En güzel şey, arkanızda sizin için güzel şeyler söyleyecek, dua edebilecek insanlar bırakmak.
Çok inançlı bir yapınız var. Peki en çok hangi cümlelerle dua edersiniz?
Ben özellikle yaş altıktan sonrası için dua ederim. “Allah kimseye muhtaç etmesin. Hayırlı evlat nasip etsin ama ona da muhtaç etmesin. Allah hayırlı bir son nasip etsin,” hep bu cümlelerle dua ederim.
KIZ ÇOCUKLARINA BAYILIYORUM
“Hayırlı bir evlat” dediğiniz zaman, sesinizin tonundan bir çocuk özlemi içinde olduğunuz hissediliyor.
Evet bir özlemim var. Bir çocuk bana, “Anne” dese inanılmaz mutlu olurdum. Evladın kızı erkeği olmaz ama ben özellikle kız çocuklarına bayılıyorum.
Size benzeyen bir kız çocuğu mu hayaliniz?
Eşime de benzesin. O da çok iyi genetik özelliklere sahip. İnşallah Rabbim bize, ikimizin en iyi özelliklerini taşıyan bir evlat nasip eder.
Yeni evlendiniz. Evlilik hayatı nasıl gidiyor?
Aslında bu soruyu 20 yıl sonra cevaplamayı isterdim. Evlilik, çok iyi gidiyor ama yeni olduğu için iyi gitmesi çok normal. Bizim evliliğimiz şu an hala balayı tadında devam ediyor.
Evliliğin size göre anlamı nedir?
Huzur. Ancak, iki huzurlu insan bir araya geldiğin de mutlu bir evliliğin gerçekleşebileceğine inanıyorum. Eşim kendi dünyasında, ben de kendi dünyam da huzurlu ve mutluyduk. Biz, bir araya gelerek, iki mutlu dünyayı yan yana getirdik. Birbirimize güzel bir şekilde kenetlendik. Diliyorum ömürlük olur.
ANLAYIŞI, ŞEFKATİ VE SEVGİYİ EN YOĞUN O’NUN YANINDA YAŞIYORUM
Evlilik kararı almanız da en önemli unsur ne oldu?
Eşim benim güç aldığım bir insandır. Ben O’nun sözünü dinlerim. Bu durum, benim için çok önemli. Sözünü kaale almayacağım birisiyle bir arada olamazdım. O’nda, beni en fazla etkileyen yönlerden biri bu oldu. Bir de her kadının bir sığınma isteği vardır. Bazen babasına, bazen annesine, ailesine sığınmak ister. Ama bana göre sığınma isteğinin en keyiflisi kocaya sığınmak. Anlayışı, şefkati, sevgiyi en yoğun O’nun yanında yaşıyorum. Tüm bunları yaşadığımı hissettiğim için de bu evliliğe “Evet” dedim. Biliyorum ki, eşim beni vicdanıyla seviyor ve bu benim için çok önemli. Diliyorum ki, tüm bunları 20 yıl sonra da söylüyor olurum.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
POPÜLER HABERLER |
|
|
|
|
SON HABERLER |
|
|
|
|
|
|